Translate.vc / Espagnol → Turc / Picó
Picó traduction Turc
458 traduction parallèle
- Hola. Oye, ¿ qué mosca te picó?
Seni rahatsız eden şey de nedir?
A uno de estos campesinos le picó una víbora hace unos días cuando recogía hojas de madroño.
Birkaç gün önce köylülerden biri, bir yılan tarafından yaprak toplarken ısırıldı.
- Picó completamente.
- Hemen inandı.
- ¿ alguna vez Ie picó una abeja muerta?
- Hiç ölü bir arı soktu mu seni?
- ¿ Por qué no las picó a ellas?
- Sen de onları soksana.
Seis negritos jugaban con una colmena, a uno le picó una abeja y solo quedaron cinco.
Altı küçük Kızılderili oğlan kovanla oynuyordu, eşekarısı birini soktu ve kaldı beşi.
Seis negritos jugaban con una colmena, a uno le picó una abeja, y quedaron cinco.
Altı küçük Kızılderili oğlan kovanla oynuyordu, birini eşek arısı soktu ve kaldı geriye beş.
- ¿ Qué mosca le picó?
- Derdin ne?
¿ Qué mosca te picó?
Pek önemli değil.
Pero Colfax picó, y Kitty también lo hará.
Ama Colfax buna kandı. Sanırın Kitty de kanacak.
Pero yo le tendí una trampa, él picó y le maté.
Ama ben onun işini bitirdim.
- ¿ Qué mosca te picó?
- Canını sıkan ne?
¿ Qué bicho te picó?
Ne yiyor seni?
¿ Qué mosca te picó?
Seni rahatsız eden ne?
- Un loro me picó.
- Papağan gagaladı.
Le eché el anzuelo y ella picó.
Oltaya yemi takmıştım, o da yemişti.
¿ Por qué esa chica te picó la nuca con esos palillos?
O kız çubuklarla niye enseni dürttü?
Después de todo, picó a Trochard.
Ne de olsa Trochard'ı ısırdı.
No sabía que iban a venir, ni qué mosca le picó a Dick.
Benden habersiz geldiler. Dick'e ne oldu bilemiyorum.
Un mosquito me picó.
Sivrisinek soktu.
Algo picó en tu línea.
Oltanda bir hareket var.
Picó con lo del telegrama.
Telgraf numarasını yedi.
Podría decir que estoy demasiado cansado para continuar mi viaje... o que la conversación picó mi curiosidad.
Yola çıkmak için çok yorgun olduğumu ya da olayın dikkatimi çektiğini söyleyebilirdim.
Si me voy a vacunar, quieres saber qué me picó.
Aşı yaptırdım ama sen beni kimin ısırdığını öğrenmek istiyorsun.
¿ Qué te picó?
Tamam, kim ısırdı seni?
Bueno, ella estaba en el cine y se sienta un tipo al lado. Todo estaba muy oscuro y veían la película... y de pronto ella sintió algo subiendo su pierna y le picó.
Pekâlâ, kız bir sinemada oturuyor ve adam yanına geliyor, o da oturuyor ve karanlıkta oturup filmi seyrediyorlar ve aniden bir şeyin bacaklarında gezdiğini hissediyor ve onu ısırıyor.
Entonces sintió algo otra vez que le picó de nuevo.
Sonra bir şeyin tekrar gezdiğini hissediyor ve onu tekrar ısırıyor.
Así que el pez picó en el anzuelo.
Yani tavşan kaç, tilki tut, oyununa başladık.
Le picó una abeja.
Onu bir arı soktu.
Una abeja picó a uno Y entonces quedaron cinco
" Soktu eşek arısı birini Kaldı beşi
Una abeja picó a uno Y entonces quedaron cinco
"Soktu eşek arısı birini kaldı geriye beşi."
¿ Recuerdas un día que me picó una serpiente?
Eve gelip beni bir yılanın soktuğunu söylediğim günü hatırlıyor musun?
Si no me falla el olfato, picó un pez gordo.
İçimden bir ses bu defa gerçek balık vurdu diyor.
Me pregunto qué mosca le picó ayer.
Dün onun aklından ne geçtiğini anlayamadım.
¡ Oh, me picó!
Çimdikledi beni!
Le picó un bicho.
Bir böcek soktu.
Te picó un buitre y ya no volvió a probar la carne.
Şahin senin tadına bir baksa bir daha ağzına et sürmez.
Picó a Dora.
Dora'yï soktu.
Ella picó hasta el final.
O da sonuna kadar inandı.
La abeja te picó cerca del cerebro.
Arının iğnesi beynine çok yaklaşmış.
- No, una avispa, que me picó
Bir şey mi yaptım?
Picó hace dos años. Y otra vez el año pasado.
İki sene önce oltama takıldı... ve ertesi sene tekrar.
No picó ningún anzuelo.
Hiçbirşey yutmadı.
Sólo recuerdo que me picó un mosquito. ¿ De dónde saliste?
Tek hatırladığım sivrisinek tarafından ısırıldığımdı.
Me picó.
Beni soktu.
¿ Qué te picó?
Kafandan ne geçiyor?
- No sé qué bicho me picó.
- Ne düşündüğümü bilmiyorum.
Bueno, Melvin picó el anzuelo.
Melvin yemi yuttu.
Una vez me picó una hiedra venenosa
Kırda zehirli sarmaşık bol
¿ Qué mosco te picó, Stefan?
Senin içine ne kaçtı Stefan?
¿ Qué mosco te picó?
İçinden neler geçiyor?