Translate.vc / Espagnol → Turc / Saddam
Saddam traduction Turc
837 traduction parallèle
En 1991, al acabar la primera Guerra del Golfo, las tropas iraquíes se retiraron y Saddam Hussein prendió fuego a miles de pozos de petróleo.
1991'da, 1. Körfez Savaşı'nın sonunda, Iraklı askerler geri çekildi ve
Mira, un montón de personas se preguntaba cómo Saddam fue capaz de adquirir armas biológicas en primer lugar.
Yada Büyük Ayakla ilgili bir kanıt. - Bak, pek çok kişi, Saddam'ın biyolojik silahlarını nasıl elde ettiğini merak ediyordu.
Y ahora algunas personas han sugerido que ciertos gobiernos, que eran amigos en esa época y ávidos de datos sobre el uso de los agentes biológicos utilizados como arma en el campo de batalla, quizá hubiesen vendido a Saddam lo que quería cuando luchaba contra Irán.
Bazı fikirlere göre o zaman için dost olan Hükümetler, savaşta kullanılmak üzere silahlandırılmış bu biyolojik silahları, İran'la savaşırken.
Sayonara, Saddam.
Sayonara, Saddam.
¡ Y en este caso en concreto, Saddam Hussein había cuestionado el tamaño de la picha de George Bush!
Burada ise, Saddam Hüseyin, George Bush'un yarrak boyutunu sorguladı.
Parece que hoy te levantaste con el pie izquierdo, Saddam.
Galip gelme diğer ayakta gibi görünüyor Saddam.
- Sólo el amo del mal, Saddam.
Sadece şeytanın ustası, Saddam.
Ir tranquilamente hasta la casa de Saddam, sería...
Saddam'ın evinin üstünde dolaşmak için. Nasıl ama?
¿ O si Saddam Hussein organizara un viaje al 1944?
Şuna ne dersin? Farzet ki Saddam Hüseyin 1944'e bir yolculuk finanse etti.
¿ Khadaffi y Hussein se la jalan mutuamente?
Saddam Hüseyin'le Kaddafi doktorculuk oynuyor mu?
Es Saddam Hussein, el dictador.
Bu Saddam Hüseyin, diktatör olan.
Quizá fue Saddam Hussein.
Saddam Hüseyin olabilir.
Ahora tienen a Saddam, y le van a dar con todo.
şimdi de Saddam diye birini buldular ellerindeki her şeyle onu vuracaklar.
Merece llamarse Menendez, pero tiene razón.
Saddam kadar zalimce ama haklı.
- O uno de los muchachos de Saddam, que viene a ajustar cuentas.
- Amerikan askeri mi? - Ya da Saddam'ın adamlarından biri. Beni sorumlu tutmak için geri dönmüş.
Los 28 países con tropas en el área del Golfo han agotado todo esfuerzo razonable para alcanzar una solución pacífica y no tenemos otra opción sino la de expulsar a Saddam de Kuwait por la fuerza.
28 ülke, Körfez'deki kuvvetlerle birlikte barışçıl bir çözüme ulaşmak için tüm çabalarını tüketti. Saddamı'ı Kuveyt'ten çıkarmak için, başka seçenekleri yoktu.
Artillero listo para darle a Saddam una nueva forma de daño.
Tüfekçi Saddam'a taze bir acı vermek için hazır.
Saddam lo usó en el Golfo.
Saddam'ın Gulf Körfezi'nde kullandığını.
Estas dos brigadas de la Guardia Republicana de Hussein se movieron al norte.
Bunlar, Saddam Hüseyin'in Cumhuriyet Muhafız alayları..... onları kuzeye kaydırıyor.
Ahora, esta história que estoy por contarles, acontecio en el pasado, en los comienzos de los años 90, en la época de nuestro conflicto con Saddam, y los Iraquies.
Size anlatmak üzere olduğum hikaye, 90'ların başında geçiyor. Tamda Saddam ve Irak ile olan... Çatışmaların başladığı dönemde.
Quiero oírlos ¡ Saddam!
Hep beraber! Saddam!
¡ Saddam!
Saddam!
¡ Son bombas de Saddam Hussein!
Saddam Hüseyin, bizi bombalıyor!
Ahora es coronel del ejército de Irak.
Şu anda Saddam'ın Cumhuriyet Muhafızları'nda bir albay.
Un miembro de la guardia republicana de Saddam Hussein.
