English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Presión

Presión traduction Turc

14,035 traduction parallèle
Lo vamos a averiguar... haciendo una prueba de presión negativa en la línea de ahogo.
Şimdi, bunu bilmenin tek yolu ölüm hattında o testi yapmak.
Si la presión es cero, Sr. Jimmy... será lo único que necesitamos saber.
Ve eğer basınç 0 çıkarsa Bay Jimmy bu bilmemiz gereken her şeyi gösterecektir.
Prueba de presión negativa en la línea de ahogo.
Ölüm hattında negatif basınç testi.
Iniciando prueba de presión en la línea de ahogo.
Ölüm hattı basınç testi başlıyor.
Alerta de presión.
Basınç alarmı.
PRESIÓN DE LA LÍNEA DE AHOGO
BASINÇ HATTI BOŞALTMA
Pasó la prueba. No hay presión.
Test iyi, basınç yok.
La presión en la línea de ahogo es cero.
Ölüm hattında 0 basınç var.
- Hice la prueba de presión negativa.
- Negatif basınç testini yaptık.
No hay presión.
Basınç almadık.
ELIMINA LA PRESIÓN Y ESTABILIZA EL LODO ANTES DE LA DESCONEXIÓN
- Eve gidiyoruz. - Çamuru getir, çamuru getir.
Pasamos la prueba de presión
Test iyi geçti.
- Alerta de presión.
- Basınç alarmı.
¡ Liberen la presión del tubo de perforación!
Matkap borusunu sökün!
Alerta de presión.
Basınç alarmı. Dikkat.
Sería mucha presión.
Çok baskı olur.
Debe sentir mucha presión.
O baskı altında.
Algunas chicas truenan bajo presión, pero si te va bien, entonces salimos a Nueva York.
Bazı kızlar baskıyı kaldıramaz ama sen dayanabilirsen o zaman New York'a gideriz.
Está recibiendo mucha presión de D.C.
Üstünde Washington'dan büyük bir baskı var.
Y aplica un poco de presión, ¿ tú le hiciste el torniquete?
Üzerine baskı yap. - Bu turnikeyi sen mi yaptın?
¡ Pásamelo a mí! ¡ Haz presión allí!
Elini böyle yerleştir.
Ahora tenemos la presión sanguínea bajo control, deberá cuidarse mucho.
Şimdi ; kan basıncını kontrol altına aldığımızdan artık kriz riski falan olmayacaktır.
Te digo que estos tipos dominan la presión.
Lanet olsun! Diyorum bak, baskıyı üzerlerine çekiyorlar.
Creí que este hotel tenía buena presión de agua.
Bu oteldeki su basıncının iyi olduğunu sanıyordum.
El Holiday Inn Express de Aurora tiene buena presión de agua.
Aurora'daki The Holiday Inn Express'in su basıncı iyidir.
Presión.
Basınçla.
Presión aquí, ¿ de acuerdo?
Buraya basınç yapacaksın, tamam mı?
Ya sabes, la presión. Presión.
Buraya böyle basınç uygulayacaksın.
Estaban probando el equipo, pero la forma en que resistir la presión.
Test ettikleri aletler değil baskıya ne kadar dayanabildiğimizdi.
La presión económica era enorme.
Mali yükün altında delirmek üzereydim.
¿ Presión? Atención.
Biz dünyanın bildiğini sandığı kişileriz, bazen de öyle değiliz.
2.7 kilos de presión, con eso matas a un hombre.
Üç kilo basınç, bir adam öldürmek için gerekli tek şey.
- Le pondré un poco de presión.
- Azıcık bastırayım.
Si su atmósfera es distinta de la nuestra, llevaría horas equilibrar el O2 y la presión cada vez que abren.
Onların atmosferi Dünya'nınkinden farklıysa her kapıyı açtıklarında bizim için 02 içeriğinin ve basıncın yeniden dengelenmesi kesinlikle saatler sürer.
"La contaminación biológica es un factor de riesgo en Montana" dicen los grupos de presión ecologistas.
Biyolojik kontaminasyon Montana tesisindeki en önemli risk faktörü, diyor çevreci baskı grupları.
La presión está muy alta para una mujer de tu edad.
Senin yaşındaki bir kadına göre tansiyonun çok yüksek.
Oiremos sobre la presión policial sobre este asunto más tarde, pero primero Julia comienza nuestra cobertura desde Dallas.
Daha sonra bu sorunun siyasette yarattığı baskıya değineceğiz ama öncelikle Julia, Dallas'tan bize olanları anlatacak.
Para subirle la presión a la mañana cuando se levante.
Sabah uyandığında tansiyonunu yükseltici ilaçlar.
- La presión sanguínea sube y baja.
- Tansiyonu iniyor, çıkıyor.
Presión al 60 %
Basınç % 60.
Presión máxima.
Maksimum basınç.
Estoy bajo presión con la S.E.C...
Sermaye Komisyonu beni çok zorluyor.
ALMOHADILLA DE PRESIÓN Mierda.
Kahretsin!
Tu presión sanguínea es 170 / 60.
Tansiyonun 170'e 60.
Puntos de presión.
Baski noktalari.
¡ No conoces la presión bajo la que estamos!
Yaşadığımız baskıyı bilemezsin.
No, pero como dicen, la presión es una opción.
Hayır, dedikleri gibi baskı bir seçimdir.
Aquí viene la presión, fuera del campo es arañado detrás de este aterrizaje Wilson.
Bu sıralamanın ardından artık baskılar gelmeye başlayacak, Wilson.
Pero no hizo falta mucha presión para lograrlo.
Fakat ona eşiği atlatmak çok zor olmadı.
Entonces, cuando aprietes el gatillo, sólo mantén la presión constante.
Sonra, tetiği çekerken sadece aynı şekilde sabit basınç uygula.
Si, pero " dominar la presión, estar un paso adelante.
Evet, baskıyı üzerine çekmek, bir adım önde olmak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]