Translate.vc / Espagnol → Turc / Sade
Sade traduction Turc
2,633 traduction parallèle
Pedi una con queso.
Seninkini sade peynirli sipariş ettim.
De ella el Cobb simple
Onunki sade Cobb.
- Solo está bien.
- Sade olsun.
Creo haberle explicado que nuestro producto es para gente recatada.
Açıklamıştım ya bizim ürünlerimiz sade insanlar için.
La gente recatada también quiere ser estimulada.
Sade insanlar da cezbedilmek ister.
Incluso cuando no sabemos mucho de ella, es la explicación más simple que tenemos para algunas observaciones del universo.
Ve hatta hakkında pek bir şey bilmesek de, evrende bazı gözlenen şeyler için sahip olduğumuz en sade açıklamadır.
En realidad, me gusta sin gas, porque al parecer tengo una personalidad sin gas.
Aslında ben sadece su tercih ederim. Sade bir kişiliğim var.
Pastel inglés.
Ohh, sade kek...
- Amo los pasteles ingleses. - Gracias.
Sade Keki çok severim,
Delicioso, grasiento pastel inglés.
Dolgun, tereyağlı sade kek...
Entonces, ¿ qué es exactamente un pastel inglés?
Sade kek olabilmesi için tam olarak ne gerekiyor peki?
¿ Qué tal un Bourbon?
Sade bir bourbon, ne dersin?
Y por eso mi mamá lo puso en mi media, nosotros ponemos una en la de nuestro hijos, porque nunca quiero que olviden de apreciar algo tan puro y simple como una naranja.
Bu yüzden annem çorabımın içine koyardı ben de çocuklar için koyuyorum. Çünkü tıpkı portakal gibi saf ve sade değerlerini unutmalarını asla istemedim.
Bueno, una ves que se acostumbraron a la idea, la cosa de la "Navidad Simple" realmente despegó.
Bir kere fikri anlamışlardı. Sade Noel olayı harbiden işe yaramıştı.
Si, la Navidad Simple estaba uniendo a las personas, incluso más unidas de lo que algunas personas hubieran esperado.
Evet sade Noel insanları bir araya getiriyordu hatta bazıları beklediğinden daha fazla bir aradaydı.
Escucha, tu no sabías esto, pero Mike y yo hemos decidido pasar una navidad más simple este año...
Dinle, bilmiyordun ama Mike ile bu sene daha sade bir Noel olmasına karar verdik.
Después de todo, era la víspera de nuestras Navidad simple, y era perfecta.
Her şeyden sonra, bu bizim ilk sade Noel arifemizdi ve çok güzeldi.
Le dije que estabamos haciendo una Navidad sencilla! Ok.
Ona sade bir Noel yapacağımızı söylemiştim!
Porque te dije que haríamos una sencilla Navidad!
Çünkü sana sade bir Noel yapacağımızı söylemiştim!
una Navidad sencilla es simplemente una idea tonta.
Sade bir Noel sadece ezik bir fikirdir.
Helado con sabor a vainilla. ¿ Sabes lo que apesta?
Sade vanilyalı dondurma. Kötü olan ne biliyor musun?
Alguien que se aprovecha de alguien tan dulce y simple como la pobre Brittany... se merece todo lo que le pase.
Brittany gibi tatlı ve sade bir kızı böyle eziyet edebilen biri, başına gelecek her şeyi çoktan hak etmiştir.
Sólo un café negro, por favor.
Sade kahve lütfen.
El gobierno se queda sin dinero, entonces aprobó un montón de leyes estúpidas para aplicárselas al hombre pequeño.
Devletin parası bitti ve bunun acısı da benim gibi sade vatandaştan çıkarmak için saçma sapan yasalar çıkardı.
Son de simple madera
İkisi de sade ahşap.
simple, divertido, sin complicaciones.
Basit, eğlenceli, sade.
Solo tomaré estos planos que dejó Lily y te dejaré regresar a tu complejo de Hemingway.
Sade Lilly'nin benim için bıraktığı bu mavi baskıları alacağım. Senin Hemingway kompleksine dönmene izin vereceğim.
No soy dueño de un banco, sólo soy un tipo normal.
Bankam olmayabilir, sade bir adamım işte.
Todo lo que estoy diciendo es que este sitio está un poco desnudo.
Tek söylediğim, burası oldukça sade.
Sabes, peleó bien para ser una civil.
Bilirsin sade bir vatandaş olarak iyi mücadele etti.
Un perrito sencillo.
Sade bir sosisli.
Simplemente no puedo parar.
Sade... Sadece bir türlü duramıyorum.
Solo quiero café negro.
Yalnızca sade bir kahve istiyorum.
¡ Tengo arenque sólo para ti, Ray!
Sade senin için ringa da yaptım Ray!
Yo no sabía A ella le gustan secos.
Sade sevdiğini bilmiyordum.
¿ Eres neurótico o solo tonto o estúpido?
Sen sinir hastası ya da sade biçimde, yaşlı bir aptal mısın?
Negro, dos de azúcar, por favor.
Sade olsun, iki şeker lütfen.
Él lo resumió en una frase filosófica y nítida - "Pienso, luego existo".
Bunu sade bir felsefi tabirle özetler. "Düşünüyorum, öyleyse varım."
Propongo que la misa sea abolida en ambos reinos y sea reemplazada por un simple servicio de comunión.
İki krallıkta da katolik ayinlerinin kaldırılmasını, yerine sade cemaat törenlerinin getirilmesini teklif ediyorum.
Bueno, considero tanto mi deber como mi placer, poner libros tan maravillosos ante la buena gente Inglesa quienes han estado durante mucho tiempo sedientos y hambrientos por el conocimiento sincero y claro de la Palabra de Dios.
Bu kadar güzel kitapları, uzun süredir Tanrı'nın sözleri ile ilgili verilecek samimi ve sade bilgilere aç olan iyi İngiliz halkına sunmak, benim hem görevim, hem de yapmaktan hoşlandığım bir şey.
Negro.
Sade olsun.
A mí una consonante, natural y simple, gracias.
Ben sade bir sessiz alayım.
Café. Negro.
Sade kahve.
Solo, sin azúcar.
Sade ve şekersiz.
¿ Con gas o sin gas, Dave?
Köpüklü mü, sade mi?
Sin gas, gracias.
Sade olsun, teşekkürler.
- Solamente café simple.
- Normal, sade kahve işte.
Negro, creo yo.
Seninki sade sanırım.
Le subestimé, ¿ quizá?
Sade desek?
- Algo sencillo.
Sade bir yemek olacak.
Muy bien, chocada.
Ve senin için koca adam bir tane sade sosis.