Translate.vc / Espagnol → Turc / Permanente
Permanente traduction Turc
3,045 traduction parallèle
Es para el personal permanente nada más.
Yalnızca oturmuş personel katılabilir.
Tuve una experiencia similar cuando me hice la permanente en el cabello por primera vez.
'İlk perma yaptırırken benzer deneyimi yaşamıştım.
Déjame venderlo y transferiré el efectivo a la cuenta de tu abogado antes de que puedas decir "pase de visitante permanente".
Sen daha "kalıcı ziyaretçi kartı" demeden arabayı satıp avukatının banka hesabına parayı transfer ederim.
Contraté un acompañante terapéutico permanente para que lo tenga a raya.
24 saat yanında kalıp onu kontrol etmesi için birini ayarladım.
El demandante alega que el Versicene, un medicamento que se administra para la cura del acné, le causó al señor Goode una esterilidad permanente.
Davacı, akne tedavisinde kullanılan ilaç olan Veriscenenin,... Bay Goode'nin geri dönüşümü olmayan bir kısırlığa yol açtığını iddia ediyor.
¿ Es permanente?
- Bu kalıcı mı?
Vale, ese rotulador permanente.
O izi çıkmayan kalemlerden.
Kenneth, espero encontrarte un puesto permanente aquí en la compañía, pero es difícil tomarte en serio cuando vas vestido así.
Kenneth, senin için bu şirketteki en uygun pozisyonu bulmaya çalışıyorum. Ama bu kıyafeti giydiğin için seni ciddiye almakta zorlanıyorum.
En el norte, la capa de hielo permanente, al derretirse, expone el mar abierto.
Kuzeyde, kalıcı buzulların erimesi, karanlık suların gün yüzüne çıkmasına sebep oldu.
Es permanente.
Temelli gidiyorum.
¡ Era rotulador permanente!
Çıkmayan kalemdi!
Cuando la reina comienza a poner huevos la sacamos. Ahora podemos venderla. Este es un marcador permanente.
Bu çiftleşme 8-10 erkekle daha olacak ve kısa sürede yumurtlamaya başlayacak.
Porque si no lo haces podrían buscar una manera más permanente de mantenerte callado.
Çünkü eğer bozdurmazsan seni sessiz tutmak için daha kalıcı bir yol bulabilirler.
No es nada permanente.
Kalıcı değil.
En tres semanas, tendré un huésped permanente.
Üç hafta içinde, kalıcı bir ev misafirim olacak.
Y no debería ser permanente. Deberíamos poder arreglarlo.
Kalıcı olmamalıydı, bunu düzeltebilmeliydik.
Confía en mí... No tengo intención de que Mayberry sea mi residencia permanente.
Güven bana Mayberry'yi temelli dairem yapmak gibi bir amacım yok.
Confundimos la percepción con una verdad permanente y tal ilusión nos causa dolor.
Algıladığımız şeyi kesin gerçeklik olarak kabul ederiz ve bu hayaller bize acı verir.
Mis hombres son un gasto permanente así que más te vale acostumbrarte a ello.
Adamların sürekli bir gider. O yüzden buna alışsan iyi olur.
Lo que tú no puedes aceptar es que yo terminé teniendo la belleza y el talento y el papel permanente sin condiciones legales en el show de Joey y Melissa.
Gerçek şu ki hala benim "Joey Melissa" nın tekrar çekiminde yeteneğim ve görünüşüm sayesinde, sözleşmesiz rolü kapmamı çekemiyorsun.
Y una vez que papá estuviese al mando, sería capaz de buscar una solución más permanente.
Babam bir kez kontrolü ele alınca daha kalıcı çözümler de bulabiliyordu.
No hay daño permanente, Tara.
Kalıcı hasar yok, Tara.
No hay daño permanente.
Kalıcı bir hasar yokmuş.
Señor, preparese para poner anuncios de forma permanente.
