Translate.vc / Espagnol → Turc / Skateboard
Skateboard traduction Turc
42 traduction parallèle
Tu medio de transporte favorito es el skateboard. Te gusta la música y te masturbas con frecuencia frente a fotos de Gillian Anderson.
Müzikten hoşlanıyor ve düzenli olarak Gillian Anderson resimlerine bakıp mastürbasyon yapıyorsun.
Manden una foto a todas las tiendas de patines y de guitarras por Broadway Belmont.
Olay yeriyle ilgisi olabilecek skateboard yerleri ve gitar dükkanlarını araştırın hemen. Broadway beya
Skateboard... accidente de camioneta... y una boca de incendio.
Kaykay kamyon kazası ve itfaiye vanası.
Que hacen skateboard o surf
Kaykay ya da sörf yapanların.
La uso para hacer skateboard.
Kaykay yaparken kullanıyorum.
Cocina italiana, el skateboard, los misterios...
İtalyanca. Skatepunk.
No, y es una lástima porque su transición desde el skateboard profesional a la actuación no ha sido tan suave como esperaba.
Hayır, ki bu da utanç verici, Çünkü profesyonel kayakçıdan oyunculuğa geçişi umduğum kadar kolay olmayacak
Los Z-Boys están en la portada de la revista Skateboard
Z Takımı Kay kay Dergisi'nde
Tienes 40 y tantos años has estado corriendo quién sabe cuántos kilómetros por día te has tirado 100 veces con ese skateboard ¿ y estás asustado por tener algo de dolor muscular?
40 küsur yaşındasın. Bir günde kim bilir kaç kilometre koşuyorsun. Kaykaydan en az yüz kez düştün, şimdi ağrıdan mı yakınıyorsun?
He hablado con tu amigo Jared. Dice que casi estuvisteis... en el parque de skateboard del este en la noche del 17. ¿ Es así?
Arkadaşın Jared'le konuştum ve geçen gece doğu yakasındaki 17. sokaktaki kaykay pistinde olduğunuzu söyledi, doğru mu?
- Bien. ¿ Hiciste skateboard?
- Kaydınız mı? - Evet.
En su parque de skateboard.
Takıldığınız bir kaykay pistinin orada.
El Dpto. de policía quiere que... conozcamos y tengamos contacto con la comunidad de skateboard.
Bu nedenle polis şefi... kaykay topluluğuyla bir görüşme yapmamızı istedi.
Se trata de que yo aprenda y tenga información de lo que saben... de la comunidad de skateboard.
Burada sizin aracılığınızla kaykay topluluğunun arka yüzünü görmeye çalışıyorum.
¿ Te acuerdas de cuando querías hacer skateboard en la calzada con Bobby Lampert, y estabas tan nerviosa por estar sola con él, que fingí que teníamos que recoger el garage?
Bobby Lampert ile garaj girişinde kaykaya binmek istediğin ve onunla yalnız kalmak konusunda çok gergin olduğun için benim garajı temizliyor gibi yaptığım zamanı hatırlıyor musun?
¿ Alguna vez anduviste en skateboard con él por las calles?
Onunla hiç kaydın mı bu sokaklarda?
¿ Sabes dónde le gusta usar su skateboard?
Nerede kaymayı sevdiğini biliyor musun?
Hace mucho tiempo cuando haciamos skateboard.
Evet, uzun zaman önce birlikte kayardık.
Y con un Skateboard roto, ¡ si!
Kaykayı da kırık tabii.
Sé que vivía trabajando en una especie de negocio de skateboard ( patinaje )
Bir kaykay dükkanından geçindiğini biliyorum.
El tuyo se va cuando le pides que te trate mejor y el mío se refriega con una fulana que hace skateboard a mis espaldas.
Seninki, sana daha iyi davranmasını istediğinde çekip gidiyor ve benimki arkamdan kaykay gezintisi yaparak oyalıyor.
Apuesto a que podrías encontrar una coincidencia para esas huellas de zapato de ese skateboard... si trataras. Lo haré yo misma.
Eminim biraz araştırırsan, o ayakkabıların, kaykayın üzerindeki izlerle eşleştiğini bulursun.
Nuestro hijo no va a montar en skateboard o bicicletas o jugar al futbol hasta que tenga la edad suficiente para pagar sus facturas médicas.
Çocuğumuz kendi sağlık masraflarını karşılayacak yaşa gelene kadar, bisiklete ya da kaykaya binmesin futbol da oynamasın.
Puedo sacar mi skateboard mamá?
Kaykayımı yanıma alabilir miyim, anne?
Tenía que llevar puesto el robot haciendo skateboard.
Kaykaycı robot kazağını giymiş olmalı.
¿ "Tommy Skateboard"?
Tommy Skateboard mu?
Utilicé "Tommy" porque a las chicas les gustan los chicos llamados Tommy. Y con "Skateboard" porque tenía algo de licor de melocotón esta mañana.
Tommy adıyla açtım çünkü kızlar Tommy adını seviyor ve Skateboard soyadıyla açtım çünkü, sabah biraz şeftalili Alman içkisi içtim.
Así que Tommy Skateboard se unió esta mañana, y 20 minutos más tarde, Mackenzie y Sophie aceptaron su solicitud de amistad.
Tommy Skateboard bu sabah üye oldu ve 20 dakika sonrasında, Mackenzie ve Sophie arkadaşlık isteğini kabul etti.
Porque Tommy Skateboard tiene una boca muy grande... y bebe licor de melocotón para desayunar.
Çünkü Tommy Skateboard'ın büyük bir ağzı var ve kahvaltı olarak şeftalili Alman içkisi içiyor.
Hacer skateboard sobre una cama elástica, sin ruedas.
Tramplen üzerinde kaykay, tekerleksiz.
Bici, skateboard.
Bisiklet, kaykay.
El hermano, le pones un skateboard encima, lo atas a un skateboard... y lo arrojaste hacia unos pinos.
Ağabeyini kaykay gibi giydirip bir kaykaya bağlayıp ağaçlıklı bir yoldan aşağı doğru fırlatıyorsun.
Y le gusta el skateboard.
Paten kaymaktan hoşlanıyor.
Son 4.570 metros... de suave hormigón para hacer skateboard.
5 km.lik kaymak gibi betondan yapılmış kaykay pisti.
- ¿ Qué te pasa con el skateboard? - ¿ A qué te refieres?
Kaykayla senin ne alakan var?
Un chico me pidió un cigarro y luego me atacó para quitarme el skateboard.
Bir çocuk benden sigara istedi ve sonra kaykayım için beni dövdü.
Ni siquiera era mío el skateboard.
Benim kaykayım bile değildi.
Sí tenía, le di un cigarro pero después me persiguió y me quitó el skateboard.
Hayır, sigaram vardı. Ona sigara verdim sonra beni takip edip kaykayımı aldı.
Me está yendo bastante bien con mis libros para jóvenes, Skateboard Drácula.
Sanırım gençlere yönelik vampir romanlarım Kaykaylı Drakula iyi satıyor.
El tren que estuvo involucrado en esto que miran, antes de llegar a ese campo, pasó por... el parque de skateboard del este.
"Doğu yakasındaki Kaykay Pisti"
Si se nos acaban de unir, estamos con el que ha ganado una medalla de oro 18 millones de veces, el inventor del skateboard, el Sr. Shaun White.
Bay Shaun White.