English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Sitting

Sitting traduction Turc

67 traduction parallèle
Durante otros 30 anos el sol saldra sobre el territorio de los sioux, el mundo de Nube Roja y Toro Sentado, el mundo de Jim Bridger, rastreador y americano. "
" Bir sonraki 30 yıl güneş Sioux'ların dünyası üzerinde yükselecek,.. ... Red Cloud'un ve Sitting Bull ( Oturan Boğa ), nın dünyasında, Ve aynı zamanda ; Öncü, Avcı, İz sürücü ve Amerikalı :
Está claro que los Williams piensan que quieres... todo este tiempo en el que te has sentado en su cocina.
Eminim what the Williams think you want... all the time you've been sitting in their kitchen.
I WAS SITTING IN THE PARK ONE DAY FEEDING THE PIGEONS
Bir gün parkta oturmuş güvercinleri besliyordum.
So don't go sitting in the sun
Bu yüzden güneşin altında oturmaya gitme
~ Sad Sack was sitting on a block of stone
SadSack wassitting on a block ofstone
# Sentado aquí en esta jaula... # #... con mis hermanos de otra dimensión... #
* Sitting here in a cramped detention * - Burada gözaltında duruyoruz - * With brothers from another dimension *
# # I Am Sitting In The Morning # #
# # Sabahleyin otururken # #
Mírelo, sentado ahí solo.
Look at him, sitting there all alone.
yo creo que puede pensar en mejores formas de servir a mi país de baby-sitting boomers.
Ülkeme nükleer denizaltılara bakıcılık yapmaktan daha iyi şekilde hizmet edebilirim.
You're sitting all alone here?
Burada tek başına mı oturuyorsun?
Ver las tristes ruinas del gran barco yacer aquí... donde tocó fondo, el 15 de abril de 1912 a las 2 : 30 de la mañana... después de una larga caída... desde la superficie.
To see the sad ruin of the great ship, sitting here... 15 Nisan 1912 gecesi saat 2.30'da, su yüzeyinden... derinlere doğru uzun bir düşüşten sonra vardığı yerde... kumlara gömülü enkazını görmek... beni üzüyor.
Son of Paleface, Sitting Bull.
Soluk Suratın Oğlu, Oturan Boğa.
Estoy en la cumbre de una colina Viendo las nubes bailarinas
I'm sitting on a hill Watching clouds at play
Sentado aquí en la arena
Sitting here on the sand
Sentado sobre la arena
Sitting here on the sand
Les propuse hacer de baby-sitting
- Bebeğe bakmayı teklif ettim.
Mi clan seguirá a Sitting Bull.
Benim kabilem Oturan Boğa'yı izleyecek.
Campamento de Sitting Bull Rosebud Creek, Territorio de Montana
Oturan Boğa'nın Kampı Rosebud Deresi, Montana Bölgesi
Sitting Bull sentía a los espíritus de los Long Knives, que habían sido enviados para capturarlo y a su gente y obligarlos a vivir como hombres blancos.
Oturan Boğa, onu ve halkını esir etmek ve onları... beyaz adam gibi yaşamaya zorlamak için gönderilen... uzun bıçakların ruhlarını hissetti.
La visión de Sitting Bull inspiró a muchos guerreros a dejar la reserva.
Oturan Boğa'nın kehaneti çok savaşçıya kampı terketme cesareti verdi.
Sitting Bull movió a la gente a las orillas del río llamado Greasy Grass, donde la caza era mucha.
Oturan Boğa, halkını av hayvanlarının bol olduğu Yağlı Çimen adlı nehrin kenarına götürdü.
La visión de Sitting Bull pasó.
Oturan Boğa'nın kehaneti gerçek olmuştu.
La gente no prestó atención a las advertencias de Sitting Bull de dejar las posesiones de los soldados sin tocarlas.
Halkı, Oturan Boğa'nın, askerlerin eşyalarına dokunulmaması uyarısını dikkate almadı.
Sitting Bull sabía que esto tenía gran peso para Wakan Tanka.
Oturan Boğa, Wakan Tanka'nın böyle şeylere çok önem verdiğini biliyordu.
Como no pudieron encontrar a Crazy Horse ni a Sitting Bull, su enojo cayó en aquellos que ya estaban en la reserva.
Çılgın At ve Oturan Boğa'yı bulamadıkları için, öfkelerini onlara ayrılmış arazilerde yaşayan Kızılderililerden çıkardılar.
Campamento de Sitting Bull Reserva Standing Rock
Oturan Boğa'nın Kampı Standing Rock Toplama Bölgesi
Sitting Bull fue el último en dejar su rifle y caballo.
Oturan Boğa, silahını ve atını veren son kişi oldu.
La gente de Sitting Bull también debe danzar.
Oturan Boğa'nın halkı da dans etmeli.
El Sr. McLaughlin en Standing Rock cree que mientras haya un rebelde suelto como Sitting Bull, no estaremos seguros.
Standing Rock'taki Bay McLaughlin, Oturan Boğa gibi bir tek doyumsuz bile serbest dolaştıkça, güven içinde olamayacağımıza inanıyor.
Dicen que Sitting Bull viene hacia aquí para unirse a los rebeldes en las tierras malas.
Aldığımız habere göre, Oturan Boğa, çorak arazideki kaçaklara katılmak için buraya yönelmiş.
El Gral. Miles autorizó el arresto de Sitting Bull.
General Miles, Oturan Boğa'nın tutuklanmasını emretti.
Las acciones de Sitting Bull requieren la aprehensión inmediata.
Oturan Boğa'nın yaptığı şey, derhal tutuklanmasını gerektiriyor.
Sitting Bull está bajo arresto.
Oturan Boğa tutukludur.
Aún tenemos a miles en las malas tierras, y no se sabe cuánta gente de Sitting Bull van a verlo.
Çorak arazide hâlâ binlerce kaçak var, ve Oturan Boğa'nın halkının kaçının onlara katılmak için koştuğunu bilmiyoruz.
Venimos de un lugar donde... la policía mató a Sitting Bull.
Polislerin, Oturan Boğa'yı öldürdüğü yerden geliyoruz.
Dicen que gente de Sitting Bull está aquí contigo.
Yanında Oturan Boğa'nın bazı adamlarının olduğunu söylüyorlar.
I'd give anything to be sitting on the Gran Via drinking a beer and watching people walk by.
Gran Via'da oturmak, bira içmek, yürüyen insanları seyretmek için herşeyi verirdim.
I've been sitting here for hours ( he estado sentada aquí por horas )
# Saatlerdir burada oturuyorum #
Mientras estés sentado a la mesa
" When you're sitting at the table
Inherent your majesty sitting in a train B-O-R-R-I-N-G.
Hitler ve kralı. Ağaca çömeldi. S
# Because I'm sitting on top of the world!
# Because I'm sitting on top of the world!
# Sitting drunk on a wagon to Mexico
# Sitting drunk on a wagon to Mexico
# Sitting in my easy chair
# Sitting in my easy chair
Even when there's no one sitting there Incluso cuando no hay nadie sentado
* Kimse üstüne oturmasa da *
" Yeah, I'm coming on, baby.
Oh, not sitting, going home. "
Oh, not sitting, going home. "
" Climbing on, baby.
" Climbing on, baby.
Oh, I'm not sitting, going home. "
Oh, I'm not sitting, going home. "
" Well, baby, I'm not sitting.
" Well, baby, I'm not sitting.
Going home. "
Sitting here in limbo
Göreceksin adamım. Göreceksin.
* Getting glammed up and sitting on the fence now * Home for dinner
"Yemeğe, eve geliyor musun?"

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]