English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Tiró

Tiró traduction Turc

3,424 traduction parallèle
Es obvio que fue tu jefe quien raptó al tipo, y le tiró del paso a nivel.
Adamı kaçıranın ve üst geçitten atanın senin patronun olduğu belli.
"¡ Dobby, el hombre malo me tiró una piedra!"
Dobby, kötü adam bana taş attı.
¿ Te tiró del pelo?
Saçını çekti mi?
Resulta que no estaba embarazada... y ni siquiera era una mujer, pero realmente estaba ciego, lo cual es bueno, porque cuando me tiró el café, falló y le dio a una chica que sí que estaba embarazada,
Meğer hamile değilmiş... Hatta bayan bile değilmiş ama gerçekten kördü ki bu iyi bir şey çünkü kahvesini bana atmaya kalktığında ıskaladı ve hamile bir bayana isabet ettirdi.
La saludé y ella me tiró encima fideos chinos y sus amigas se rieron.
O da üzerime makarna fırlattı. Arkadaşları güldü.
Grillo, Frank dice que sabes algo sobre un cuadro de un perro que tiró a la basura y que tú podrías haberte llevado. Sí, un cuadro sin valor de un perro.
Cricks, Frank dedi ki, onun çöpe attıktan sonra senin kaçırdığın köpek tablosuyla ilgili bir şeyler biliyor olabilirmişsin.
Sutton me tiró los tejos.
Sutton bana geldi.
Gonzo tiró de Anderson... Fue legendario, tío.
Gonzo'nun Anderson'a yaptığı şaka, işte o efsaneydi dostum.
Digo, apareció por detrás y cubrió mi cabeza me tiró al piso, y solo huyó.
Arkamdan yaklaştı başımı kapattı beni yere yatırdı ve sonra kaçtı.
En serio, vino y lo tiró todo en su escritorio.
Cidden kız gelip masamıza fırlattı.
Mi hermana Lola tiró la casa por la ventana. para darle a su hija la boda de sus sueños, ¿ y yo que tengo?
Kız kardeşim Lola kızından hayallerinin düğününü aldı.
Justo antes de que empezáramos, "accidentalmente" tiró mis fichas.
"Yanlışlıkla" index kartlarımı, yere saçmıştı.
Se fue con otra chica con problemas. Se hizo amigo de ella. Y después se la tiró.
Ona yardım etti sonra da sikti.
Quizás el asesino la tiró en los alrededores.
Katil yakınlarda bir yere atmış olabilir.
Quizá la tiró.
Belki de atmıştır.
¿ Alguien la tiró aquí?
Buraya atıp gitmişler mi acaba?
Se la mostré a mi papá, pero el la tiró a la basura.
Babama ödülümü gösterdiğimde onu çöpe attı.
No, pero tiró algo.
Hayır, fakat bana birşey fırlattı.
Estoy bastante seguro que alguien a quien Jeannie se tiró - viene a Phoenix.
Eminim, Jeannie seviştiği biri Phoenix'e uçuyor.
Esa mujer, tiró un guante.
O kadın bir eldivenini çıkarmıştı.
La ladrona, tiró un guante de látex.
Kadın hırsız, lateks eldivenini düşürmüştü.
La ladrona tiró su guante de látex.
Kadın hırsız eldivenini bırakmış.
Frank tiró a las niñas a la piscina.
Frank patır patır gitti.
Déjame adivinar, ¡ ¿ el ebrio Oso te tiró tarta en la cara? !
Ne oldu şimdi, Ayı suratına turtayı mı fırlattı?
Yo, algún paciente drogadicto me tiró una bandeja de instrumentos, así que...
Keşin biri beni alet tepsisine ittirdi de...
Tiró de esa alfombra de campesino que tenía bajo los pies.
Çaktırmadan kuyumu kazmış.
Lo tiró a la basura...
Buruşturup çöpe attı.
No estoy seguro, pero creo que se tiró, sí. Dios mío.
Ne olduğundan emin değilim ama kendini atmış gibi görünüyor, evet.
¿ Os acordáis cuando tiró esa colmena?
Arı kovanına vurduğu zamanı hatırlıyor musunuz?
Espera. Fuiste tú quien tiró la colmena.
Bir dakika, O arı kovanına sen vurmuştun.
Él fue quien tiró su ñame.
Yer elmanızı düşürdü.
Las tiró en el basurero. Está bien, ¿ entonces qué estaba buscando?
Tamam, ne arıyormuş peki?
Es por eso que tiró sus cosas.
O yüzden eşyalarını çöpe attı.
Toby tiró 250... y yo encontré otros 20 en unos pantalones.
Toby 250 dolar verdi. Bir 20 dolar da pantolonlarin cebinden buldum.
Natalie se quitó el anillo y lo tiró a la piscina.
Natalie yüzüğü çıkardı ve onu havuza attı.
Quieres decir, ¿ cuando la tiró en la basura?
Çöpe atmasını mı diyorsun?
Escuchamos que tiró los permisos.
İzin başvurularını geri çektiğini duyduk.
Espero que encuentres al hijo de perra que tiró del gatillo.
Umarım tetiği çeken şerefsizi bulursun.
Así que la punta... se rompió cuando tiró de la cuchilla para sacarla.
Kıvrımlı uç bıçağı çıkartırken kırıldı. Bu ayrıca önden arkaya doğru görünen çiziklerde açıklar.
Lorraine le debe haber dicho eso a Rodney, y es por eso que enloqueció y las tiró.
Lorraine Rodney'i işaret etmiş olmalı ve o da bu yüzden çıldırdı ve onlara kızdı.
Claro, por supuesto, podríamos haber estado haciendo esto todo el tiempo, pero alguien nos tiró la pelota.
Evet ve tabii ki, bunca geçen zamanda bunu yapıyor olabilirdik, ama birilerini bir yerlerini yaydı.
Él le tiró ácido en la cara...
Yüzüne asit atıp onu kör etmiş.
No, yo hablaba de la manera en que te tiró abajo tus planes para ser Presidente.
Başkan olma planlarını eleştirmesinden bahsediyordum.
Y entonces cogió el teléfono de Anton, reemplazó la tarjeta SIM, y lo tiró debajo del coche.
Sonra Anton'ın telefonunu aldı, SIM kartı değiştirdi ve arabanın altına attı.
Anoche cuando te fuiste, Hazel me tiró los tejos porque quiere que la saque en una película.
Dün gece sen gittiğinde, Hazel filmimde oynatmam için bana geldi.
¡ Me tiró sopa! - Lo dejo.
Çorbayı üzerime fırlattı!
Sí, lo que es irónico, porque ella lo tiró debajo del autobús en cinco minutos.
- Evet, ne komik. Karısı beş dakikada onu sattı.
Y después se tiró como a mil tías e inventó una ensalada.
Sonra da yüz kadar kadına çakıp bir salata bulmuş.
El que lo tiró, lo perdió.
- Atıp kaybettin.
Nos dijo que nos sentáramos, me tiró esto y dijo que volvía en seguida.
Bana bunu verdi. Sıkı durmamızı, hemen döneceğini söyledi.
¿ Te tiró él a ti?
Yumruk mu attınız?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]