Translate.vc / Espagnol → Turc / Raf
Raf traduction Turc
1,286 traduction parallèle
Durante mi servicio en la RAF, cuando un oficial llamaba a despegue, te subías al trasto y avolar.
Ben havakuvvetlerindeyken komutanım havalanmamı söyleyince hemen uçağa atlayıp, havalanırdım.
Cuando serví en la RAF
- Hava kuvvetlerindeyken...
En la RAF no perdíamos el tiempo con charlas innecesarias.
- Ben Hava Kuvvetlerindeyken, gereksiz çene çalmalarla asla vakit kaybetmezdik.
Un escuadrón decente trabaja unido, como hacíamos en mis días.
Adamakıllı bir filo birlikte çalışır. RAF'taki günlerimde olduğu gibi.
Fowler, ¿ qué es la RAF?
Fowler, RAF tam olarak nedir?
Pero en tus días de la RAF
Fakat eski günlerde- - Kraliyet Hava Kuvvetlerinde.
¡ La RAF no deja a un pollo al control de un complicado aparato!
Kraliyet Hava Kuvvetleri tavukların gelişmiş uçaklar uçurmasına izin vermez!
Tengo que conseguir más estantes.
- Daha fazla raf almam gerekiyor.
A veces me da miedo enloquecer, tirar los discos country a la calle... e irme a trabajar a una Megatienda Virgin.
Bazen, çıldırıp A-K rafını sokağa fırlatacağımdan ve gidip Virgin Megastore'da çalışmaya başlayacağımdan korkuyorum.
Estaba exactamente donde dijistes, pero en el início del circuito.
Tam söylediğin yerde, rafın en üstündeydi.
- Sí, en la repisa.
Kitaplığın rafında.
El estante arriba de la fotocopiadora cayó... y me atrapó la cabeza.
Fotokopi makinesinin üstündeki raf düşüp kafamı sıkıştırdı.
- En el 2 ° estante detrás tuya.
İkinci raf, arkanda, sol tarafta.
Disécalo para tu sala.
İçini doldurt bari de şömine rafına koyarsın.
Encontré esto arriba del armario de Julie.
Bunu Julie'nin dolabının üst rafında buldum.
¿ y podrías poner los Caramelos de café en el estante inferior?
Birisinin şeker rafına çarptığını gördüm. Bir de kahveli şekerlemeleri alt rafa koyar mısın?
Está en un sobre allí, sobre el mantel.
Orada, şömine rafında, bir zarfın içinde.
Monstruos, S.A. está preparada para el futuro... con los mejores "asustadores", las mejores refinerías... y la mejor investigación de nuevas energías.
C. Ş. tabii ki geleceğe hazır. En iyi öcüler en iyi rafıneriler ve yeni enerji tekniklerinin araştırılması.
¡ No éramos del RAF!
Biz de Kızıl Ordu değildik!
Me desarreglaron un aparador. Regaron todas las cosas por el piso.
Rafın birini kırıp her şeyi yerlere saçtılar.
La RAF combate la ambición de Hitler de dominar el cielo del Canal de la Mancha.
Kraliyet Hava Kuvvetleri, Hitler'in Manş Denizinin semalarına hakim olma hırsına karşı cesurca savaştı.
Volaba con la RAF, en Inglaterra.
İngiltere'de RAF uçağı kullandım.
En el'39 Hitler podría eliminar la RAF, y hubiera podido hacerlo fácilmente.
Bak. Hitler 1938'de RAF'ı ele geçirdi,..... ki bunu çok, ama çok basit bir şekilde yaptı.
Tal vez podrias dejar una toalla para ella en el bano?
Belki ona banyoda bir raf boşaltabilirsin?
Tu rifle. En tu porta armas.
Silah rafında mı?
No sé dónde lo puse, su libro.
Kitabınızı koyduğum rafı bulamadım.
¡ El mantel, Volodia!
Volodia, şömine rafı!
