Translate.vc / Espagnol → Turc / Rás
Rás traduction Turc
24,528 traduction parallèle
Tengo que ir más atrás en la memoria de Jamie.
Jamie'nin hatırasında daha geriye gitmeliyim.
Los alemanes ocuparon Bahari durante la guerra.
Savaş sırasında Almanlar Bahari'yi işgal etmişlerdi.
- Ahora no es el momento.
Sırası değil.
Ahora es tu turno para hacer el sonido.
Şimdi ses çıkarma sırası sende.
Todo lo que has hecho es deshonrar su memoria.
Tek yaptığın onun hatırasına saygısızlık.
Ha sido expuesto en el hackeo a Diamond Discretion.
Diamond Discretion hacki sırasında olan birisi.
Supergirl nunca se liberaría un mal alien capturado en el acto de robo a mano armada.
Supergirl hiçbir zaman soygun sırasında yakalanan silahlı bir uzaylının kaçmasına izin vermez.
Primero lo primero, comida.
Her şey sırasıyla, yemek.
Era nuestro turno para ayudarle.
Yardım etme sırası bizdeydi.
¿ Cómo procesa tu sistema respiratorio el incremento de oxígeno y nitrógeno presente en el aire que...
Solunum sistemin bu değişim sırasında artan oksijen ve nitrojen seviyelerine karşı nasıl yanıt...
Me pregunto cuál de ellas morirá en el intento de Max por salvar la ciudad.
Max'in aptalca şehri kurtarma eylemi sırasında hangileri ölecek merak ediyorum.
Para que conste, de verdad pensé que nos divertiríamos mucho más antes del Armagedon.
Mahşer sırasında ikimizin daha çok eğlenebileceğini sanıyordum.
- Stef, no es el momento.
- Stef, şimdi sırası değil.
No es el momento.
Şimdi sırası değil.
Sí, tal vez ellos entraron ahí durante el bloqueo.
Evet, tecrit sırasında oraya sokulmuş olmalılar.
Yo, um, Accidentalmente ella cayó en el inodoro,
Pekâlâ, bakma sırası bana geldiği hafta onu yanlışlıkla tuvalete düşürdüm.
Digo que es tiempo que me pidas que me case contigo.
Bana evlenme teklif etmenin tam sırası diyorum.
Llevan consigo el palio dorado para ocultar a Su Majestad durante el ritual más sagrado de la coronación, la unción.
Altın bir örtüyle Majestelerinin üstünü örterek en kutsal taç giyme töreni olan kutsama sırasında onu gözlerden saklıyorlar.
Y tuvo una especie de colapso en la guerra.
Savaş sırasında da sinir krizi geçirmiş.
¿ Te ha vuelto algo durante el baño de sonido?
Ses banyosu sırasında bir şey hissettin mi?
¿ Crees que debería depilarme la espalda para la Game Con de mañana?
Sence arkamı tıraş etmeli miyim Yarınki oyun fuarı için
Sí, ya sabéis, si pasa un día sin quitar los callos, ya has perdido la guerra.
Evet bilirsin işte eğer bir gün bile geçirirsen tıraş aletleri olmadan Zaten savaşı kaybetmişsindir
¿ Al que vi en los recuerdos del capitán Mulaney?
Hani Kaptan Mulaney'nin hatırasında görmüştüm?
Aquí está la barrera que mapeé en los recuerdos de Sandy.
Sandy'nin hatırasındaki bariyer işte bu.
Ya sabeis, y es posible que su programación se volviera loca.
Adamın programlaması sırasında sıkıntı çıkmış olabilir.
Te oí escribiendo correos hasta altas horas de la madrugada... así que el pepino del sándwich puede utilizarse... como mascarilla para los ojos a la hora de comer.
Dün gece saatlerce e-postalarla boğuştuğunu duydum. O yüzden sandviçinin içindeki salatalıklar, öğle yemeği sırasında göz kırışıklıklarına iyi gelmesi için de kullanılabilir.
No es el momento.
- Sırası değil.
Los recuerdos de Turner son un desastre.
Turner'ın hatırası tam bir karmaşa.
Marcas de ataduras en las muñecas y los tobillos sugieren que fue restringido durante el ataque.
