Translate.vc / Espagnol → Turc / Razón
Razón traduction Turc
114,451 traduction parallèle
No hay razón para arrestarlo.
Tutuklamaya geçerli nedenimiz yok.
No, tienes razón.
Hayır, sen haklısın.
Tenías razón.
Haklıydın.
¿ Tengo razón?
Haksız mıyım?
Sí, levantad la mano si ella es la puta razón por la que explotaste en esta vida.
Evet, bu hayatının boka devrildiğini açıklar nitelikte oldu.
Soy la razón.
Sebebi benim...
Si soy la razón, entonces...
Eğer sebebi ben isem, çünkü...
Harold tiene razón.
Harold haklı.
Dios mío, tienes razón.
Tanrım! Haklısın.
Abby, si tienes razón, Luna es el milagro que necesitamos.
Abby, eğer haklıysan, ihtiyacımız olan mucize Luna.
Tienes razón, tenemos un trabajo que hacer...
Haklısın, burada yapacak işlerimiz var...
¿ Hay alguna razón por la que nos encontremos en la embajada?
Elçilikte görüşmemizin bir sebebi var mı?
Jasper tenía razón.
Jasper haklıydı.
Espero que tengas razón.
Umarım haklısındır.
Tienes razón, lo siento.
Haklısın. Özür dilerim.
ALIE dijo que Becca fue al espacio buscando un ambiente más seguro para deshacerse de ella, pero no creo que esa fuera la razón en absoluto.
A.L.I.E. Becca'nın ondan uzak daha güvenli bir ortam için uzaya gittiğini söyledi, ama ben öyle sanmıyorum bunun sebebi.
Jasper tenía razón.
Jasper haklı
Bueno, Jack tenía razón.
Jack haklıymış.
Inspector Kim, sé que no quiere oír esto pero Geonwoo lleva razón.
Müfettiş Kim, bunu duymak istemeyeceğinizi biliyorum ama Geonwoo haklı.
Tenía razón.
Haklıydınız.
Sí. Y no me obligues a decirte que tenías razón.
Bana haklı olduğunu söylettirme.
Tienes razón.
Kesinlikle haklısın.
Una razón más para trabajar desde casa.
Evden çalışmak için bir sebep daha.
Tienes razón.
Haklısın.
Tal vez tu padre tenía razón.
Belki de baban haklıydı.
El reverendo tenía razón sobre Sidney, pero no en que es el diablo, sino en que es una amenaza para esta ciudad, para todo lo que intento lograr aquí.
Peder, Sidney konusunda haklıymış. Şeytan olduğu konusunda değil ama bu kasaba için burada başarmaya çalıştığım her şey için bir tehdit olduğu konusunda.
Si Helen tenía razón, esto va a ser un esfuerzo en equipo.
Helen haklıysa bu bir takım çalışması olacak.
Tienes razón.
Çok haklısın.
Tienes razón, no te creo.
Biliyor musun? Haklısın. Sana inanmıyorum.
Hay una razón por la que nadie hizo esto.
Bunu kimsenin yapamamış olmasının bir sebebi var.
Lo hago por la misma razón por la que Edison creó la comunicación telefónica, por la que Oppenheimer empleó la fisión nuclear y por la que DJ Kool Herc unió dos tocadiscos y un micrófono en la Avenida Sedgewick en el Bronx... moverse a gran velocidad hacia un futuro mejor.
Edison'un telefonla iletişimi keşfetmesi Oppenheimer'ın nükleer füzyonla çalışması ve DJ Kool Herc'in Sedgewick Bulvarı'na 2 tane plak çalar ve mikrofon kurduysa o yüzden yapıyorum. Çok daha görkemli ve iyi bir geleceğe ulaşmak için.
¿ Crees que la SEC fue la razón?
Sence SPK mı anlaşmayı bozdu?
Pero como yo lo veo... y me compró mi primer 911 en mi primer año... es nunca darles una razón para decir que no, porque si eliminas el "no" de su vocabulario...
Ama ben başladığımda ki o zamanlar ilk yılımda 9 Eylül olayları da oldu. Onlara "hayır" diyecek bir sebep vermemek. Çünkü "hayır" kelimesini sözlüklerinden çıkartırsan...
¿ Está seguro de que no tenía una razón legítima para venir a su lugar de trabajo?
Sizin işyerinize gelmesinin yasal bir sebebi olmadığına emin misiniz?
La razón por la que nada eleva más tu felicidad que dar es que te pone de nuevo al mando de lo único que siempre te importó... tú.
Vermek kadar iyi hissettiren bir şeyin olmamasının sebebi sonunda gerçekten ve tek değer verdiğin şeyi yönlendirmede yetkili kıldığından dolayıdır. Kendini.
Sí, la Fiscal General no está muy feliz conmigo, pero pareces caerle bien por alguna razón.
Evet, Adalet Bakanı benden pek memnun değil. Yine de bazı sebepler yüzünden seni seviyor gibi görünüyor.
La única razón por la que atravesaste esa puerta...
Bu kapıdan sadece senin girebilmenin sebebi...
¿ Cómo sabe que no tenía una razón legítima para estar en su oficina?
İş yerinize gelmesi için yasal bir nedeni olmadığını nereden biliyorsunuz?
Hazlo entrar en razón.
Aklını başına almasını söyler misin?
Pero lo que quería era la razón específica de por qué se tomó esa decisión.
Ben bu kararın altındaki ayrıntıları merak ediyorum.
Siento que él tiene razón.
Haklı olduğunu düşünüyorum.
Eh... sí, tienes razón, nada en absoluto
Evet, haklısın. Hiçbir şey.
En este momento decidí, sin ninguna razón en especial...
Bu noktada, hiçbir özel sebep olmaksızın,
Ahora, la razón por la que hemos venido a Nashville...
Şimdi, neden Nashville'e geldik?
El tiene toda la razón, Motown es una música más feliz
Hayır, kesinlikle haklı. Motown mutlu müzik.
Y, por alguna razón eligieron hacer que el frontal...
Ve bir sebepten dolayı, Cepheyi seçmeyi seçtiler
James tiene razón...
James haklı...
Tenías razón, Jack.
Haklıydın Jack.
Eliot tiene razón.
Ugh.
¿ Qué razón dieron?
- Belli bir sebebi var mı?
El tiene razón, Alfa Romeo no ha hecho un auto decente...
O haklı.