Efendim sürekli bunları kilitli tutuyoruz.
Sabes, tengo una idea por algo que es incluso más permanente que esto.
Bundan daha kalıcı olabilecek bir fikrim var
De lo que realmente hablamos aquí es de un desalojo permanente.
Biz burada kalıcı olarak taşınmalarından bahsediyoruz.
Esto es concerniente a la ubicación permanente de Austin y Patty North.
Bu görüşme Austin ve Patty North'un daimi yerleştirilmeleri konusunda.
Como la mujer que mostró en sus primeros años de modelo un corsé para la espalda y una permanente casera, estoy tan emocionada.
Korse içinde modellik için hazırlanmak ve ev yapımı perma... Şimdiden çok heyecanlandım.
A menos que no despiertes. Entonces es permanente.
Uyanmazsan kalıcı olur.
Bueno, va a ser permanente de todas formas, si lo atrapan.
Onu yakalarlarsa zaten kalıcı olacak.
Mi culo gordo, grande y en permanente expansión.
Büyük, yağlı, gittikçe büyüyen kıçımın hem de.
Por que yo deberia pagar por una permanente que no me han hecho.
Neden kalıcı olmamış permanın parasını ben ödeyeyim?
Para mí, como que es permanente aquí en mi mente, así que lo siento si resulté ser una gran decepción, pero esta soy yo y es lo mejor que pude hacer con lo que tuve que lidiar.
Benim için sonsuz gibiydi, o yüzden büyük bir hayal kırıklığına dönüştüysem üzgünüm ama ben buyum, bu üstesinden gelebileceğimin en iyi hali.
Los que sea que Amón me ha hecho es permanente.
Amon bana ne yaptıysa, bu şey kalıcı.
¡ No hasta que tenga una ventana permanente y lo vea en un maldito documento legal!
Temelli olarak bir pencereye kavuşana kadar ve bunu resmi bir evrakta görene kadar.
Y Alicia está suelta en Rapid City. Así que buscamos una nueva y esperemos que permanente casa para la pequeña Cray-Cray.
Biz de Bayan Deli-Dolu'ya kalıcı bir ev bakıyoruz.
Ya sabes, ver cómo será vivir juntos antes de decidir hacer algo permanente.
Temelli bir şey yapmaya karar vermeden önce birlikte yaşayabiliyormuyuz göreceğiz.
-... que es como cometer adulterio permanente.
- Devamlı zina hâlindedir. - Hiç de değil!
Pero muchas veces, me temo que la patología es permanente.
Korkarım ki, çoğu zaman durum kalıcıdır.
Creo que es necesario tomar una medida más permanente :
Daha emin bir adım atılması gerek bence.
Este solo es temporal. Están construyendo uno más permanente en Central Park.
Kalıcı olanı Central Park'a yapıyorlar.
He querido hacerme la permanente desde la escuela.
Orta okuldan beri perma yaptırmak istiyordum.
¿ Te has arrepentido de hacerle la permanente a alguien?
Hiç birine perma yaptın ve bundan pişman oldu mu?
Ann me dijo muchas veces que no me hiciera la permanente.
Şey... Ann bana perma yaptırmamamı defalarca söyledi.
Y cuando Ann no está, los ratones se hacen la permanente.
Ann'in olmadığı yerde, fare permasını yaptırır. *
- ¿ Qué hay de la permanente?
- Perma ne olacak?
- ¡ La permanente puede esperar, Autumn!
- Perma beklemeli Hazan!
La permanente debe esperar.
Perma beklemeli.
No puede creer que haya decidido hacerme la permanente.
Perma yaptırmaya karar verdiğime inanamıyorum.
No, mi permanente.
Oh, hayır, permalarım.
Por eso hay mujeres en el ejército... para que puedas mantener tu erección permanente.
Bu yüzden orduya kadın alıyorlar. Böylece seninki sürekli trampet çalar durumda oluyor.