Translate.vc / Espagnol → Turc / Unión
Unión traduction Turc
4,476 traduction parallèle
La gente trabajaba en el New Pemberton y otras fábricas a través de la unión, para crear un futuro mejor, pero eso fue destruido por un hombre y los fanáticos que lo siguieron.
İnsanlar daha iyi bir gelecek için, birleşme süresince... New Pemberton ve diğer sanayi şehirlerinde çalıştı. Fakat bu, bir adam ve fanatikleri tarafından yok edildi.
Me gustaría anunciar que yo, Randy McHolland, me postulo para presidente de la Unión, y le agradecería su apoyo.
Söylemek istiyorum ki ben, Randy McHolland sendika başkanlığına adaylığımı koyuyorum ve desteğinizi görmekten mutluluk duyarım.
Nuestra unión está bajo presión de nuestras vidas como vampiros.
Aramızda olan bağ, vampirliğin getirdiği baskıyı ortadan kaldırmaya yardım ediyor.
El enfoque único de la unión en la fe, ha dado lugar a cientos, si no miles, de pequeños actos de ciudadanos de todo el país.
Birleştirici niyetle yapılan benzersiz girişim yüzlerce ya da binlerce sonuç verdi, tüm ülke genelinde vatandaşların katıldığı küçük eylemler yapıldı.
No hay unión mas fuerte en el mundo.
Dünyada daha güçlüsü bir bağ yoktur.
De acuerdo, antes de que llegue Ed, ¿ recuerdan aquella cena mensual en la que Charlie nos dijo que la hagamos como un ejercicio de unión?
Hazır Ed yokken, Charlie'nin aramızı iyi tutmak için yapmamızı söylediği aylık yemek olayını hatırlıyorsunuz değil mi?
Es enviada a Francia para casarse con el futuro rey, para salvar por sí misma a su gente, una unión que debería protegerla, pero hay fuerzas que conspiran, fuerzas de oscuridad, fuerzas del corazón.
Kendini halkını kurtaramak ve Fransa'nın müstakbel kralıyla evlenemek için Fransa'ya gönderilmişti. Onu koruyacak bir ittifak, ama kötü düşünceli güçler vardı, karanlığın güçleri, kalbin güçleri.
- He visto el futuro de su hijo, su unión con María.
Oğlunun geleceğini gördüm, Mary ile olacak evliliğini.
¿ Que su unión con María será la causa?
Buna Mary ile yapacağı beraberliğin sebep olacağını.
Les demostraremos que nuestra unión es fuerte.
Onlara birleşmemizin güçlü olduğunu kanıtlayacağız.
Roberto, ¿ tomaréis a la dama Kenna como vuestra prometida, sin preguntas, porque es una unión bendecida por tu Rey?
Robert, Leydi Kenna'yı geliniz olarak alır mısınız? hiç bir soru sorulmayacak, çünkü bu kralınız tarafından kutsanmış bir evlilik olacak.
Porque la unión sindical es un hecho.
Çünkü sendika gücü diye bir gerçek var.
Es una rama de la medicina que se centra en el punto de unión entre la ley y la salud mental.
Hukuk ve ruh sağlığının kesişimi üzerine odaklanan bir tıp dalı.
Si, como implica la fiscalía, la relación fuera de naturaleza sexual, mis clientes habrían optado por una unión civil.
Savcının da ima ettiği gibi ilişkileri cinselliğe dayanıyor olsaydı müvekkillerim medeni birliktelik için başvuruda bulunurdu.
¿ Por qué la Unión no dejó que la Confederación se segregara?
Neden sendika vermedi konfederasyon izin ayrılma?
El ejército de la Unión está falsificando dinero... dinero confederado, e inundando el Sur con los billetes... una inundación que está destruyendo lo poco que queda de su economía.
Sendika ordusu, sahte para müttefik para, ve Güney sel faturaları ile, yok bir sel ne az kaldı kendi ekonominin.
