Translate.vc / Espagnol → Turc / Sexual
Sexual traduction Turc
10,647 traduction parallèle
¡ No es ni mi novia ni un juguete sexual!
Bu benim sevgilim veya seks oyuncağım değil!
- No me estás escuchando. - Call It Murder muestra a su personaje realizando una práctica sexual llamada juego de respiración, ¿ verdad?
Adını Cinayet Koydum'da nefessiz bırakılan bir seks oyunu içinde tasfir ediliyorsunuz, doğru mu?
- Obtener satisfacción sexual al apuñalar
- Partneri bıçaklayarak ya da keserek...
Un demonio sexual.
Seks iblisi.
Dijisteis que queríais algo de mí. ¿ Es algo particular en el acto sexual?
Benden bir şey istediğini söylemiştin. Sekse özgü bir şey mi?
Se trata más bien de una respuesta física y sexual.
Daha fiziksel, cinsel bir tepki.
Estoy aquí para informarle que soy criminal sexual. "
"Size bir seks suçlusu olduğumu söylemek için geldim."
Mis equivocados instintos carnales son el resultado de ser educado por una depravada sexual.
Ahlaksız cinsel içgüdüm bir cinsel sapık tarafından yetiştirilmemden kaynaklanıyor.
Ese es el acento que usa cuando jugamos a 12 Años de Esclavitud Sexual ".
Bu, onun, "12 Yıllık Seks Kölesi" oynarken kullandığı aksan.
Espero que no se vuelva muy sexual.
Umarım, çok cinsel şeyler olmaz.
"Oh, oh. Espero que no se vuelva muy sexual".
Senin seks kasetinin adı.
No hay casi nadie con una vida sexual que si se difundiera, no provocase en el mundo sorpresa y horror.
"Neredeyse herkesin yayınlandığı takdirde... "... dünyayı şaşırtıp dehşete düşürecek bir cinsel hayatı vardır. "
Sabía cómo hacer saltar su instinto sexual, prometiéndole todo lo que echaba de menos en ese aspecto.
Hisler de karşılıklıymış. Adam cinsellik konusunda ne diyeceğini biliyormuş, o konuda eksik olan her şeyin sözünü vermiş.
Estos crímenes son sexuales, ¿ qué interfiere en el deseo sexual? Los niños.
Bunlar cinsel suçlar, cinsel dürtüye engel olan nedir?
Cuando tenía 12 años, presenció cómo su vecino mataba a su mujer estrangulándola en un juego sexual que salió mal.
Pekala, 12 yaşındayken yanlış giden bir seks oyununda komşusunun karısını boğduğunu görmüş.
El deseo de un pirómano de destruir y matar nace de una defunción sexual crónica alimentada por sentimientos de ira, ineptitud y vergüenza.
Kundakçının yok etme ve öldürme arzusu ; öfke, yetersizlik ve utançla körüklenen müzmin cinsel işlevsizlikten kaynaklanır.
Auto-aceptación, liberación personal, expresión sexual...
Kendini kabul, kişisel kurtuluş, Cinsel ifade.
auto-aceptación, liberación personal, expresión sexual.
Biz her şeyi örtülü var Kendini kabul, kişisel kurtuluş, Cinsel ifade.
Nos daba educación sexual en el 5º grado.
Cinsel eğitim dersi veriyordu. 5. sınıftaydık. Cinsel eğitimi Bayan Darrity'yle gördük ve şemaları gösterirken şöyleydi :
Espero que no haya sido un error. "Espero que no haya sido un error", ¿ el título de tu vídeo sexual?
"Umarım bu bir hata değildir" seks kasedinin adı mı senin ya?
El título de nuestro vídeo sexual.
"Bizim" seks kasedimizin adı.
Jake, nadie quiere hablar de tu vida sexual.
- Jake, kimse senin seks hayatını merak etmiyor ki.
Créanme, estoy muy familiarizado con las directrices contra el acoso sexual.
Güven bana, ben bu cinsel taciz olaylarının ehli oldum iyice.
- ¡ Yo qué sé! ¡ No quería inventarme un nombre demasiado sexual y he entrado en pánico!
Çok seksi bir isim koymak istemedim, aklım karıştı!
En este caso no hay el más mínimo indicio de una motivación sexual.
Bu davada en ufak bir cinsel aktiviteye rastlanmıyor.
Esta vez hay indicios de agresión sexual.
Bu kez cinsel saldırı da var.
¿ Creéis que esto tiene que ver con la agresión sexual a la tercera víctima?
Üçüncü kurbanın cinsel saldırıya uğramasıyla ilgisi olabilir mi?
