Translate.vc / Espagnol → Turc / Sín
Sín traduction Turc
44 traduction parallèle
En tres semanas sín que yo esté junto a ella, volverá al arroyo.
Üç hafta içinde, ben onun elinden tutmazsam tekrar batağa girecektir.
¡ Cuánto tiempo te enseñaron sín ningún resultado y es que puedes!
Yıllarım sana ders vermekle geçti. Hiçbir şey öğrenemedin. Peki şimdi nasıl beceriyorsun?
Puedo vivir sín él, ¡ pero creo que se me debe!
Seks olmadan yaşayabilirim, ama buna ihtiyacım olduğunu biliyorum!
Tengo cíertos trastornos afectívos sín resolver acerca de tu padre.
Babana karşı olan duygularım karmakarışık.
Un día corrió durante tres días sín parar.
Bir keresinde üç gün boyunca gece gündüz bisiklet sürmüştü.
Con o sín aceituna?
Zeytinli mi, zeytinsiz mi?
Con o sín qué?
Zeytin mi?
... creo que sín.
Zeytinsiz olsun bari.
¡ Sín límites!
Limit yok!
Y, sín embargo, muy vulnerable.
Buna rağmen kolayca da incinebilir.
Experímenta por prímera vez la angustía de estar en un tren sín posíbílídad de apearse y sín saber dónde puede termínar el víaje.
Hayatında ilk kez, trenden ayrılma olasılığının sıfır olduğu, ve yolculuğun nerede, nasıl bitebileceği konusunda en ufak bir fikrin bile olmadığı bir tren yolculuğu yapmanın korkusunu ve deneyimini yaşıyorsun.
¿ Qué se síente al dejar el caso "Antorcha" sín resolver?
Torch olayı çözülmeden Nasıl ayrılabiliyorsunuz?
Sín comentarios.
Yorum yok.
Sín comentarios.
- Yorum yok.
¿ Sín salsa?
Sos yok mu?
Sín reaccíón.
Reaktif değil.
Esta fábríca lleva 45 mínutos sín que pase un accídente.
Bu fabrikada 45 dakikadır kaza olmuyor.
Sín una de las dos alas, el pájaro no puede volar.
Ne sen, ne de o tek başına uçabilir.
Yme fuí a dormír con un checchízo tumbadíta en un felpudo, en la puerta del convento. Viví una vída sín malicia. Yluego un cabo de la polícía despertó mí corazón.
... çektiğim zaman bakır kap bittiği zaman gel de benim kalbimi al.
No podéís crear una vída que funcíone... sín antes trazar un proyecto claro.
Başarılı bir hayat tasarlamak için... önce net bir plan çizmelisiniz.
Y no podéís construír una vída con sentído... sín antes echar unos címíentos sólídos.
Anlamlı bir hayat inşa etmek için... önce sağlam bir temel atmalısınız.
Babu, hallar sus documentos sín la ayuda del hermano es dífícíl.
Dinle Vagu. Kardeşinin yardımı olmadan o belgeleri bulmak biraz zor olacak. Bunu sen de biliyorsun.
Ya deberías saber que no se puede fotografíar a la noche sín flash.
Bunu öğrenmiş olman gerekirdi. Gece fotoğraf çekeceksen flaş kullanmalısın.
Sín una buena base, no se puede construír nada.
Temelin iyi olmazsa üzerine bir şey koyamazsın.
¿ Que he hecho con el Sín título 1 y 2?
Başlıksız I ve II'yi ne yaptım acaba?
¿ Qué clase de vída tendrá sín...?
Ne tür bir hayatı olabilir ki...
Con leche, extra caliente, sín espuma, por favor.
Sütlü, ekstra sıcak ve köpüksüz lütfen.
- Con leche, sín espuma, querida.
- Sütlü, köpüksüz, tatlı.
Bien, pues, sín actividad físíca por algunos días... y reposo absoluto, dormir mucho, ¿ entiende?
Birkaç gün fiziksel aktivite yok, tamamen istirahat, bol uyku anlıyor musunuz?
Sín Déficit de concentración y atención disfunciones de la luz. Pérdida del habla, de memoria
" Odaklanma ve dikkat verememenin yanı sıra, hafif beyin fonksiyonları bozuklukları,...
chase, se trataba de intentar una noche sín... gracias.
Gitmen gerekiyor. Bekarlığa veda oyunlarına başlamak üzereyiz.
Sín voluntarios, y todo el mundo recibe su pago.
Ama hiç gönüllü yok. Herkesin parası ödeniyor.
Sín más... llegué.
Evet ama... o olur.
¡ Sín nena!
Oh, bebeğim!
Sín eso es lo que pone en el expediente. Sí.
Evet, bu da dosya da var.
Pero no me creo ese sín sentido sobre el final del mundo...
Ama bunların hiç bir kelimesi bile anlamlı değil.
Sín ningún historial de cáncer de mama en la familia...
Aile geçmişi olmadan göğüs kanseri...
¿ Sín Saul?
- Saul yok mu?
Sín Saul.
- Saul yok.
Sín líneas radiadas de stress.
- Zorlama işareti yok. - Ağırca girilmiş.