Buscando disolver la unión... ninguna parte esperaba de la guerra la magnitud o la duración que ya ha alcanzado... cada uno buscaba un triunfo fácil, y un resultado menos fundamental y menos asombroso. "
Çözmek isteyen sendika... beklenen taraflardan savaş için büyüklüğü veya süre sahip olan ulaşılmadığı... aranan her daha kolay bir zafer için, ve sonuç daha az temel ve daha az şaşırtıcı. "
Chico, el estado de la unión debe estar sumido en el caos si has venido hasta aquí para charlar sobre mis gustos.
Buraya kadar benim gibi biriyle konuşmaya geldiğine göre sendika olayları olldukça karışmış olmalı.
Cualquier unión a la Oscuridad aparece aquí.
Karanlığa verilen söz buradadır.
1 ) } Unión Mitene Unión Mitene :
Dev Kimera Karınca avında olan... Mitene Birliği : { \ 1c00FFFF } { \ 3c000000 } NYY Otonom Bölgesi { \ 1cFF8080 } { \ 3c000000 } Rokario Cumhuriyeti { \ 1c00FFFF } { \ 3c000000 } Hass Cumhuriyeti { \ 1cFF8080 } { \ 3c000000 } Batı Gorteau Cumhuriyeti { \ 1c00FFFF } { \ 3c000000 } Doğu Gorteau Cumhuriyeti... Kite'ın ekibi Mitene Birliği'ne varır.
{ \ 3cH42C095 } Región Autónoma NGL { \ 3cH8F5AB8 } República de Rokario { \ 3cH3DBDBF } República de Hass { \ 3cH985E88 } República de Gorteau Este { \ 3cH4D95C5 } República de Gorteau Este el grupo de Kite llega a la Unión Mitene. 1794 ) } { \ 3cH42C095 } Región Autónoma de NGL { \ 3cH8F5AB8 } República de Rokario
{ \ 1c00FFFF } { \ 3c000000 } NYY Otonom Bölgesi
Creo que aquí hay una unión.
Sanırım şurada bir dikiş izi var.
En tercer lugar, será la política de esta nación considerar cualquier misil nuclear lanzado desde Cuba contra cualquier nación occidental... Esto provocará una represalia completa hacia la Unión Soviética.
Üçüncü olarak, bu ülkenin politikası Küba'dan fırlatılacak herhangi bir nükleer füzeyi veya Batı Yarımküresi'ndeki herhangi bir ülkeye saldırıyı Sovyetler Birliği'nin Amerika'ya saldırısı olarak kabul etmek ve Sovyetler Birliği'ne aynen karşılığını vermektir.
Ellos se la pasan añorando los viejos tiempos de la Unión Soviética.
Sovyetler Birliği'nin eski güzel günleri diye atıp tutuyorlar.
Aquí está. Liv y su papá están hablando algún vagabundo que solía dar el cambio en la estación de la unión, un hombre que la salvó de algún tipo de asalto.
Liv babası ile Union istasyonunda yaşayan bir evsiz için ne yapabileceği hakkında bazı görüşmeler yapmış.
¿ No vive en la estación de unión cuando estabas sin hogar?
Evsizken Union İstasyonunda yaşamıyordun değil mi?
La recepcionista nos dijo que el partido tenía grandes esperanzas con la unión de tantos brillantes científicos.
Parti sekreteri, böylesine parlak bilim insanlarının bir araya gelmesinde partinin çok umutlu olduğunu söyledi.
¿ Hablarás en la cumbre de la Unión Europea?
Zirvede bir konuşma mı yapacaksın?
Victoria hablará en la cumbre de la Unión Europea.
Victoria Avrupa Birliği Zirvesi'nde konuşacak.
Bulgaria ahora es democrática, miembro de la OTAN, y de la Unión Europea.
Bulgaristan şu anda demokratik bir ülke NATO ve Avrupa Birliği üyesi.
Podríamos hablar con Sullivan, Presidente de la Unión.
Sullivan'la konuşabiliriz. Sendika başkanı.
Azazel, nos sometemos en cuerpo y alma, Señor del Inframundo, te ofrecemos nuestra obediencia y nuestra devoción eterna hasta que la muerte santifique esta terrible unión.
