English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Piedra

Piedra traduction Turc

9,802 traduction parallèle
De la piedra hasta el mar, haremos un área de seguridad.
Bu taştan, denize kadar olan kısımda güvenli bölge oluşturacağız.
¿ Bajo qué piedra estabas viviendo?
Şimdiye kadar aklın neredeydi sanki?
Eso explica la cara de piedra... probando que no amo a Emma mientras me acuesto con la Gordita.
Taştan surat bunu açıklar Chubbo'ya sevişene dek Emma'ya karşı bir sevgi olmağının kanıtı.
Poner la primera piedra es mucho más especial por su presencia aquí.
Temel atma törenimize varlığınızla şeref verdiniz.
Ó, si estás familiarizada con las reglas de piedra, papel, tijera- -
Kurallarını biliyorsan Taş, Kâğıt, Makas, Spock...
¿ Recuerdas aquella vez que no te escogieron para extraer la espada de la piedra en Disneylandia, y dejaron que lo hiciera otro chico?
Disneyland'te taşın içinden kılıcı çıkarmak için seçilmediğin ve başka çocuğa çıkarttıkları günü hatırlıyor musun?
Sobre esta piedra, construiré mi Iglesia.
"Kilisemi bu kayanin üzerine dikecegim."
Oye a los hombres de piedra en su agonía.
Acı çeken Taş Adamlar'ı da duyar.
Hombres de piedra.
Taş Adamlar.
Todo el mundo me aconsejó que le llevará a las ruinas de Valirya para vivir su corta vida con los Hombres de Piedra antes de que la enfermedad se extendiera hasta el castillo.
Herkes, hastalik tüm kaleye yayilmadan kisa ömrünü tastan adamlarin yaninda geçirmen için seni Valyria harabelerine gönderip söyledi.
Porque usted no pertenece a los hombres malditos de Piedra.
Çünkü senin yerin dünyanin bir ucundaki tastan adamlarin yani degil.
¡ Hombres de piedra!
Taş adamlar!
¡ Hombres de Piedra!
Taş adamlar!
Hasta que vi a una niña meterse en una gran hoguera con tres huevos de piedra.
Sonra bir kızın, elinde taştan üç yumurtayla ateşe yürümesini izledim.
Esa pared es de piedra sólida.
O duvar sağlam taştandır.
"Quien saque esta espada de esta piedra y yunque es el verdadero rey de toda Britania."
Kim ki kılıcı bu taş örsünden çıkarırsa tüm Britanya'nın en adil kralı doğmuş olacaktır.
El pasado debe ser la piedra angular de toda vida humana.
Geçmiş, her insan için aşılması gereken bir şeydir.
¡ Veamos si está piedra pómez!
- Topuk taşı varsa göster bakalım!
¿ Matar un montón de aves con una sola piedra?
Tek taşla bir sürü kuş vurmak mı?
Levanta una piedra y aparecerán una docena como tú.
Her taşın altında sizin gibi yüzlercesi var.
No estoy hecho enteramente de piedra.
- Taştan yapılmadım.
Convertido en piedra.
- Taş olurdun.
Te hubieses convertido en piedra.
Taş olurdun.
¿ Te convertirías en piedra?
Sen taşa dönüşür müsün?
Eso pasa por plantar en tierra con piedra sólida a 60 cm de la capa superior del suelo.
Üstteki toprağın 60 santim altı kayalık olan bir arazide tarım yaparsan olacağı o.
¿ Piedra papel o tijeras?
Taş, kağıt, makas?
¿ Y una partida de piedra, papel o tijeras?
Taş, kağıt, makasa ne dersin?
El viejo John Trenwith - cortó la primera piedra el año antes de morir.
Yaşlı John Trenwith, ölmeden bir yıl önce ilk kurdeleyi kesmiş.
Nada está escrito en piedra. Pero estamos muy emocionados.
Hiçbir şey kesin değil ama gerçekten çok heyecanlıyız.
¡ Derechos que les exprimimos a los británicos como agua de una piedra!
İngiliz baskısı altında kazandığımız haklar. Taşı sıkıp suyunu çıkardığımız gibi!
No está cincelado en piedra.
Sonuçta taş üzerine yontulmamış.
Y no pueden sentir, porque sus corazones están hechos de piedra.
Hissedemiyorsun, çünkü kalbin taş kesmiş.
La piedra es ágata musgosa.
Yosun renkli akik taşı.
Simboliza la recuperación y el valor, y después de todo lo que has hecho por tu manada, diría que la piedra te viene al pelo.
Sağlığı ve cesareti temsil ediyor. Sürümüze yaptığın onca şeyden sonra tam da yerinde bir totem.
Señor, la piedra del riñón bloquea el fluido hacia la vejiga.
Böbrek taşınız, idrarın idrar kesenize ulaşmasını engelliyor.
Tenía un enorme pedazo de... piedra atascada en mi espalda.
Büyük bir kaya parçası sırtıma saplanmıştı.
Sabes, tal vez la piedra brilla en rojo por sus malvadas acciones.
Belki de taş onun şeytani hareketlerinden ötürü parlıyordu.
Dicen que el pasado está grabado en piedra, pero no es así.
Geçmişin bir taştaki çentikler olduğunu söylerler, ama öyle değildir.
Tira otra piedra y ese coso lo uso de felpudo.
Bir taş daha atarsan senin püsküllüyü paspas yaparım!
- Sí, pero no casas de piedra.
- Evet ama taşlardan değil.
¿ O tú crees que estamos los dos sentados en una piedra como idiotas por accidente?
Yoksa sen iki salak gibi bir kayada oturmamızın kazara olduğunu mu sanıyorsun?
Él es nuestra piedra angular entonces.
O bizim ilk hedefimiz demektir.
Aun así, cuando lanzaste la piedra...
Hal böyle iken, sen taşı fırlattın.
Ella se pincha el dedo, pone unas gotas de sangre en la muestra de orina para que se vea como una piedra en el riñón para que pueda obtener narcóticos.
Parmağını kesip, idrar örneğine birkaç damla damlatıyor ki böbrek taşı gibi görünsün. Bu sayede uyuşturucu alacak.
Mira como bombardeamos su país hasta regresarlo a la edad de piedra por medio de nuestra Quinta Flota ó, se convierte en el próximo Presidente de Pakistán.
Ya ülkenin bütün Amerikan Beşinci Filosu tarafından yoğun bombardıma maruz kaldığını izlersin ya da Pakistan'ın bir sonraki Başbakanı olursun.
Ninguna piedra o palo o...
Ne bir taş ne bir sopa...
Mármol, granito y Gneis de piedra azul.
Mermer, granit ve mavi gnays.
El forro de la piedra alienígena para crear un campo de flujo electromagnético al menos, eso imagino.
Uzaylı taş kaplaması, elektromanyetik akı alanı oluşturmak için kullanılmış. En azından öyle tahmin ediyorum.
la hermana que convirtió mi corazón en piedra... y con esa piedra,
Kalbimi taşa çeviren kardeşimi gördüm.
La piedra del Génesis.
Bekle.
Piedra, papel, tijera, por ella.
Siz ciddi misiniz harbiden?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]