Translate.vc / Espagnol → Turc / Slaughter
Slaughter traduction Turc
71 traduction parallèle
Aquí tenemos a Miss Slaughter trayéndoos los más recientes e importantes eventos.
Bu bayan Slaughter burda... sana dünyanın en son ve en önemli olaylarını getiriyor.
Herb Slaughter.
Herb Slaughter.
Así que le di al Sr. Slaughter mi descuento para Chuck.
Ben de Bay Slaughter'a, Chuck E. Cheese indirim kartımı verdim.
Slaughter, ¡ qué te he dicho de fumar en el taller!
Slaughter, sana iş yerinde sigara içme konusunda ne demiştim?
Hola, señor.
Merhaba, Bay Slaughter.
Lo sé, Slaughter.
Bunu biliyorum, Slaughter.
- Matthew Slaughter.
- Matthew Slaughter.
Tengo a los instaladores de cable despedidos en los últimos 4 años :
- Eski kablocuların listesi var. Murray Slaughter.
Murray Slaughter Jorge Supersónico Jean-Luc Picard.
George Jetson. Jean Luc Picard.
Slaughter empuja a Yellow Belly, tratando de quitárselo de encima.
Katliam, Sarı Göbek'i duvara yapıştırıyor.
¿ Slaughter 10?
Katliam 10?
Jacob trata de irse con el balón, pero lo derriban en la yarda 40 con un tacle de Lewis Slaughter.
Jacob çalım atıp koşmaya çalışacak, 35 metre çizgisinde indirildi, Lewis Slaughter onu durdurdu.
Un mensaje de voz de Shelten pospuso la reunión de asuntos internos. Pero el Sgto.Slaughter estaba en su escritorio.
Shelten'a mesaj bırakıp İç İşleri toplantısını ertelemem gerekti fakat Çavuş Slaughter masasının başındaydı.
Antes de eso, fui abogado de apelaciones en Hartshorne y Slaughter una de las más prestigiosas firmas de litigantes en Nueva York.
Ayrıca, Hartshorne Slaughter'da temyiz avukatıydım....... New York şehrinde sınırlı sayıda müşterisi olan, prestijli bir firmada.
Es el que mantiene al sargento Slaughter a raya, no sea que el público se impaciente.
Sürekli huzursuzluk veriyorlar sonuçta birbirimize
Soy el profesor Slaughter.
Ben Profesör Slaughter.
... Charlie Slaughter de Brookline.
... Brookline'dan Charlie Slaughter.
Él es Colby Slauhter, el quarterback del BlueBell Blue.
Bu Colby Slaughter. BlueBell takımında as takım oyuncusu ve az önce sahaya kustu.
Detective Slaughter, ¿ qué puede decirnos sobre...?
Detektif Slaughter, bize neler söyleye- -
Así que, Detective Nikki Calor... conoce al Detective Slaughter.
Detektif Nikki Heat Detektif Slaughter ile tanışın. Biliyor musun?
Oye, ¿ sabes algo sobre ese policía de pandillas llamado Slaughter?
Şu polisi tanıyor musun adı Slaughter olanı?
No, quiero decir... como estás ocupada preparando el juicio, pensé que podía investigar... a ese tal Slaughter, darme una idea de quién es, para explorar el...
Ah, hayır. Yani mahkemeye hazırlandığın için meşgulsundur dedim ben de düşündüm ki, Slaughter denen adamı araştırabilirim şey...
No, estoy en un caso con Slaughter, de Pandilleros.
Evet, şu anda Slaughter ile çalışıyorum.
- Y, por cierto... el tal Slaughter... tiene cierta reputación en Pandilleros.
Ah, ve bu arada yanındaki Slaughter- -... bu alemde nam salmış.
Slaughter atrapó a uno, pero el otro intentó escapar.
Slaughter birini etkisiz hale getirdi ama diğeri kaçmaya çalıştı.
Además, los tipos como Slaughter, van de comisaría en comisaría.
Bunun dışında, Slaughter gibiler devamlı yer değiştiriyorlar, bilirsin işte?
¡ Slaughter, sácame de aquí!
Yemin ederim! - Güle güle. Slaughter, çıkar beni buradan!
Según la DEA, Cesar Vales es sospechoso de la muerte de una docena de personas, incluidos 3 policías en México asesinados con una maza y cortados en pedazos. ¿ No creerás que Castle y Slaughter van a ir tras él?
Narkotiğe göre, Cesar Vales düzinelerce insanın ölümünden sorumlu Mexico Şehri'ndeki iki polis ölümü de dahil, adamları balyozla öldürüp parçalara ayırmış.
Apostaría que sí, porque no fui el único que comprobó su matrícula anoche.
Sence Castle ve Slaughter peşlerinden gitmiş midir? Bahsine bile girerim çünkü plakayı araştıran sadece ben değildim.
- Tenemos que avisar a Castle.
Eğer Castle ve Slaughter adamın peşinden giderlerse ikisi de ölecek demektir.
Entrar sin refuerzos como lo hiciste, poniendo a un civil en peligro, no sólo es temerario, es un pésimo trabajo policial.
Slaughter. Oraya destek olmadan girmen ve bir sivilin hayatını tehlikeye atman sadece sorumsuzluğunu değil, kötü polis olduğunu da gösteriyor.
Slaughter tenía un plan.
O kadar da kötü değildi.
Me advertiste sobre Slaughter, y no escuché.
Beni uyarmıştın Slaughter hakkında, ve ben de dinlemedim.
No alcanza para que Slaughter cambie de opinión, a menos que tengas algo más.
Slaughter'ın fikrini değiştirmek için yeterli değil eğer sen de daha iyisi varsa tabii.
Haz lo que tengas que hacer, Slaughter.
Ne yapman gerekiyorsa onu yap, Slaughter.
- Escucha, somos policías diferentes.
Bak, Slaughter, bizler farklı tarz polisleriz. Evet.
El verdadero nombre de Shade, Jeron Slaughter.
Shade'in gerçek adı, Jeron Slaughter.
Novatos... Kurt Kellogg, Amy Slaughter.
- Üçüncü sınıflar- - Kurt Kellogg, Amy Slaughter.
Kurt Kellogg, Amy Slaughter. ¡ Conformamos la corte del baile!
Balo komitesine seçildik!
Mis primeras memorias son de estar sobre el lomo de su caballo fuera de la estación de Slaughter Hil.
Hatırladığım ilk şeyler, Katliam Tepesi dışında... babamın atının sırtında oturduğum zamanlardır.
Hay un lugar... llamado Slaughter Hill.
Katliam Tepesi denilen bir yer var.
Lástima lo que le pasó a la familia Slaughter.
- Slaughter ailesinin başına gelenler utanç verici.
¿ Familia Slaughter?
- Slaughter mı?
Slaughter no ha conectado en cuatro viajes.
Slaughter vuruş yapmadan 4. koşuda.
Luc, estos son el Sr. y la Sra. Slaughter.
Luc, bu bay ve bayan Slaughter.
- ¡ Slaughter!
Slaughter!
Slaughter también lo hizo. Si Castle y Slaughter van tras ese tipo, terminarán muertos.
Slaughter da soruşturmuş.
Slaughter.
Hey!
Es Slaughter.
Slaughter'dan geliyor.
Slaughter fue demasiado lejos.
Slaughter çok ileri gitti.
Slaughter.
Slaughter.