Saddam'ın Cumhuriyet Muhafızları'nda, konuştuğumuz gibi, gizli çalışan bir adam.
Porque estuvo en la operación desestabilizadora contra Saddam Hussein junto a mí. ¿ Bien?
Çünkü operasyonda yer aldı. Saddam Hüseyin'i yok etme operasyonunda benim yanımdaydı. Samir iki taraflı oynuyor.
El Jeque nos ayudó a derrocar a Saddam.
Şeyh Saddam'ı devirmemize yardım edecekti.
Saddam Hussein no existe.
Saddam Hüseyin diye biri yok.
¿ Dice que Saddam Hussein es un agente del gobierno?
Saddam Hüseyin'in bir hükümet yalanı olduğunu mu söylemeye çalışıyorsun?
Estuvo con el pelotón en el palacio de Saddam cuando lo bombardearon,
Bomba yağmuru başladığı sırada, bir vurucu timle birlikte Saddam'ın sarayındaymışsın.
- Solo llámame Saddam Hussein.
Ben eski dostun Saddam Hüseyin.
- ¿ Saddam Hussein?
Saddam Hüseyin mi?
CUARTELES DE SADDAM HUSSEIN EN CANADÁ
SADDAM HÜSEYİN'İN GİZLİ KARARGÂHI
Hey Saddam, me ayudaste a deshacerme de Terrance y Phillip y aprecio eso.
Hey Saddam, Terrance ve Phillip'ten kurtulmama yardım ettin teşekkürler
- Saddam, Terrance y Phillip volvieron. - Oh, ¿ De verdad?
— Saddam, Terrance ve Phillip Kanada'ya dönmüş.
... y en otras noticias, parece que Saddam Hussein firmó un acuerdo con EE.UU. para dejarlos inspeccionar sus operaciones militares.
Ve bir başka haber. Saddam Hüseyin sonunda Birleşmiş Milletler denetçilerinin askeri operasyonları denetlemesiyle ilgili anlaşmayı kabul edecek gibi görünüyor.
Saludos, me llamo Saddam.
! ? Selam, adım Saddam.
Si, dices el oloroso de Saddam, lo vimos en la TV.
Gülümseyen Saddam mı diyorsun? Televizyonda gördük.
Mañana, Saddam tratará finalizar su conquista en el juego de los Vaqueros contra los Vaqueros.
Yarın Saddam Kanada'yı ele geçirme işini tamamlayacak. Savaşçılarla Savaşçıların maçında.
Es una bomba, deben atársela a ustedes mismos ir al juego y sacrificarse para matar a los secuaces de Saddam.
— Nedir bu? — Bu bir bomba. Bunu kendinize bağlayıp maçta kendinizi feda ederek Saddam'ın planını engellemelisiniz.
Ese hediondo Saddam, usa armas químicas, ¿ Verdad?
Nasıl yani? Bu kokuşmuş Saddam Hüseyin kimyasal ve biyolojik silah kullanmıyor mu?
No se pierdan el show de medio tiempo. Saddam y los Iraquíes Eléctricos en un saludo a las conquistas.
Devre arası şovu için, Saddam ve Elektrikli Iraklılar, ve karşınızda düşmanca ele geçirme.
¿ Un atlas de los búnkeres de Sadam?
Saddam'ın sığınaklarının 10 sayfalık haritasını mı?
Deben de ser los búnkeres de Sadam, entre Kerbala y Nasiriya.
Bunlar Saddam'ın sığınakları olmalı. Kerbela ile Nazarya arasında.
Sadam lo saqueó.
Saddam herşeyi çaldı.
Sadam se los robó a los jeques.
Saddam bunu şeyhlerden çaldı.
Puedo robárselos a Sadam.
Saddam'dan çalmak dert olmaz.
Esos son un montón de paranoicos izquierdistas del BS.
Saddam'a sattılar.
Pero luego dedúzcanlo de nuestros impuestos como gasto legítimo.
Şaddam adına topla. Sonra da yasal bir gider olarak vergiden düş.
SADDAM PRUEBA ANDROIDES EN DESIERTO
Şuna bir baksanıza.
Sr. Hussein, el gobierno de EE.UU. está preocupándose.
SADDAM HÜSEYİN'İN GİZLİ KARARGÂHI H.Q 16 : 05 Bay Hüseyin, Birleşmiş Milletler hükümeti endişeli.