Translate.vc / Espagnol → Turc / Recien
Recien traduction Turc
9,130 traduction parallèle
El juego recien comienza.
Oyun daha yeni başlıyor.
Si todo eso se utilizara por esa empresa internacional de bio-farmaceutica, Podrian crear enfermedades con genetica de China que solo afectara a nuestra gente. O incrementar la tasa de malformaciones en recien nacidos by over ten thousand times.
Eğer bu bilgiler ve örnekler bu sözde ilaç şirketinde nihayete erdirilerse, bu Çinli insanların genlerinde bir rahatsızlık meydana getirecek ve hatta özürlü doğum oranını onbin kat artıracaktır.
Recién tuve a Derek en el teléfono.
- Yok artık. Demin Derek'le konuştum.
Nuestras series son recién mañana.
Bugün müsabakamız yok.
Tenemos un recién llegado.
Yeni bir katılımcımız var.
¡ Señoras y señores, los recién casados!
Bayanlar ve baylar, işte yeni evli çiftimiz!
¿ Recién ahora se te ocurre?
Şimdi mi anladın?
Está recién estrenado.
Evet, çok yeniymiş.
Tengger, este recién nacido es tuyo.
Tanrım, bu yavru sana ait.
- ¿ Cuándo? - Recién.
- Ne zaman?
Sra. Pettyman recién ¿ por qué dijo : "Ni siquiera Beulah"?
Bayan Pettyman az önce neden "Beulah bile" dediniz?
No, todos ellos están camino a prisión, o recién saliendo de prisión.
Hayır, tüm adamlar ya hapise girmek üzere yada hapisten çıkma üzere.
Sabes, el arte para mí es como un bebé recién nacido.
Biliyor musun, benim için sanat yeni doğan bir bebek gibidir.
Recién conocí a tus amigos.
Az önce arkadaşlarınla tanıştım.
- Mi mejor amiga, Ruby, recién se volvió goth.
En iyi arkadaşım Ruby daha yeni gotik oldu.
Recién salido de las prensas.
Yeni çıkan baskılardan.
Mira, recién limpios y solo huelen a mí.
Al şunu. Yeni yıkandı ve üstünde benim kokum var.
Las hojas de té recién recolectadas no tienen olor.
Taze çay yapraklarının kokusu olmaz.
He perdido la mitad de mi Oxígeno. Recién tuve que arreglar los circuitos eléctricos del traje.
Oksijenimin yarısını kaybetmişim.
Cuando Jax y yo recién entramos al edifico, vimos dos hombres vestidos de para-medico.
Jax ve ben binaya ilk girdiğimizde, EMTler kılığında iki adam gördük.
La ropa estaba recién planchada.
Giysiler yeni ütülenmiş.
Recién me salvaste la vida.
Az önce hayatımı kurtardın.
No les voy a dar cuartel, y mi batalla contra Will Schuester parecerá una de dos pequeños pandas recién nacidos jugando a la lucha libre en comparación con lo que voy a desatar contra ustedes dos.
Aman vermeyeceğim, ve görünüşe göre Will Schuester ile olan savaşım iki küçük bebek panda ile güreşmek Ve ikinizi de yere sermek olacak.
Son unas increíbles recién horneadas galletas con macadamia, y semillas de chia.
Sana bunlardan getirdim. Şahane bir kurabiye. Fındıklı ve chia tohumlu.
Trabajo en una clínica para inmigrantes recién llegados.
Yeni göçmenlerin geldiği bir klinikte çalışıyorum.
Mira, no puedo tenerte aquí recién salido de prisión con todo lo que pasó.
Buradaki her şey seninle battı ve hapishanede yeni çıktın, seni alamam.
Recién nacido.
Yeni doğdu.
Me encuentro sola con un recién nacido así que si me disculpa.
İçeride yeni doğmuş bir bebeğim var o yüzden izninizle.
La tratamos como hubiéramos hecho con una nueva fuerza destructiva recién descubierta.
Ona yeni bir yıkıcı güç gibi davranıyorduk.
Tommy recién se transfirió aquí desde nuestra oficina de Nueva York.
Tommy, New York ofisinden yeni transfer oldu.
¿ Son recién casados?
Siz ikiniz yeni evlisiniz galiba?
Soy un recién llegado a Nassau.
Yeniyim Nassau'da.
Ni siquiera estaba recién hecho.
Soğuktu bir de.
- Después de que hablaron de nada, salió sin decir una palabra y recién llamó diciendo que dormirá en nuestra cabaña de caza y que no me preocupara.
- Siz "hiçbir şey" konuştuktan sonra tek kelime etmeden dışarı çıktı, şimdi de arayıp geceyi av kulübemizde geçireceğini ve merak etmememi söyledi.
Recién volvimos de Phoenix.
Phoenix'e yeni geldik.
Afortunadamente, y se que recién nos conocemos... Creo que eres socio-céntrico, lo cual te da algo de esperanza.
Ne yazık ki, ve yeni tanıştığımızı biliyorum bence toplum merkezcisin, ki bu sana umut veriyor.
Bueno, anciano... Si fueras un gato, lo que recién pasó aquí contaría como una de tus nueve vidas.
Bak ihtiyar eğer bir kedi olsaydın, az önce olanlar dokuz canından birini götürmüş olurdu.
- Sí, recién
- Evet, gitti.
Recién hablé con mis fuentes.
Kaynaklarımı kontrol ettim.
Recién, le ordené al Decano Nie Feng que lo acompañara.
Az önce Başkan Nie Feng'e ona eşlik etmesini emrettim.
- Este dinero es un empleo que podríamos darle a una madre soltera o un estudiante recién recibido.
Gördüğünüz para iş demek. Yeni mezunlardan birine ya da bekar bir anneye sağlayabileceğimiz bir iş.
Recién salgo de una larga relación.
Daha yeni uzun süreli bir ilişkiden çıktım.
No, está bien... porque Adolf recién abrió un Châteauneuf-du-Pape.
Aslında istemem. Çünkü Adolf az önce Châteauneuf-du-Pape açtı.
El atleta profesional se retira a esa edad pero tú recién ahora triunfas.
Profesyonel sporcular emekli olurlar. Sen daha becerikli oldun.
Recién duchada. ¿ De qué nos estábamos riendo?
Ne hakkında gülüşüyoruz?
Recién llega, se la chupa a Paul y le dan el protagónico en un nuevo ballet.
Birden bu şehre gel, Paul'u kendinden geçir ve balede en iyisi ol.
Mi hermano, Bryan, recién regreso de Afganistán.
Erkek kardeşim Bryan, Afganistan'dan yeni dönmüştü.
♪ El Sr. Simm, mi pediatra, recién me lo confirmó
Daha yeni onay verdi Çocuk doktorum Bay Simm
Olí un montón de tartas de manzana recién horneadas ese verano.
O yaz, çok fazla fırında pişmiş elmalı turta kokusu almıştım.
Cuando mis hombres recién lo sacaron del mar y lo trajeron a esta guarnición supe enseguida que me sería de gran valor.
Adamlarım seni denizden çekip çıkarttığında ve garnizona getirdiklerinde... Benim çok büyük değer arz edeceğini anında anlamıştım.
Cuando recién te encontramos yo vi la promesa de adquirirte y el Sr. Gates era quien se oponía.
Seni bulduğumuzda ben seni yanımızda tutmak faydalı olur derken Bay Gates de buna karşı çıkan taraf olmuştu.