Translate.vc / Espagnol → Turc / Realite
Realite traduction Turc
168 traduction parallèle
El lema de nuestra escuela es "Faites vos desirs realite".
Okul sloganımız'Gerçek isteklerini yap'.
"Mi Primera vez en Prisión" "Esta asquerosa realidad llena de cucarachas, es inspiradora..."
Bu iğrenç, böcek dolu realite bana ilham verdi. HAPİS İLK DENEYİMİM
Realmente.
Realite.
Que eso? Parece que The Valley, aniquiló a un reality show entonces..
Görünüşe göre, The Valley dizisinin, kendine ait bir realite şov programı varmış.
La defensa alega que es la realidad. Sí.
- Savunma bunun sadece bir realite olduğunu öne sürüyor.
Una realidad fomentada por los hombres en un mundo laboral dominado por los hombres. El hecho es que las mujeres se vuelven madres.
- Evet ve erkek çalışanların baskın olduğu yerlerdeki erkekler tarafından temellendirilmiş bir realite.
Fox emite uno de esos reality shows a las 8 : 00.
Fox'un 8 : 00'de yeni bir realite programı var.
Tengo una idea para un nuevo reality show.
Yeni bir realite şov için bir fikrim var.
Timmy era un gran fan de todos esos reality shows.
Timmy bütün realite şovlarının hastasıydı.
Es un reality rodado aquí en Vegas.
- Realite dizisi. Vegas'ta çekiliyor.
Y haremos desesperadas llamadas por celular a nuestros seres queridos mientras vemos los últimos días de la Madre Tierra en reality TV.
Biz de TV'de Dünya Anamızın son günlerini realite şovlarında izlerken sevdiklerimize ümitsizce telefonlar açacağız.
Sr. John Adams? Si?
Gelmiş geçmiş en iyi realite programı.
Perdón, pero esta declaración sugiere que debemos declararle la guerra a Inglaterra?
Gezegenimiz sadece bir realite televizyon programı mı? Tüm evrenin dünyadaki gibi işlediğini düşünmüyorsunuz herhalde değil mi? Hayır!
¿ Es uno de esos "reality shows" donde te matan de miedo?
Adamın çıldırtıldığı, realite şovlarından biri mi bu da?
Trabajamos en TV de realidad.
Realite programında çalışıyoruz, lra.
¡ Ésta es la realidad!
Bu realite.
El primer reality Show animado de la televisón El primero
İlk defa yapılan animasyon realite TV shovu.
La realidad es una mierda.
Oysa gerçek realite boktandır.
- Me crees ahora? Es uno de esos programas de golpes, no?
Gizli kameralı realite TV şovlarından biri bu, değil mi?
en esta cultura depravada en que vivimos. con todos estos realete shows. suicidio y televisión será natural.
Bu yaşadığımız, realite şovlarıyla dolu ahlaksız kültürde intihar ve televizyon ikilisi normal olurdu.
y les apuesto lo que sea. en esta, nuestra cultura depravada. les apuesto lo que sea, con la mentalidad de reality shows que tenemos en el CANAL DE TODOS LOS SUICIDOS.
Her şeyine bahse varım bizim bu ahlaksız kültürümüzde her şeyine bahse varım Komple İntihar Kanal'da bizdeki bu realite şovu mantığıyla 500 umutsuz insanı el ele tutuşup Büyük Kanyon'dan atlatabilirsiniz.
Aparentemente, es como "The Valley", pero en plan reality show, así que ¿ para qué ver la angustia de personajes de ficción cuando puedes ver a gente real en situaciones contradictorias?
Görünüşe göre, The Valley dizisinin, kendine ait bir realite şov programı varmış. Gerçek insanların, tertiplenmiş durumlardaki hallerini izlemek varken, kim aktörlerin canlandırdığı bir melodramı izlemek ister ki?
Y yo me uno a la cabina de transmisión con las estrellas del último reality show de la cadena ABC, el multimillonario contra el oso.
Ve ABC'nin son realite şovu, "Milyoner Ayıya Karşı" nın yıldızları yayınımızda.
Por favor dime que esto es como, una especie de reality show llamado "mi guarrona".
Lütfen bana bunun bir realite şov olduğunu söyle.
Si usted esta viendo el final de otra cadena de reality show, precione Dos.
Eğer diğer bir kanalın realite şovlarından çalıntı yaptığımızı düşünüyorsanız ikiye basın.
