Translate.vc / Espagnol → Turc / Truth
Truth traduction Turc
240 traduction parallèle
Doggone it, if that ain't the truth.
Doğru değilse adam değilim.
La verdad de Dios prevalecerá
# God's truth abideth still
La verdad es que... volverá a ellos y les contará... todo lo que no ha pasado entre nosotros.
The truth is... that you will surely go back to them And you will tell them what did not happen between us in every detail
Voy a decirle la verdad.
l'm going to tell him the truth.
A través de este desierto yermo en busca de la verdad.
Through this barren desert in search of truth
Aprobaron el Acta de Contracción, autorizando al secretario del Tesoro a iniciar el retiro de circulación de algunos Greenbacks y por lo tanto contraer el suministro de dinero. Los autores Theodore Thoren y Richard Warner explicaron los resultados de la contracción del dinero, en su libro "The Truth in Money Book"
Theodore R. Thoren ve Richard F. Warner adındaki yazarlar konuyla ilgili klasikleşen kitapları "Para Gerçeği" nde ( The Truth In Money Book ) para arzını daraltmanın sonuçlarını anlatırlar : " Lincoln'un planladığı gibi yeşil dolarların sürümüne devam edilseydi iç savaşın ardından yaşanan zor günler yaşanmayabilirdi.
La verdad sobre mi cliente.
The truth about my client.
A las afueras de Verdad o consecuencias.
Truth or Consequences'ın dışında.
¿ Es un sueño, es real o es un cuento?
She's the dream, the truth the fable.
Place bets on truth
Hadi bahsini koy ortaya
# The truth is coming clear La verdad está viniendo clara
Gerçek açığa çıkmaya başladı
Verdad o Consecuencia.
Truth or Consequences.
Logramos identificar los restos de 10 de las 21 víctimas encontradas en el ático de Harold A. Speck el vendedor ambulante de Verdad o Consecuencia.
Kalan 21 kurbandan 10 unun kim olduklarını... Truth or Consequences'ta çalışan seyyar satıcı Harold A. Speck'in tavan arasında bulmayı başardık.
entre Red Truth y... hice un viaje a China hace mucho tiempo ya.
Uzun zaman önce buradaydı.
¢ Ü Depeche ModeÀÇ'Policy of Truth'¢ Ü
# Depeche Mode - Policy Of Truth #
Si fuera una película para televisión... éste sería el clímax antes del comercial.
Bu Lifetime'ın Moment of Truth filmi olsaydı bu bizim çıkış noktamız olurdu.
/ * Su verdad está caminando. * /
/ * His truth is marching on. * /
Lennon ya estaba pensando en que ser los adorables melenudos... "ESCRITOR, GIMME SOME TRUTH" ... ya no era su objetivo en la vida.
Açıkçası Lennon çoktandır dağınık saçlı sevimli karakterler olmalarının artık yaşamdaki hedefleri olmadığını düşünüyordu.
La historia comienza... "ESCRITOR, GIMME SOME TRUTH" ... con una carta escrita por el senador Strom Thurmond.
Bu hikaye, en azından Beyaz Saray'ın bakış açısına göre Senatör Strom Thurmond'ın yazdığı bir mektupla başlıyor.
Le ordenaron irse en 60 días... "ESCRITOR," GIMME SOME TRUTH "
Ülkeyi 60 gün içinde terk etmesini gerektiren bir emir vardı.
El Servicio de Inmigración es muy burócrata. "ESCRITOR, GIMME SOME TRUTH"
Yine de, göçmen bürosunda bürokrasi çok iyi bir şekilde yürür.
SO2EO5 "The Truth in the Lye"
Çeviri : COva İyi Seyirler
¿ No viste "An inconvenient truth"? ( Documental acerca del calentamiento global )
"Uygunsuz Gerçek" i izlemedin mi?
* Porque la verdad de la que podrías estar corriendo... *
*'Cause the truth you might be runnin'from... *
El ministerio de la Absoluta Verdad... de Majestic.
Majestic Absolute Truth Ministry.. kilisesi de buna dahil..
o / ~ I know you know o / ~ o / ~ That I'm not telling o / ~ o / ~ the truth o / ~ o / ~ I know you know o / ~ o / ~ They just don't have o / ~
# Doğruyu söylemediğimi ben biliyorum, sen biliyorsun # # Kanıtları olmadığını ben biliyorum, sen biliyorsun #
# I know you know # # that I'm not telling the truth #
Çeviri : bloodflower İyi Seyirler...
# Sad to say, it's about truth
Üzgünüm ama, gerçek bu.
si te unes a nosotros y te comprometes realmente aunque te vayas, porque puedes irte de TRUTH seras un tipo bien educado de una hermandad
Bir kez Teta oldun mu, daima ve sonsuza dek Teta olursun. Buradan gidebilirsin, Truth'u genç eğitimli bir kardeş olarak bitirebilirsin.
Miembros de la hermandad Delta Sigma Theta en la Universidad Truth-1967
Delta Sigma Teta Kız Kardeşlik Birliği Üyeleri, Truth Üniversitesi Avlusu-1967
yo salia con Coleman en la universidad casi todos mis años de estudios hasta que conoci a tu tio
Truth'ta Will Palmer'la çıkmıştım. Dayınla tanışana kadar, üçüncü sınıfta ve dördüncü sınıfın çoğunda.
¿ Qué tal si lo llevamos a ese programa, "Momento de la Verdad"?
"Moment Of Truth" programına çıkarmaya ne dersin?
¿ Qué tal cuando me dijiste que te gustó "La Verdad Sobre Charlie"?
"The Truth About Charlie" filmini sevdiğin yalanına ne dersin?
- ¿ Qué es "La Verdad Sobre Charlie"?
- "The Truth About Charlie" de ne?
- Episodio 10 The Moment of Truth
Çeviri : Flair 24.11.2008
# Es la verdad. #
¶ It's the truth ¶
Sabe algo, se coge antes a un mentiroso que a un cojo ( the truth is quick.
Bak. İnsan doğruyu çabuk söyler.
* ¿ Quien sabe la verdad?
* * who is to know the truth?
# Este momento oculta una verdad escaldada.
This moment hides a scalded truth.
- Episode 05 GIMME SOME TRUTH
Metin Dökmen
¿ Teneis "Verdad y Realidad"?
'Truth ve Actuality'var mı?
- Por favor, te estoy diciendo la verdad.
- Please. I'm telling you the truth.
- La verdad, para variar.
- Try the truth for a change.
When I want the truth to be said?
# Doğruları söylemek istediğimde? #
¡ "Verdad o desafío"!
"An inconvenient truth or dare *"!
* Yes, I swear it's the truth * * Si, lo juro es la verdad *
* Evet, yemin ederim ki, doğru *
quieres la verdad?
Truth'a mı gittiniz? Ben gittim.
Universidad TRUTH
TRUTH ÜNİVERSİTESİ
los de la universidad TRUTH estan aqui!
Salonda New York vardı!
se lo que todos estan pensando, pero los jueces no lo dejaran en un empate va a haber un duelo que defina al ganador y los participantes de este duelo son... son de la universidad de TRUTH, quieren verlos otra vez?
Ne düşündüğünüzü biliyorum. Ama jüri bunun beraberlikle bitmesine izin vermez. Kesin bir galibimiz olana dek canlı yayında sizlerle olacağım.
En verdad no tengo que asesinar a nadie.
Gerçek bugün ortaya çıkacak. The truth is gonna be revealed today Herkesi öldürmek zorunda değilim.