English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Talibán

Talibán traduction Turc

889 traduction parallèle
Cada dos horas venía un talibán barbudo se ponía ante la luz de la puerta y me señalaba con el dedo diciendo "Tú, francés", mientras se pasaba el índice por el cuello como cortando.
Kapkaranlık bir odaya alındım. Bir taliban savaşçısı, her iki saatte bir, kapıda belirerek parmağıyla beni işaret ediyor, "Sen, Fransız" diyerek, eliyle boğazını keser gibi yapıyordu.
En Afganistán, el gobierno talibán controla los medios... -... como controla a las mujeres.
Afganistan'daki Taliban hükümeti basını da kadınlar gibi kontrol ediyor.
¿ El padre de Nafeesa no es talibán?
Nefise'nin babası Taliban değil mi?
Puede ser un espía talibán.
Belki herkesten daha çok Taliban.
La comprometió con un talibán, ¿ no?
Onu Bir Taliban'a verecekti, değil mi?
Nunca será un talibán. - No le eche, mulá.
İran'a çalışmaya gönderin onu.
No te esfuerzas, nunca serás un talibán.
Molla olmak için yeterince çalışmıyorsun.
Es lo que solía hacer el Talibán.
- Taliban da böyle yapıyordu.
Recuerden que deshacerse del régimen Talibán no era un objetivo de guerra, esa fue una idea posterior.
Unutmayın, Taliban rejiminden kurtulmak bir savaş amacı değildi, bu sonraki bir düşünceydi.
Cuando Binazir Butto era presidente y a pesar de ser una mujer, creó el movimiento Talibán, anti-femenino aquí. y destruyó la sociedad que teníamos
Benazir Butto başbakan olduğu zaman, bir kadın olmasına rağmen, burada kadın karşıtı Taliban'ı yarattı, ve toplumu mahvetti.
Un Talibán está detrás de la puerta.
Dışarıda bir Taliban var.
No soy ningún talibán.
- Ben Taliban değilim ki!
Eran una colección de caudillos dispersos, librando una guerra de resistencia contra los Talibán, los islamistas que controlaban Afganistán.
Bunlar Afganistan'ı yöneten İslamcılar olan Taliban'a karşı bir direniş savaşı veren başıboş savaşçılardı.
Las mejores tropas de los Talibán eran los miles de combatientes extranjeros de los campos de entrenamiento, odiados por la Alianza del Norte.
Kuzey İttifakı'nın nefret ettiği Taliban'ın en iyi birlikleri çalışma kamplarından gelen binlerce yabancı savaşçıdan oluşmaktaydı.
Tantos ellos como los Talibán eran nacionalistas radicales que querían crear sociedades islamistas en sus propios países.
Hem onlar hem de Taliban kendi ülkelerinde İslamcı toplumlar oluşturmak isteyen radikal milliyetçilerdi.
La búsqueda de los talibán de Al Qaeda continua, y nosotros permaneceremos hombro a hombro junto a los Estados Unidos y nuestros otros aliados, en la guerra global contra el terrorismo.
El Kaide ve Taliban için av devam ediyor. Amerika Birleşik Devletleri ve diğer müttefiklerimizle terörizme karşı omuz omuza küresel bir savaş veriyoruz.
Cada vez que obtenían la ubicación de un supuesto elemento o base de Al Qaeda o Talibán, se aparecían allí y no había nadie o había unos pocos pastores sobresaltados, y entonces se me ocurrió que esa era una imagen estupenda
Sözde El Kaide veya Taliban'a ait bir üsse her seferinde baskına gidildiğinde ya hiç kimse olmazdı ya da bir kaç çoban olurdu.
Un grupo de afro-americanos de Oregón trataron de ir a Afganistán para apoyar a los Talibán, pero se perdieron en China.
Bir grup Afro-Amerikan, Oregon'dan Afganistan'a Taliban'a destek olmaya giderken Çin'de kayboldular.
El Sr. Bush dijo que lo hacía porque el gobierno Talibán de Afganistán había estado refugiando a Bin Laden.
Bush, bunu Taliban Hükümeti'nin Bin Ladin'e sığınması nedeniyle yaptıklarını söyledi.
Después, en el 2001, sólo cinco meses y medio antes del 9 / 11 la administración de Bush invitó a un enviado Talibán a un tour por Estados Unidos para mejorar la imagen del gobierno Talibán.
2001'de, 11 Eylül'den sadece beş buçuk ay önce Amerika'yı dolaşıp Taliban imajını düzeltmek için Bush Hükümeti özel bir Taliban temsilcisini ağırladı.
Aquí está el oficial Talibán visitando nuestro Departamento de Estado para encontrarse con Oficiales norteamericanos.
Taliban, ABD'den yetkililerle görüşmek için Dışişleri Bakanlığı'nda.
¿ Por qué permitiría la administración de Bush que un líder Talibán visitara los Estados Unidos, sabiendo que los Talibanes estaban refugiando al hombre que bombardeó el U.S.S. Cole y nuestras embajadas Africanas?
Bush yönetimi Harp gemimizi ve Afrika'daki elçiliklerimizi bombalayan adamı sakladıklarını bile bile nasıl bir Taliban liderinin ziyaretine izin verir?
¿ El Talibán norteamericano y la historia de John Walker-Lynn?
