Translate.vc / Espagnol → Turc / Reúnión
Reúnión traduction Turc
24,858 traduction parallèle
¿ 30 millones por tres años, reunión con Sean Peyton y un desfile de Mardi Gras para despedirte?
Yani otoyolda bir Mardi Gras alayı ve..... Koç Payton ile birebir takılmak için üç yılda 30 milyon ha?
Hemos creado una reunión con el comandante de la base a través de la Patria con el pretexto de discutir las amenazas teóricas contra las instituciones nacionales como Knox.
Üs komutanıyla İç Güvenlik vasıtasıyla bir toplantı ayarlarız toplantının bahanesi de Knox gibi ulusal kuruluşların karşı karşıya olduğu teorik tehlikeler olur.
- ¿ Tenemos una reunión?
- Buluşacak mıydık?
Hemos ido a una reunión.
Bir buluşmamız vardı.
¿ Tu madre va a venir a la reunión?
Annen buluşmaya geliyor mu?
Sé que no estás contento con nosotros, pero el alcalde llamó exigiendo que vinieras a una reunión...
Biliyorum bize kızgınsın ama belediye başkanı aradı ve bir toplantı yapmamızı...
Yo... ¿ El alcalde y la reunión?
Ben... başkan, toplantı...
Yo no quiero hablar sobre una reunión, Gloria.
Toplantı hakkında konuşmak istemiyorum, Gloria.
Rodrigo, Rodrigo, tienes que venir a esta reunión, Rodrigo.
Rodrigo, Rodrigo... Bu toplantıya gelmek zorundasın, Rodrigo.
Yo tengo que quedarme aquí para probarme el esmoquin, y tengo una reunión con un genio de los servilleteros.
Smokini denemek ve peçete halkası dehasıyla buşuşmak için burada olmak zorundayım.
Jess, si quisiera que mi boda fuera una reunión de Alcohólicos Anónimos, habría llamado a mi tío Terry.
Jess, düğünümün AA toplantısı olmasını isteseydim Terry halamı arardım.
No tengo nada. Y a menos que Jason vuelva de su reunión en Filadelfia con su auditor forense con un camión lleno de dinero, no tengo otra opción.
Hiçbir şeyim yok ve eğer Jason Philadelphia'daki... adli muhasebeciyle toplantısından bir kamyon dolusu parayla dönmezse... benim, gerçekten başka şansım yok.
El prospecto patea traseros en cada reunión a la que entramos.
Broşürümüz gittiğimiz her toplantıda canlarına okuyor resmen.
Y eso no es fácil saberlo luego de una sola reunión o incluso luego de una cena.
Tek bir buluşmada bunu anlamak zor. Ya da bir akşam yemeğinde.
Pensé que esta era una reunión seria.
Ciddi bir toplantı olacağını düşünmüştüm.
Todos los días de esta semana a las 9 : 00 A.M., tengo una reunión planificada con Ryan Ray.
Her Allah'ın günü saat 9'da Ryan Ray ile görüşmem var.
He estado leyendo su prospecto, sobre nuestra reunión, tratando de entender porque las notas de Elias descarrilaron las cosas.
Konuşmamızı tekrar düşünerek tanıtım broşürümüzüze tekrar tekrar baktım. Elias'ın neden istemediğinin nedenini anlamaya çalıştım.
Hey, Cameron y yo decidimos tener una reunión de proyecto semanal para ponernos al corriente de la integración con SwapMeet y pensamos que tu presencia sería valiosa.
Cameron ve Ben SwapMeet için haftalık proje toplantısı yapmaya karar verdik ve senin de uyumlu bir katılımcı olacağını düşündük.
Y ahora, lo que pienso será el único tema desagradable para esta reunión... evidentemente estaba equivocada... reemplazar a Ryan.
Şimdi sanırım toplantıdaki en sevimsiz olduğunu düşündüğüm konu başlığına geçeceğiz. Ki belli ki yanılmışım. Ryan'ın yerine kimi alacağımız konusu.
¿ Por qué estoy en esta reunión si nadie va a escuchar una sola palabra que digo? Te estamos escuchando.
Önerdiğim hiç bir şeyi dinlemeyeceksen bu toplantıda olmamın ne önemi var?
