English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Tratö

Tratö traduction Turc

36,489 traduction parallèle
Teníamos un trato y tú lo rompiste.
- Anlaşmamızı bozdun.
Usted sacrificó un gran trato para tener este encuentro conmigo.
Benimle buluşmak için çok şeyini feda ettin.
Eso... Eso es lo que trato de averiguar.
Ben de onu çözmeye çalışıyorum.
Ella mantuvo su parte del trato.
O üzerine düşeni yaptı.
Tu abuela no sabe eso, así que juega con él una vez y luego... lo donaremos a caridad, ¿ trato hecho?
Anneannen bunu bilmiyor, bir kerecik olsun oyna ve sonra, bir hayır kurumuna bağışlarız tamam mı?
Trato hecho.
Tamam.
Teníamos un trato.
Anlaşmamız vardı.
Intimidar al electorado no era parte del trato.
Seçmeni tehdit etmek anlaşmamızda yoktu.
Y hablando de nuestro trato ¿ dónde está mi parte?
Ayrıca anlaşma demişken, benim payım nerede?
Así que, voy a hacerte un trato.
Şimdi, sizinle bir anlaşma yapacağız.
Teníamos un trato.
Seninle anlaştık.
Se acabó el trato.
Anlaşma iptal.
Sonaba como un buen trato.
Kulağa iyi bir anlaşma gibi gelmişti.
Sostuve mi parte del trato.
Ben üstüme düşeni yaptım.
Teníamos un trato por Kim, pero eso está a la espera.
Kim için anlaşmıştık ama işler değişti
No puedo dar visas ¿ Es un trato o qué?
Ben vize falan veremem, anlaştık mı?
Así que haré un trato contigo.
O yüzden seninle bir pazarlık yapacağım :
Así que... soy tu mejor amigo en este edificio porque soy el único que puede ofrecerte un trato.
Buradaki en iyi arkadaşın benim çünkü bu teklifi sadece ben sunabilirim.
Trato hecho.
- Anlaştık.
No hay trato que valga.
Anlaşma yok.
Muy bien. Trato hecho.
Pekâlâ.
Bueno, pero trato de conseguir trabajo en la cocina de una cadena de restaurantes.
Tamam, ama bir restoran zincirinin mutfağındaki bir işi almaya çalışıyorum.
Él... cerró un trato importante hoy, así que... abrió una botella de champaña.
O... O... bugün büyük bir iş kapattı. Bu yüzden bir şampanya patlattı.
Es un trato.
- Anlaştık.
Trato de que enfrente la verdad, y... ayudaría que me cuentes lo que ocurrió en ese campamento.
Onu gerçekle yüzleştirmeye çalışıyorum. Ve o kamp gezisinde gerçekte ne olduğunu bilseydim yardımı olabilir.
Trato de comer como cavernícola.
Mağara adamı gibi beslenmeye çalışıyorum.
Trato de hacer mi trabajo, ¿ sí?
- İşimi yapmaya çalışıyorum, tamam mı? - Sorun yok.
Trato.
- Anlaştık.
Porque ese es el trato que hacemos con el mundo cada vez que nos levantamos de la cama por la mañana.
Çünkü her sabah yataktan çıktığımızda dünya ile bu anlaşmayı yapıyoruz.
Hice un trato.
Desteğe ihtiyacım var.
Trato de ser optimista.
İyimser olmaya çalışıyorum.
¿ Sabe? , trato de hablar con él, trato de decirle que soy su esposa, pero más que nada quiere que juegue con él, como si fuera una niñera.
Onunla konuşmaya, karısı olduğumu söylemeye çalışıyorum ama çocuk bakıcısıymışım gibi onunla oyun oynamamı istiyor.
¿ Sabes, Henry? , teníamos un trato.
Biliyorsun Henry, bir anlaşma yapmıştık.
Solo trato de hacer lo correcto.
Sadece doğru olanı yapmaya çalışıyorum.
Y luego Methvin hace un trato con Hamer para conducir a Bonnie y Clyde a una trampa en un sitio para nada cerca de aquí.
Methvin, Hammer'la anlaşma yapıp Bonnie ve Clyde'a tuzak kurmuştu. Ama buradan çok uzaktaydı.
¿ Sabes, Henry? Teníamos un trato.
Biliyorsun Henry, bir anlaşma yaptık.
Solo trato de hacer lo correcto.
Ben sadece doğru olanı yapmaya çalışıyorum.
Así que... ayúdenos a concluir lo de Joaquin Pereya y estará en una buena posición para hacer un trato.
Yani... Joaquin Pereya'yı sarmaya yardımcı ol Ve anlaşma yapmak için güçlü bir konumdasın.
No te conté cuál era el trabajo de mi esposa a propósito, porque no quería que esperaras un trato privilegiado.
Karımın ne iş yaptığını sana bilerek söylemedim. Çünkü özel muamele beklemeni istemedim.
Aún trato de mantener la esperanza, James.
Umudumu kaybetmemeye çalışıyorum James.
Y como Shinwell, estaba en libertad condicional, así que hicimos un trato.
Ve Shinwell gibi o şartlı tahliye edildi. Bu yüzden bir anlaşma yapalım.
Entonces consiguió otro trato, esta vez de mis jefes.
Sonra başka bir anlaşma var. Bu sefer patronlarımdan.
¡ Entiendo que ese trato terminará en un verdadero desastre!
Böyle bir şeyin sadece felaketle sonuçlanabileceğini anlıyorum. Tam bir felaket!
Un trato justo, diría yo.
Bence adil bir takas.
Ese no era el trato.
Anlaşma böyle değildi.
¿ Entonces no hacemos el trato?
- Ben TabancaRobot. Ne yapıyoruz? Anlaşmayı tamamlamıyor muyuz?
O usas el anillo o haces el trato.
Ne demek yapamazsın? Ya yüzüğü tak ya da takası yap.
- No, el trato.
- Anlaşmayı yerine getir işte!
Ese es el trato.
Olması gerken budur.
- Creí que había un trato.
- Ama anlaşmamız vardı.
- Trato hecho.
- Anlastik.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]