Perdone, pero creo que se está acercando mucho a mi nueva novata, Sr. Acosador sexual convicto.
Pardon ama bana kalırsa yeni üyeme gereğinden fazla yaklaşıyorsun Bay Cinsel Taciz Suçlusu.
"ETS" significa "enfermedad de transmisión sexual", lo que significa que se transmite sexualmente.
Adı üzerinde cinsel yolla bulaşan hastalık, yani cinsel yolla bulaşıyor işte.
Podría haber un video sexual de Farrah Abraham, la chica de Teen Mom.
Teen Mom'daki kızın, yani Farrah Abraham'ın bi'seks kasedi olabilir.
Estar en porno... - CNN HACE PORNO PARA PAGAR MATRÍCULA... poder estar desnuda, ser libre y tener esa autonomía sexual es increíblemente liberador.
Ve pornoda olmak, ve çıplak olabilmek ve özgür olabilmek, ve cinsel bi'vücut yapısına sahip olmak, bu inanılmaz bi'özgürlük.
¿ Qué, que el coito sexual entre dos adultos sanos hará exactamente lo que se supone que tiene que hacer?
Ne, iki sağlıklı yetişkin arasındaki sürerliği olan cinsel ilişkinin tam gerektiği gibi olması mı?
Aprendí algunos detalles interesantes sobre la vida sexual de algunos miembros de la junta.
Bazı kurul üyelerinin seks hayatları hakkında ilginç şeyler öğrendim.
Juliana, aventurera sexual y adúltera... y Clive Bixby vendedor de altavoces de día, espía por la noche.
Cinsel açıdan maceraperest ve kocasını aldatan Juliana'yla gündüzleri hoparlör satıcısı, geceleriyse casus olan Clive Bixby.
Chris hizo una muñeca sexual? ¿ Tu hijo tiene un vestidor?
Çocuğunun kocaman gömme dolabı bile mi var?
Chris está todavía en su cuarto Con una desagradable muñeca sexual casera
Chris hâlâ odasında o iğrenç şişme bebekle takılıyor.
Ella piensa que no es sano para ti estar desperdiciando tu tiempo con una muñeca sexual.
Tüm zamanını ev yapımı bir şişme bebekle geçirmenin sağlıklı olmadığını düşünüyor.
¿ Muñeca sexual?
Şişme bebek mi?
Soy una máquina sexual.
Ben sikiş makinesiyim.
No tenía idea de cómo iba a convencer a un grupo de adolescentes de que era como ellos, y no una mujer de 24 años con toda una vida de experiencia sexual y profesional.
Bir avuç genci onlar gibi olduğuma ve hayat boyu cinsel ve kariyer deneyimi almış 24 yaşında bir kadın olmadığıma nasıl inandıracağıma dair en ufak bir fikrim yoktu.
Fuimos a un hotel. Pero no pasó nada sexual.
Otelde saklanıyorduk ama cinsel bir durum yaşanmadı.
El FBI lo investigó en el pasado para el fraude y el abuso sexual.
FBI eskiden onu dolandırıcılık ve cinsel tacizden sorgulamış.
El deseo por comida de estas chicas es más fuerte que su urgencia sexual.
Bu kızın yemeğe duyduğu tutku cinsel dürtülerden daha güçlü.
Esto no es un escándalo sexual menor.
Bu küçük bir seks skandalı da değil.
Pues, hace dos noches, decidí que iba a enfrentarme a mi marido sobre cómo estaba de insatisfecha con nuestra vida sexual.
İki gece önce kocamın karşısına çıkıp, seks hayatımızdan ne denli hoşnutsuz olduğumu söylemeye karar verdim.
¿ También le enviaste un mensaje sexual?
Sen de mi ona seks mesajı gönderdin?
Trauma por objeto contundente en la parte posterior de la cabeza, no hay signos de abuso sexual, ni marcas identificativas.
Başının arkasına kaba bir darbe cinsel saldırı belirtisi yok. belirgin bir iz yok.
¿ De verdad quieres saber la vida sexual de tu madre?
Annenin seks hayatını dinlemek istiyor musun?
Sí. En el parque nadie te regaña, o dice que ha perdido todo su deseo sexual porque tu cuerpo se siente, y cito, "como una bolsa de arena mojada enterrada en pelo."
Evet parkta hiç kimse başında dırdır etmez ya da vücudun saçtaki kum tanesi gibi hissettiği için sana karşı tüm cinsel arzusunu kaybettiğini söylemez.
- No. El tipo tiene una relación sexual con su sistema operativo.
Dostum işletim sistemiyle cinsel ilişki içerisinde.
- ¿ Asalto sexual?
- Cinsel saldırı mı?