Translate.vc / Espagnol → Turc / Príncipe
Príncipe traduction Turc
9,411 traduction parallèle
Sí, he oído que interpreta a un príncipe de Rajput.
Evet, onun Rajput Prensini oynadığını duydum.
Mi Shah Rukh es un príncipe y... Y tiene un gran bigote y...
Benim Shah Rukh bir prens ve... büyük bir bıyığı var ve...
Estaba vestido como un príncipe.
Prens gibi giyinmişti.
El príncipe Annaba.
Prens Annaba.
Las tierras africanas son una habitación cerrada y el príncipe Annaba puede tener la llave.
Prens Annaba'nın elindeki anahtar Afrika'daki toprakların kiliti odalarının olabilir.
Annaba, príncipe de Abisinia.
Annaba, Assinie Prensi.
Príncipe Annaba, me acompañará a solas.
Prens Annaba, beni izleyin lütfen, yalnız siz.
El príncipe de Annaba está adecuadamente inquieto.
Prens Annaba istediğiniz gibi sizinle görüşmeye hazır.
Buen día, príncipe.
İyi günler Prens,
Príncipe Annaba de Abisinia, bienvenido a mi corte.
Assinie Prensi Annaba, sarayıma hoşgeldin.
Príncipe Annaba, en Francia hacemos las cosas diferente.
Fransa'da biz birçok şeyi farklı yaparız Prens Annaba.
"El más notorio de los héroes presentes en nombre del rey... fue su hermano el príncipe Felipe, Duque de Orleans, que ha demostrado gran valor en el campo batalla."
Kralın şanına yaraşır bir şekide savaşan tüm kahramanların içinde majestelerinin kardeşi, Prens Philippe, Orleans Dükü savaşta ne kadar cesur olduğunu kanıtladı.
Vuestro príncipe podría obtener su capelo cardenalicio.
Habsburg Prensi halen kardinalin şapkasını bulamadı sanırım.
Tu brillante, negro y perfecto hijo príncipe.
O halimi uzun zamandır saklamaya çalışıyorum böylece ben de bir prens bulabilirdim.
La mujer en cubierta parada al lado del príncipe otomano.
Güvertede, Şehzade'nin yanında duran kadın.
Así tenemos un príncipe y tenemos un trono
Bir şehzademiz, bir de tahtımız var.
Sólo el tiempo dirá si este príncipe es digno del trono o no
Sadece zaman onun prens olacağını veya tahta layık olup olmadığını söyleyecek.
Estoy en el edificio que fue bombardeado, calle del príncipe Milos.
Bombaladıkları evdeyim. Fast-Milos-Strasse ya da ne deniyorsa.
La prima del rey, la princesa Luisa de Mantua, está prometida al príncipe heredero de Suecia.
Kral'ın kuzeni, Mantova Prensesi Louise İsveç veliaht prensiyle nişanlandı.
Príncipe entonces.
Prens o zaman.
El nombre del príncipe encantado es Sasha Demidov.
- Adı Sasha Demidov.
Por fin leí El príncipe y el mendigo.
Prens ve Dilenci'yi okudum sonunda.
Se portó como un príncipe... excepto cuando vomitó sobre mi cama, pero luego se lo volvió a comer.
- Çok usluydu. Yatağıma kusması hariç tabii. Gerçi sonra geri yedi.
Disculpe, príncipe Ryad.
Beni bağışlayın, Prens Ryad.
Príncipe Walid, ¿ sus aviones aún están con dificultades técnicas?
Merhaba Prens Walid. Uçaklarınız ne durumda? Teknik problemleriniz devam ediyor mu?
Enos me hará príncipe del infierno por destruirte.
Enos seni yok ettiğim için beni cehennemde prens yapacak.
Hablando del príncipe azul.
Tam da etkileyici prensten bahsediyorduk.
La mujer en la cubierta junto al príncipe otomano.
Güvertede Osmanlı Sultanı'nın yanında duran kadın.
Él no puede cumplir la profecía un príncipe de Gales.
Wales'den gelen bir prens kehanetini yerine getiremedi.
Cuando menos, el príncipe nos dará su autorización real.
En azından Prens bize Kraliyet Yetkisi verecektir.
Fue construido por la Orden del Dragón por el príncipe Vlad de Valaquia.
Eflak Prensi Vlad tarafından yaptırılmış.
Regla de la Orden del Dragón, príncipe de las tinieblas de mierda.
Dragon'un Emri'nin Hükümdarı ve Sikik Karanlıklar Prensi.
Soy yo, el príncipe Harry, rey de Hortensia y el niño grande especial de mamá.
Ben prens Harry. Hortensiya'nın hakimi ve annesinin biricik oğlu.
Mi primo... El príncipe Harry.
- Kuzenim Prens Harry.
Buenas noches, dulce príncipe.
- Huzur içinde uyu tatlı prens.
Asignado en el HMS Príncipe de Gales, hundido por los japoneses.
Geçen aralıkta Japonlar tarafından batırılan Galler Prensi gemisindeydi.
Es Lucifer, el Príncipe de las Tinieblas.
Adı Lucifer. Karanlığın hükümdarı.
Di adiós a tu príncipe, da Vinci.
Prensine veda et Da Vinci.
Este es el príncipe Vlad, líder de la Orden del Dragón.
Kendisi Ejder Tarikatı'nın lideri Prens Vlad.
Y su pequeño príncipe está liderando la carga.
Küçük prensin saldırıyı yönetiyor.
Mira, la reina Isabel y el príncipe Felipe.
Kraliçe Elizabeth'le Prens Philip'i biliyorsun değil mi?
El pensamiento chico era su príncipe es en realidad sólo sexo fácil
Evleneceğini düşündüğün adam bir seks arkadaşı sadece.
- Sí, mi príncipe.
- Tamam prensim.
Eres un príncipe, Jerry.
Adamsın, Jerry.
El padre de Chang era un príncipe de Manchuria convertido en pirata después de que fallará un complot para asesinar a su hermano. Pero fue su madre, una belleza polinesia arrebatada de su tribu caníbal la que le dio su gusto por la carne humana.
Chang'in babası ağabeyini öldürmeyi başaramayınca korsanlığa başvuran Mançuryalı bir prensti ama kendi yamyam kabilesini yağmalayan Polinezya adalarından güzeller güzeli annesinden...
¡ Todo un príncipe!
Bir prens!
Hubbard creía que había vivido varias vidas en la zona del Mediterráneo, como un príncipe fenicio, como un príncipe italiano.
Hubbard, Akdeniz bölgesinde farklı farklı hayatlar yaşadığına inanırdı. Venedik prensi olarak. İtalyan prensi olarak.
¿ Y tú eres el príncipe encantador?
Öyle mi? Sen de beyaz atlı prens misin?
Solo que pasé mucho tiempo tratando de ocultarlo para así reclamar al príncipe.
Size tokat atmaya çalışan bataklık kenarında yaşayan, güneyli kenar mahalle süprüntüsü.
Cartas del príncipe gordo.
Tombul prense mektup var.
Este es el príncipe Vlad.
Bu bey Prens Vlad.