Translate.vc / Espagnol → Turc / Ucuz
Ucuz traduction Turc
8,293 traduction parallèle
Oh, hombre.
Ucuz yırttık.
Yo uso la mejor firma en Chicago, así que no será barato.
Şikago'daki en iyi firmayla çalışıyorum ucuz olmayacak tabi ki.
Esta era la forma más barata de devolvéroslo.
Seni yıkmak için ucuz bir yoldu bu.
Te di todo lo barato.
- Sana ucuz kısımlarını kakaladım hep.
Parece una cosa vieja y barata arreglada para la venta.
- baksana satılmak için eski, ucuz ve zevksiz bir şeye benziyor.
El único capullo esta noche fue ese gran bruto que me robó mi bolsa de hierba de diez centavos.
Gecenin tek iğrençliği, ucuz otumu çalan o andvaldı.
No te tenía por un borracho.
Ucuz bir içki için çağırmadım seni.
Estando en el lado bueno del huracán, creo que nos fue muy bien.
Ama bu duruma iyi tarafından bakarsak bence bu belayı oldukça ucuz atlattık.
Grande y alto, ni barato, ni fácil.
Büyük ve uzun boylu ucuz ve kolay olmuyor.
El alquiler de estas mesas de billar no es barato.
Biliyorsun değil mi bu bilardo masalarını kiralamak hiç de ucuz değil.
Sí, prácticamente se huele el humo a puros baratos.
Evet, neredeyse ucuz sigara kokusu burnuma kadar geliyor.
Aquí estás a salvo, pero has tenido un toque muy cercano.
Burada güvendesin fakat ucuz atlattın.
Sí, eso pasa cuando te pones implantes baratos.
Evet, ucuz silikon taktırırsan öyle olur tabii.
¿ Esto está en Internet?
- En ucuz gece yarısı medya alımıyla.
Oye... ándate con ojo, o se deshará de ti como de un traje barato.
Kendine dikkat et yoksa ucuz bir takım gibi üzerinde bitiverir.
"Cynthia, eres una puta barata, mentirosa, rastrera...".
"Cynthia, sen ucuz, beş paralık, ev yıkan sürtüğün tekisin..."
Siempre dono en las colectas de comida enlatada... y no solo cosas baratas.
Sadece ucuz işlere değil konserve üreticilerine de bağışta bulunuyorum
Será pan comido.
Sadece 46 kişi var. Ucuz atlattın.
Ni tampoco es un juguete barato.
Ucuz bir oyuncak da değil.
Además, es bastante barato.
- Artı, emlak çok ucuz.
- " Lo único que impide que la obra realmente tenga trascendencia fue el caballero de la peluca barata que interpretó a Julieta.
- "Tamamen iyi olmamasının..." "... tek sebebi ise Juliet'i oynayan ucuz peruklu beyefendiydi. "
Incluso si me despido de ti, me parece poco para deshacerme de ti.
Sana veda edip senden ucuz kurtulduğumu düşünsem bile?
Ella pudo haber hecho una salida limpia, pero los pikas no son los únicos ladrones que operan aquí.
Bu seferlik ucuz kurtulmuş olabilir ama burada faaliyet gösteren tek hırsızlar pikalar değildir.
En fin, yo pasé mucho tiempo en el bosque porque es barato y se pueden plantar cosas sin que nadie...
Ben ormanda bolca vakit geçirmiştim çünkü kirası ucuz ve bir şeyler yetiştirmeye elverişli. Kimse olmadan...
¿ Y por qué estás vestida como una prostituta barata?
Ve neden ucuz bir orospu gibi giyindin? Evet.
Oye. ¿ Has venido aquí para cubrir la escena del crimen o para cubrir noticias de chismes?
Buraya arazi incelemesine mi yoksa ucuz çekimler yapmaya mı geldiniz?
¿ Ese prendedor de pelo barato?
O ucuz saç tokasını mı? Evet.
Puede que para ti sólo sea un prendedor de pelo barato... pero es realmente valioso para mí.
Sana göre sadece ucuz bir toka olabilir, ama benim için çok kıymetli.
¿ Por qué estoy haciendo esto por un prendedor de pelo barato?
Ucuz bir saç tokası için neden bunu yapıyorum acaba?
Si no lo haces... tu empresa que recomienda un restaurante que... usa comida en mal estado porque es barata... se lo contaré a la prensa.
Eğer gelmezse,... ucuz malzeme kullanan restoranı tavsiye ettiğinizi basına söyleyeceğim.
Es el lugar más barato que estuve en veite años. ¿ Si?
- 20 yıldan beri kaldığım en ucuz yer.
Los halagos son viles distracciones de la verdad.
İltifat gibi ucuz numaralarla gerçeği saptırıyor.
Porque beberás cosas baratas.
Sen anlamazsın. Ucuz içki içiyorsun.
Te abandoné a la muerte en Kabul... y esta es tu venganza barata.
Seni Kabil'de ölüme terk ettim. Bu da senin ucuz intikamın.
Pero seguro hay una manera barata de hacerlo digitalmente.
Ama eminim dijital olarak ucuz bir yolu vardır.
Nos volvimos expertos en los campos de la masturbación, vodka barato y las malas decisiones.
Mastürbasyon, ucuz votka ve kötü kararlar konusunda uzman sayılırdık.
Usted compra un Prius, vuelas Continental, ya sabes, ese tipo de mierda.
Ucuz bir araba al, ekonomide uç. Bu tür şeyler işte.
Despedí el peso muerto y traje mano de obra barata Zombi.
Çünkü gereksiz yükü sırtımdan atıp ucuz zombileri işe aldım.
- El imperio británico nunca necesito tal cosa, al menos que sea imprimir millones de documentos necesarios para la economía.
Britanya İmparatorluğu'nun öyle ucuz numaralara ihtiyacı yok. Evet. Ekonomilerini çökermek için milyonlarca sahte Alman markı ve Türk lirası basmak dışında.
Sólo líquido barato e inyecciones de vitaminas.
Tek giderimiz ucuz sıvılar ve vitamin iğneleri olacak.
Malas tuberías.
Ucuz işçilik.
¡ Ya está visto!
Çok ucuz numara be.
¿ Por qué les compró los más baratos?
Neden onlara ucuz ayakkabılar aldın?
Alguna cosa barata.
Ucuz bir şeydi.
Ella sacó esta idea de una novela japonesa barata. Que había leído una y mil veces.
Çünkü binlerce kez okuduğu ucuz Japon romanından bir fikir aklına gelmiş.
Es una porquería barata!
Bunların hepsi ucuz saçmalıklar.
Eso estuvo cerca.
Ucuz atlattık.
Whoo, Eso estuvo cer...
Oh, çok ucuz- -
Ese obsequio debía tener poderes curativos y ser barato.
Bu hediyenin iyileştirici güçleri olmalı ve de ucuz olmalıydı.
¿ Qué tiene de bueno ese prendedor barato?
O ucuz saç tokasının nesi bu kadar güzel?
No es barato.
Hiç ucuz değildi.