Translate.vc / Espagnol → Turc / Perfecto
Perfecto traduction Turc
33,651 traduction parallèle
Bueno, nunca nada es perfecto.
Hiçbir şey mükemmel değildir.
Qué perfecto.
- Kusursuz.
Y en un mundo perfecto, eso sería cierto, pero no es el mundo en el que vivimos.
Kususrsuz dünyada bu doğru olabilir ama biz onda yaşamıyoruz.
Es perfecto para parrilladas.
Barbekü partisi için mükemmel yer.
Bueno, eso es perfecto, porque Dough es Dick...
Evet bu harika. Çünkü Doug Dick...
Mira, lo entendemos, tú eres perfecto.
Tamam, anladık, sen kusursuzsun.
Perfecto.
Mükemmel, tabi.
Sí, hasta que me convenció que era perfecto para el papel.
Evet, taa ki kendisi rol için doğru seçim olduğuna beni ikna edene kadar.
- Eso es perfecto. ¡ Espere!
- Bu mükemmel. Bekle!
Perfecto.
İşte bu harika.
Oh, perfecto. Vamos a necesitar el traje.
Harika takımlarımıza ihtiyacımız olacak.
Perfecto.
Mükemmel ya.
Espero que no quisieras una carrera frente a la cámara, porque tienes un rostro perfecto para la radio.
Umarım kamera önünde bir kariyer planlamıyorsunuzdur. Çünkü radyo için mükemmel bir yüzünüz var.
Si insistes en hacerlo así, al menos déjame escribirle, así no pareces un perfecto idiota.
Böyle yapmakta ısrar ediyorsan... bari mesajı ben yazayım da hıyarın teki gibi görünme.
Es perfecto.
Mükemmel.
Bien, no eres perfecto, Mike.
Ama mükemmel değilsin, Mike.
El perfecto Mike tuvo que cambiarse de universidad porque lo atraparon por plagio.
Mükemmel Mike'ınız tezinde intihal yaptığı için üniversiteden atıldı.
Perfecto.
Mükemmel.
Es perfecto ; el alcoholismo como una condición médica.
Bu harika. Alkolizm ciddi bir sağlık problemi.
Tú eres... atractivo, divertido, y tu pene es prácticamente perfecto.
Yani, sen... ateşlisin, eğlencelisin, aletin de kusursuz.
Esperé el momento perfecto.
Kusursuz anı kolladım.
No, es perfecto.
Yok ya, mükemmel.
¡ Perfecto, Sr. K!
Harika Bay K!
* Lo mismo para los demás senadores * * ¿ Quién necesita un cerebro perfecto? *
İşte bütün senatörler, düzgün beyin kimde arar?
* Entonces el final no es perfecto *
Yani bitiş mükemmel değil.
Mi suero es perfecto.
Hadi. Serumum kusursuzdu.
No será perfecto. Ni de cerca. Pero... será mejor que esto.
Kusursuz olmayacak, hatta yanından bile geçemeyecek ama bundan daha iyi hale gelecek.
- Yo iré con ella. Perfecto, vosotros dos contactad con la SJA mientras nosotros nos colamos en la residencia más segura del país.
Harika, siz ikiniz JSA'ya ulaşın, geri kalanımız da ülkenin en güvenli konutuna sızalım.
No, Barry, tú eres perfecto sin tus poderes.
Hayır, Barry. Güçlerin olmadan mükemmelsin.
- Eso es perfecto.
- Evet. - Harika.
El disfraz perfecto.
Bu laboratuvarı yeniden açacağız ben de yeni STAR Labs Müzesi'nin yüzü olacağım. Muhteşem bir gizlenme şekli.
Perfecto.
- Süper olur.
Oh. Perfecto.
Mükemmel.
- ¿ Es esto perfecto o qué? " - ¿ Qué significa eso?
"Bu mükemmel değilse nedir?" Ne demek bu?
Es una solución improvisada... no va a ser perfecto... pero ya que el teclado murió, necesitamos crear una señal uniforme con la música... todas las estaciones tocan una canción.
Bu eğreti bir çözüm... mükemmel olmayacak ama keytar bozulduğu için müzikle tekdüze bir sinyal oluşturmamız gerek tüm kanallar tek bir müzik çalacak.
Es el momento perfecto para exigir.
Talepte bulunmak için mükemmel bir zaman.
Perfecto.
Hadi gidelim.
Claudia, estuvo perfecto.
Claudia, mükemmeldi.
Parece el sitio perfecto para masturbarse.
Mastürbasyon yapmak için mükemmel bir yer.
Estás perfecto.
Harika gözüküyorsunuz.
- Bien, eso es perfecto, porque una de las grandes características de esta casa es el baño Jack y Jill.
- Oh, bu mükemmel çünkü bu evin harika özelliklerinden biride Jack ve Jill banyolu olması.
Perfecto.
Yaptım işte.
Es perfecto.
Mükemmel olacak.
No, Barry, eres perfecto sin tus poderes.
Hayır, Barry.
Es un lugar perfecto.
Mükemmel bir lokasyon.
Perfecto,
- Harika.
¡ Perfecto!
Mükemmel!
- Perfecto.
- Budur.
¿ Es esto perfecto o qué?
Bu mükemmel değilse nedir.
Sí, pues es el ejemplo perfecto.
- Evet, kusursuz bir örnek.
Perfecto.
- Harika.