Tenía un "Hard Boiled" en mi casa, como millones de personas pensé que el que lo escribía era el más loco del planeta.
MiIyonIarca insan gibi, Hard Boiled benimde rafımda vardı. Tek düşünebiIdiğim, bunun arkasındaki adam... ... bu gezegendeki en kaçık şahıstı.
Es un disco salido de mi caja. Como todos estos discos a mi alrededor.
O direkt benim rafımdan aIınmış bir pikap.
Mira, hijo mío, Io que pasa a tus espaldas, bajo tu propio techo.
Bak, sen arkanı döndüğünde neler oluyor, oğlum. Senin rafında, bak ne buldum.
La Raf combate la ambición de Hitler de dominar el cielo del Canal.
Kraliyet Hava Kuvvetleri, Hitler'in Manş Denizinin semalarına hakim olma hırsına karşı cesurca savaştı.
Eso significaría la colocación de otro estante.
- Hayır. Böyle bir şey yapsam bir tane daha raf satın almam gerekir.
Categoria 6, armario de armas, tercer estante.
Kategori 6, silah dolabı, üçüncü raf.
Ahora envuélvete alrededor de esos DVDs.
Şimdi kendini şu DVD rafının etrafına sar.
Deberíamos largarnos antes de que Satán Claus nos meta en la chimenea.
Bence bu adam bizi doldurup rafına koymadan önce toz olup gidelim.
Estuve pensando en el estante de Sammy.
Sammy'nin rafı hep aklımdaydı.
Siempre pensé que este estante estaba flojo.
Bu rafın gevşediğini düşünüyordum.
¿ Y Larry vino a ayudarte con el estante?
Ve rafı takmaya yardım etmesi için Larry'i mi getirdin?
No, guardo espacio para los premios importantes.
Hayır, rafı gerçek ödüllere ayırdım.
Se comprometen a cumplir con la huelga la Fraternidad de Empacadores y Desempacadores de Fruta el Gremio de Desempolvadores de Estantes y las Meseras Poco Atractivas de Estados Unidos.
Şimdi sayacağım sendikalar greve destek veriyor : Meyve Paketçileri ve Açıcıları Derneği, Raf Siliciler Sendikası ve Sevimsiz Kadın Garsonlar Sendikası.
- En la heladera.
- Buzdolabının ikinci rafında.
la homogeneizada dura más tiempo alrededor de 2.3 semanas más.
Homojen sütün raf ömrü 2, 3 hafta daha fazladır.
Está bien, Ares quiero que te subas a la chimenea y claves esas tablas en el cielo raso.
Pekala, Ares... Şöminenin rafına çıkıp, bu tahtaları tavana çivilemeni istiyorum.
Creo que habría recordado si me hubieras devuelto esa lata porque es de mi madre y tiene un lugar especial en mi estante que ahora está vacío.
Eğer o kutuyu geri vermiş olsaydın, bunu hatırlardım. Çünkü o annemindi ve rafımda özel bir yeri bile var. Ki şu anda boş duruyor.
Hay un pequeño estante bajo la mesa.
Masanın altında küçük bir raf var.
Ahora, en el segundo estante desde arriba coge el cuarto por la izquierda.
Tamam, şimdi üstten ikinci raf. Soldan dördüncüyü al.
Y, Wladek rasúrate.
Traş olmalısın. Rafın üzerinde duran traş bıçağını kullanabilirsin.
En tu estante, "Historia de Amor"
Rafında "Aşk hikâyesi" kitabın vardı.
Sí, y tiene bomba R.A.F. en nosotros porque nos confunden con un nave hostil - está bien.
Öyle, bize RAF bombası attılar, çünkü bizi düşman sandılar.
Es como una estantería. Se pueden poner libros sobre él.
Kitapları koyabileceğin bir raf gibi.
Antes de darte cuenta, tenías una repisa llena de trofeos.
Kısa zamanda rafın kupalarla doldu.