¿ Te invíto a la reunión y así te comportas?
Seni bir toplantıya çağırdım.
Quiero que vengas a esta reunión.
Bu toplantıya gelmeni istiyorum.
¿ Por qué no dijiste eso en la reunión?
Bunu toplantıda neden söylemedin?
He estado aquí por, que, una semana y me mete de lleno en una reunión de gerentes.
Ben sadece bir haftadır buradayım. Beni yöneticilerle dolu bir toplantıya dahil ettiniz.
Lo siento si no pudiste llevar el ritmo de la reunión.
Toplantıya ayak uyduramamana üzüldüm.
Es tu reunión.
Bu senin toplantın.
Quiero que vengas a esta reunión.
Bu toplantıya katılmanı istiyorum.
De todas formas, acabo de entrar en su reunión de proyecto.
Her neyse, proje toplantılarına daldım az önce.
Contactos, lugares de reunión, una organización jerárquica, porque quizás con todos nosotros trabajando juntos, podemos hacer lo que tú nunca pudiste... que Norteamérica sea segura.
Ölüm yerleri, buluşma noktaları, organizasyonun hiyerarşisi. Çünkü eğer birlikte çalışırsak sizin hiç yapamadığınız şeyi yaparız. Amerika yı güvenli hale getiririz.
El chofer dijo que no fue una reunión agradable.
Limuzin şoförünün söylediğine göre ama, Mutlu bir aile toplantısı değilmiş
Según usted, buenas críticas le darían otra reunión con mi hermano.
Size göre, iyi eleştiriler olduğunda kendisi kardeşimle Bir görüşme daha yapacaktı.
Y yo llegaba tarde a una reunión, así que decidimos parar un taxi.
Mitinge geç kaldım, taksiye binmeye karar verdik.
Tengo una reunión.
Toplantım var.
Alguien vio reunión Marcus y Edgar.
Birisi Marcus ve Edgar'ın buluşmasını görmüştür.
Mi jefe acaba de gritarme por mandar muchos mensajes durante la reunión.
Patronum toplantıda çok fazla mesajlaşıyorum diye bağırdı demin.
Reunión familiar.
Anlıyorum.
Quiere adelantar nuestra reunión habitual.
Normalden daha erken görüşmek istiyor.
Vamos a una reunión ahora mismo.
Hemen toplantıya gidelim.
Vayamos a la reunión.
Bir toplantıya gidelim, haydi.
"Solicitamos una reunión a su conveniencia correspondiente a su sistema de guía cuántico, patente provisional 62 / 295118."
"En yakın zamanda kuantum navigasyonunuz geçici patentiyle 62 / 295118 hakkında toplantı talep ediyoruz."
Me atacaste por la espalda en la reunión.
Beni gafil avladınız.
¿ Asistió a alguna reunión de alcohólicos anónimos o de estudio de la Biblia?
İsimsiz Alkolikler ve İncil Okuma seanslarına katıldın mı?
Ver el progreso que ha hecho desde la última reunión de la condicional.
Son şartlı tahliyeden sonra aldığı yolu görün.
Fue una reunión privada en tribunales.
Bu özel bir görüşmeydi.
Estoy en esta reunión para que me devuelvan la licencia.
Lisansımı geri alabilmek için buraya geldim.
¿ Porque fuiste a una reunión de Alcohólicos Anónimos?
Bir tane A.A. seansına gitmekle mi?
Acabado de recibir nuevas pruebas y pido una reunión en su despacho.
Yeni bir kanıt elde ettik, Sayın Yargıç. Bu sebeple odanızda görüşmek istiyorum.
Es una mujer que leyó mi diario delante de todos los empleados en una reunión de personal.
Bu kadın personel toplantısında tüm çalışanların önünde günlüğümü okumuş birisi.
Pero no puedo firmar hasta que se acabe la reunión.
Fakat toplantı bitmeden imzalayamam.
Nada, solo tengo una reunión el fiscal.
Hiç, sadece başsavcı ile görüşmem vardı.
Es solo... he tenido una reunión con tus alumnos esta mañana.
Bu sabah öğrencilerin ile görüştüm.