Filmaremos mi programa antes de la fiesta.
Partiden önce internette yayımlanacak realite şovumu çekiyoruz.
Se robó la grabación para su programa de TV.
Aptal realite şovu için kaseti yürütmüş.
Será como un reality.
Garip bir realite şov gibi olur.
Aquí es donde desarrollamos la mayoría de los reality shows.
Burası, realite şovlarını geliştirdiğimiz yer.
Este es un reality, querida. Tómanos dos familias muy diferentes, y cambian su esposa de lugar por un mes.
Tatlım, iki farklı aileden eşleri alıp, bir aylığına değiştirdiğimiz bir realite programı.
Estoy firmando un contrato para que estemos en un reality show y cambiemos de lugar con otra familia.
Seni başka bir aile ile takas edeceğimiz bir realite programına katılıyorum.
Nacimos para abrazarnos en el reality show.
Realite programında birbirimizi kucaklamak için doğduk.
Tenemos una escena bastante común en la cual el espacio interior de la heroína, por así decir, su espacio fantasmático, es proyectado, de modo que, a pesar de aquella realidad : el tren, la chica,
Böylece bu son derece sıradan ve gerçek sahnede kadın kahramanın fantezi dünyasını yansıtıldığını görürüz. Şöyle ki, tüm realite basit bir şekilde orada durmasına rağmen ;
Pero la elección entre la píldora azul y la roja no es realmente una elección entre ilusión y realidad.
Fakat kırmızı ve mavi kapsüller arasındaki seçim... aslında illüzyon ve realite arasındaki seçim değildir.
En este punto, cuando la realidad se encaja completamente en la fantasía,
İşte bu noktada, realite fantaziye uyduğu zaman,
El resultado de esa violencia es la coordinación perfecta entre fantasía y realidad.
Bu şiddetin sonucunda Fantazi ve realite arasında mükemmel bir ilişki kurulur.
Cuando la fantasía se desintegra, no obtenemos la realidad, obtenemos un tipo de pesadilla real muy traumática para ser experimentada como realidad ordinaria.
Fantazi parçalandığı zaman, realiteyi elde edemezsiniz. Son derece dramatik olan ve sıradan realite gibi tecrübe edilemeyen kabusvari bir "gerçek" elde edersiniz.
Lo que ella logra hacer al final es adquirir una distancia apropiada de la realidad.
Sonunda elde edebildiği şey,... realite karşısında uygun bir mesafe kazanmaktır.
División TV, división música, división realidades.
TV bölümü, müzik bölümü, realite bölümü.
Después de ver siete horas del reality show más aburrido que hay lo reduje a un participante final.
Gelmiş geçmiş en sıkıcı realite programını 7 saat seyrettikten sonra son bir yarışmacıya geldim.
Denver. Se lo está tragando enterito porque Novio está trabajando, y ya sabes cómo odia él los reality shows. ¿ Sí?
Ağzı açık izliyor çünkü Sevgili çalışıyor ve onun realite programlarından ne kadar nefret ettiğini bilirsin.
Te sentarás, sonreirás, y contarás algo divertido de un reality
Burada oturup gülümseyecek ve realite şovdaki komik bir şeyi anlatacaksın.
Me callas por un reality show? Shh!
- Beni realite TV için mi susturuyorsun?
Finalmente, un hombre... que no malgasta su vida... viendo realitys.
Nihayet realite şovları izleyerek hayatını boşa harcamayan biri çıktı.
Somos un equipo "de realidad".
Bir realite film ekibiyiz.
El reality show.
Realite şovu.
Sabes, cuando vine aquí, creí que vi a ese tipo con el pelo gracioso- - sabes, ¿ ese que presentó aquél reality show?
Hani şu realite programlarından... birini sunan adam.
Y llamaron de "E!", quieren hacer un reality show de su familia.
El aradı, ailen hakkında bir realite şov yapmak istiyor.
Si hay algo que la tele-realidad nos ha enseñado, es que no puedes derribar a la gente que no tiene vergüenza.
Eğer realite şovları bize bir şey öğrettiyse o da utanç duygusu olmayan insanların asla durdurulamayacağıdır.
Mandy... ¡ Vas a convertirte en estrella de reality!
Realite şov yıldızı olacaksın.
¿ Ustedes son parte de algún reality show?
Siz kızlar bir tür realite şovun parçası mısınız?