Azazel, yer altının hakimi kendimizi bedenen ve ruhen sana adıyoruz, bu melun birliği ölüm sonlandırana dek sana itaat edecek ve sonsuz bir sadakâtte bulunacağız.
Venga Oswald, tienes una unión crediticia y un negocio de préstamos.
Yapma Oswald. Kredi kooperatifin ve kredi firman var.
¿ Cuánto tiempo tarda crear esa clase de unión?
Böylesi bir bağı oluşturmak ne kadar sürer?
Si la unión se forma correctamente, lo único que tienes que hacer es guiarlo al lugar.
Eğer eklem yerine iyi şekil verdiysen, tek yapman gereken yerine oturtmak.
Pijamada por la unión del equipo.
Takım pijama partisi.
Mejora la unión del equipo.
Takıma kaynaştırıyorlar.
Roberto, ¿ tomarás a la dama Kenna como tu prometida, sin preguntas, porque es una unión bendecida por tu Rey?
Robert, Leydi Kenna'yı geliniz olarak alır mısınız? hiç bir soru sorulmayacak, çünkü bu kralınız tarafından kutsanmış bir evlilik olacak.
Encontré un recibo en el coche de Dawn de una parada de camiones, y la estación de servicios de camiones... está en la unión de la 95 con la 373.
Dawn'ın arabasında, kamyon durağına ait bir makbuz buldum. Kamyon durağı, 95 ve 373. yolların kesiştiği yerde.
Nueva York, Chicago, Boston Atlantic City, Filadelfia, Florida hay que descubrir la unión para que proceda el caso...
New York, Chicago, Boston Atlantic City, Philadelphia, Florida. Bir dava oluşturması için bunların birleşmesi gerek.
Si alguien tiene alguna objeción a esta unión, que hable ahora o calle para siempre.
Eğer bu birlikteliğe itirazı olan varsa ya şimdi konuşsun, ya da sonsuza kadar sussun.
Tienen miedo de lo que una unión permanente pueda significar.
Kalıcı bir bağın anlamından korkuyorlar.
Cuando supe lo que mi padre planeaba, de hacerme su heredero, pensé, mi próxima unión seguro será organizada, mi vida llena de políticos, pero luego os vi en un árbol.
Babamın beni varisi ilan edeceğini öğrendiğim zaman, düşündüm ki, bir sonraki evliliğim ayarlanmış olacak, hayatım sadece politikadan ibaret olacak ama sonra seni ağaçta gördüm.
Mira, entiendo que vosotros dos hayáis tenido un momento de unión, ¿ pero eres consciente de que ese es el tipo que se chivó de ti al gobernador?
Bak, sizlerin bir anlığına bağlanmış olduğunuzu anlıyorum ama bu elemanın seni Vali'ye ispiyonladığının farkında mısın?
Así que primero, vamos a tener que limpiar la unión, vale?
Öncelikle, eklemi temizlememiz lazım, tamam mı?
Creí que calmaríamos tu ansia de unión fraternal con la milenaria tradición de dos hermanos golpeándose.
İki kardeşin birbirine vurduğu bu eski çağlardan kalma geleneği aramızdaki kardeşlik bağını güçlendirme arzunu tatmin etmek için yapıyoruz sanıyordum.
Y estoy seguro de que los dioses también bendecirán nuestra unión.
- Birlikteliğimizi tanrıların da onaylayacağına eminim.
Esta unión no está bendecida.
Bu evlilik süreci kutsal değil. Buna devam edersek akılsızlık etmiş oluruz.
- La unión debe disolverse.
- Evlilik sürecine son verilmeli.
- Unión Cristiana.
Hristiyan Birliği.
¡ Mejor que este sea mi destino que caer de rodillas ante la Unión! No voy a mentirte, Kevin, y puedes hacerme lo que quieras.
Bu benim kaderim olabilir daha iyi bükülmüş diz düşüş daha Birliğe! ♪ şans Güven