Hangisi Amerikan Talibanı :
Cuatro talibanes, mataron a 6 de nuestros soldados.
Dört Taliban... altı askerimizi öldürdü.
Los talibanes nos cayeron encima como lluvia.
Taliban kızgın yağmur gibi üzerimize çöktü.
Mientras estábamos luchando, 30 talibanes lo dieron todo.
Biz 30 Taliban ile çatışırken o ona her şeyi anlatıyordu.
Y, en el caso de los talibanes, casi todo está prohibido.
Taliban hükümeti neredeyse hemen her şeyi yasakladı.
Y al llegar los talibanes, todas las mujeres quedaron encerradas en el hogar.
Ama Taliban gelince, kadınları resmen eve hapsetti.
Debes serie fiel al cacique del Taliban ".
Taliban diktasına sadık kalmalısın. "
los talibanes han aparentemente tomado a civiles americanos como rehenes.
Taliban Amerikalı sivilleri rehin almış durumda.
los talibanes han hecho este video en el cual es claramente visible que han capturado a Stevie Nicks.
Taliban az önce bu kasedi gönderdi. Açıkça görülüyor ki Stevie Nicks'i rehin almışlar.
con Stevie Nicks capturada los otros mienbros de Fleetwood Mac se han escondido para que los talibanes no los atrapen.
Stevie Nicks kaçırıldıktan sonra Fleetwood Mac'in diğer üyeleri Taliban tarafından yakalanmamak için saklandılar.
el video taliban tambien muestra lo que aparenta ser 4 niños americanos atrapados, aunque pienso que podrían ser franceses.
Taliban'ın gönderdiği kasette dört tane Amerika'lı çocuk da gözüküyor, ama sadece Fransız da olabilirler.
no solo los talibanes odian a E.E.U.U.
Sadece Taliban Amerika'dan nefret etmiyor.
lo logramos, los talibanes han sido destruidos!
Başardık, Taliban'ı yok ettik!
bueno, parece que los talibanes y Bin Laden finalmente han perdido su poder.
Görünüşe göre, Taliban ve Bin Ladin en sonunda güçsüz kaldı.
2000-2001 : USA le da 245 millones de dólares en "ayudas" al régimen del Taliban Afghan.
2001, Amerika, Taliban yönetimine 245 milyon dolar yardımda bulundu.
Binazir Butto estuvo a favor de los talibanes cuando era presidente
Binazir Butto Taliban'a yaradı. O başbakan olduğu zaman,
Los Talibanes están en contra de la mujer.
Taliban da kadınlara karşı oldu.
Uno fue muerto en la batalla con los rusos, otro en la guerra civil y otro por los talibanes
Birisi Rus saldırısında öldü. Birisi iç savaşta öldü, bir diğerini de Taliban öldürdü.
Las niñas no fueron a la escuela por 5 años con los talibanes
Taliban döneminde kızlar 5 yıl boyunca okula gidemediler.
Un misil mató a tu padre, estas sola, tienes que vivir de la caridad los talibanes te han golpeado si fueras Presidente, ¿ Qué harías con los Talibanes?
Babanı bir roket öldürdü. Tek başınasın, geçimini sokaklardan sağlıyorsun. Taliban seni kırbaçladı.
¿ Qué harías con los Talibanes, en general?
Başkan olursan Taliban için ne yapacaksın? Taliban için nasıl bir çözüm bulacaksın?
¿ Qué harías con los Talibanes, en general?
Genel anlamda Taliban'a ne yapacaksın?
Nos convierten en Talibanes aquí.
Bizi Taliban yapıyorlar.
Un agente cercano a Kandahar afirma haber visto a un hombre que responde a la descripción de Sloane en compañía de los hombres de confianza de Ahmad Kabir, un Patshun asociado con los talibanes.
Kandahar dışındaki bir kaynak,... Sloane'a benzeyen birini Amhad Kabir'e sadık olan adamlarla gördüğünü bildirdi. Bu adam kısa bir süre Taliban'la çalıştı.
Desde que los talibanes fueron expulsados, una mujer puede anular su matrimonio si se demuestra que ella fue forzada o vendida contra su voluntad.
Kabir'in eski karısı. Taliban devrildiğinden beri bir kadının satılma yoluyla zorla evlendirildiğine karar verilirse, o kadın evliliğini iptal ettirebiliyor.
Que digan lo que quieran de los talibanes, pero a mi negocio no le hicieron ningún daño.
Taliban için ne dersen de, benim işlerime zararı olmamıştı.
En 2001, fue capturado por las tropas talibanes mientras informaba en la guerra de Afganistán.
2001'de Afgan savaşı muhabirliği yaparken Taliban askerleri tarafından esir alındı.
En 1997, mientras George W. Bush era gobernador de Texas una delegación de líderes Talibanes de Afganistán voló a Houston para encontrarse con ejecutivos de Unocal para discutir la construcción de un gasoducto a lo largo de Afganistán para traer gas natural del Mar Caspio.
1997'de George W Bush, Teksas valisiyken bir grup Taliban lideri Unocal yöneticileriyle görüşmek için Houston'a gelmişti. Hazar Denizi'nde doğal gaz taşıyacak olan boru hattını tartıştılar.
¿ Y los Talibanes?
Taliban'a ne mi oldu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]