El ve ayak bileklerindeki ip izleri saldırı sırasında bağlandığını gösteriyor.
¿ El que vi en la memoria de la Capitana Mulaney?
Kaptan Mulaney'in hatırasında gördüğüm.
Él está aquí en la memoria de Jamie también.
O Jamie'nin de hatırasında.
Él no puede tener dos recuerdos de muerte.
İki tane ölüm hatırası olamaz.
Dijo que Jamie vagó en la tienda hace ocho meses con prácticamente ningún recuerdo, simplemente repitiendo su nombre.
Dedi ki Jamie 8 ay önce dükkana gelmiş hiçbir hatırası olmadan sadece adını tekrarlıyormuş.
Oí música en los recuerdos de Benning cuando estaba programando el código.
Benning'in hatırasında kodu programlarken bir müzik duymuştum.
Aún te aferras a su recuerdo... te aferras a su pequeña mano muerta.
Halen onun hatırasına, onun cansız küçücük eline tutunarak yaşıyorsun.
¿ Serviste en la guerra?
Savaş sırasında orduda mıydın?
Sí, no, y entiendo que estés tratando de encontrar a tu padre y conseguir un poco de cierre, pero creo que al obsesionarte con esto, es lo que está causando la anomalía del niño con la gorra roja en todos los Stitches.
Evet, babanı bulmaya çalışmanı ve içine kapanmanı anlıyorum, ama bence bağlanma sırasında kırmızı şapkalı çocuğu görmenin sebebi buna olan takıntın.
Nunca he tenido ningún problema sacando a Kirsten de mi mente, durante mis viajes.
Seyahatlarim sırasında Kirsten'i kafamdan atmakta hiç sorun yaşamadım.
Estos criminales, a menudo tienen firmas distintivas en sus trabajos, nada diferentes a las marcas de un escultor o los temas repetidos de un escritor.
Bu tür suçlular işlerinde belirgin imzalar bırakırlar bir heykeltıraşın izleri veya bir yazarın tekrar temaları gibi.
¿ Te afeitaste?
Tıraş mı oldun?
En el banquete, durante el primer plato y hasta que termine, solo se debe hablar con la persona sentada a nuestra derecha.
Yemek sırasında ilk tabaklar bitene kadar sadece sağınızda oturan kişiyle konuşabilirsiniz.
Cuando estudiaba, le pregunté al vicerrector si no deberíamos dedicar algo de tiempo a la Literatura, la Filosofía, las Ciencias.
Eğitimim sırasında, Dekan Yardımcısı'na Edebiyat, Felsefe ve Bilim'e zaman ayırıp ayıramayacağımızı sormuştum.
El chico no. 8 de este archivo está esperandote.
Listenin 8.sırasındaki çocuk seni bekliyor.
Cuando sea tu turno para irte. Entonces voy a ir a verte de primero.
Gitme sırası sana geldiğinde ilk seni görmeye geleceğim.
Mira, los dos hemos tenido revelaciones durante 7R, lo cual hace relevante que lo haga ahora.
Bak, 7B sırasında ikimiz için de açığa çıkan şeyler oldu. Ki bu da Yürüyüş'ü şimdi yapmamı uygun kılıyor.
Sólo se puede llevar... una bolsa de lona militar con ustedes durante el vuelo.
Uçuş sırasında yanınızda getirebileceğiniz tek şey askeri çantalar olacak. - Olamaz.
Eres tan lamentable, Lee Chi Hoon. ¿ Se me cayó en el interior del paciente durante la cirugía?
Ameliyat sırasında hastanın içine falan düşürmüş olmayayım?
Es ruso, lanzado por Urk del Norte durante la escaramuza fronteriza.
Sınır çatışması sırasında Kuzey Urk tarafından ateş edilmiş.
Por lo tanto, su medida disciplinaria será por no seguir... las normas durante la desactivación de la bomba el 18 de mayo.
Bu nedenle yöneticilik vazifen 18 Mayıs'taki bomba imha operasyonu sırasındaki davranışınla ilgili olacak.
Los soldados en servicio no tienen permitido beber.
Sevk sırasındaki orduların içmesi yasaktır.
No hay tiempo para quejarse.
Sızlanmanın sırası değil.