English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Set

Set traduction Turc

2,908 traduction parallèle
Me da igual lo que tú digas.
My mind is set no matter what you say.
Una vez jugué un set en el Estadio Roland Garros...
Stade Roland Garros'ta bir set oynamıştım...
No creo que pueda terminar este set.
Bu seti bitirebileceğimi sanmıyorum.
Cuatro juegos de utensilios.
- Dört set çatal bıçak yeter mi?
Oye, busca un set de palos de golf, también.
Hey, gözlerini bir dizi golf sopası için de dört aç.
¡ Set hike!
Set yürü!
Set, Hut.
Hazır, bırak!
Set. Hit.
Hazır, bırak!
Set. Hut
Hazır, bırak!
Set. Hut.
Hazır, bırak!
Set. Set. Hit.
Hazır, bırak!
Todo el jet-set, el momento loco, acostarse con cualquiera.
Çılgın gece hayatı, sağda solda kalmalar..
Jugué 5 sets... Bueno entonces solo relajate y dejamelo a mi.
Beş set oynadım... o zaman rahatla ve bana bırak.
¡ Hit! ¿ Qué cojones haces, tío? ¡ Set!
Hazır, bırak!
Hasta que tenga un juego entero.
Set tamamlanana kadar, evet.
Todo el equipo está conectado a un set de auriculares.
Tüm takım telsiz çevriminden bunu duydu.
Se convirtió en una especie de set de rodaje.
Şehir, bir film setine dönüşür.
Esta escena se rodó de lado y la acción se rebobinó :
Koridor sahnesinde set, yandan çekilmiş ve hareket tersten oynatılmıştır.
¡ Construye una represa!
Set kurun!
Dos juegos... uno del colegio, y uno de un... sitio en construcción en Ardmore.
İki set biri okuldan ve diğeri de... Ardmore'daki bir site inşaatı hakkında.
Su colorido parecía pensado por un director de arte.
Ülkenin renkleri, sanki bir set tasarımcısının elinden çıkmaydı.
¡ Todos los disfraces y los decorados eran increíbles!
Tüm kostümler, set ekibi, mükemmelerdi!
Recuerdo que en el set siempre se sentaba ahí. Te miraba como si...
Film setinde hep şöyle oturur sana bakardı.
Sí, libertad total. El ambiente era maravilloso en el rodaje.
Set, tamamen özgürdü inanılmaz bir atmosferdi.
¿ Tienes un equipo contigo?
Yanında set ekibi var mı?
Me dicen que estuvo en el set de Alien :
Alien : Resurrection. setinden olduğunu size bahsetmiştim hani.
Oye, Jet Set.
Hey, Jet Set, aa.
Jet Set está aquí metiéndose los pulgares en el trasero.
Jet Set'şu anda burada götümüzü yumrukluyor.
Jet Set, ¡ detente!
Jet Set, yapma!
Era el último set del Vanguard... me tome un par de tragos, y me sentaron realmente mal... he triplicado mis reuniones a causa de eso... mi mujer sabe cuando voy.
Vanguard'da saat epey geç olmuştu ve ben de bir kaç tek atmıştım. Epey etkilemişlerdi. Bu yüzden toplantılara üç katı daha fazla katılıyorum.
El día que lo rodaban fui al set, y las actuaciones estuvieron muy bien.
Çekim günü sete gittim. Çok sayıda harika performans sergilemişlerdi.
El camión de la comida, que recorre incansablemente el set de filmación... Ofreciendo comida en mal estado a los cansados camarógrafos
Yiyecek içecek kamyonu yorulmaksızın film setine turlayan yorgun kameramanlara besin zehirlenmesini getiren.
La limusina, que traslada a las estrellas en discreto anonimato... Desde y hacia el set de filmación
Yıldızların kimliklerini belli etmeden getiren uzun limuzin arabası.
- De acuerdo. - ¡ Está todo listo!
Set kontrolü.
¿ Uso mi mal humor de barrera porque temo ser vulnerable?
Hassas olmaktan korktuğum için huysuzluğumu set olarak mı kullanıyorum?
¶ There's only one thing gonna set you free
¶ Seni özür kılacak tek şey var
Tiene que parecer real, y no solo un set de rodaje
İçerisinde gerçeklik de barındırmalı. Mesela biz sette toplanıp sürekli kurmaya çalışıyoruz...
No hay un set.
Bir set yok.
Así que me mantenía ocupada aprendiendo cada trabajo en el set.
Ben de setteki her bir işi öğrenerek kendimi meşgul ettim.
Hice todos los puestos en el set.
Setteki her işi öğrendim.
Nunca trabajamos juntos en el set, pero siempre defendimos las carreras de cada uno.
Biz asla sette birlikte çalışmadık ama her zaman birbirimizin kariyerlerini kutladık.
Solo hago retratos, ya sabes - 300 por un juego digital, las impresiones son extras.
Bir dijital set 300, Baskılar ekstra.
Soy un fotógrafo de Estudio. Hago retratos, $ 300 un juego digital.
Portre fotoğrafları çekiyorum, bir dijital set $ 300.
Gira las muñecas muy tarde.
Çok ama çok yeni bir set
Aunque con repentinos cambios sin advertencia.
Uyarmadan set bir anda kayıyor.
- En el set. - ¡ Sí!
- Evet!
Recibí una harmónica, un set de poesía magnética, y un libro sobre Harvey milk, una cinta con la canción Asleep, dos veces.
Bir armonika aldım. Bir Manyetik Şiir Seti. Harvey Milk hakkında bir kitap.
¡ Set hut! ¿ Qué, te rindes?
Set başla!
Ahora, recuerda, todo esto ocurri ¢ viajando a muchos miles de kil ¢ metros por hora, as ¡ que este objeto dispar ¢ un rayo de luz a la cabeza nuclear, le pega-- --y entonces este objeto vuela hacia arriba de esta manera,
Hatırlayın, bütün set saatte bir kaç bin mil hızla uçuyordu.
Número uno de la jet set de Nueva York.
New York sosyetesinin bir numarası.
Un set cerrado.
Set tamamen dışarıya kapalı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]