Translate.vc / Espagnol → Turc / Uso
Uso traduction Turc
10,752 traduction parallèle
- Pensaba que serías intrépida, audaz, sexy, segura de sí misma, pero en lugar de eso, eres una seca mojigata que, en lugar de celebrar que poseo totalmente mi cuerpo y lo uso como quiero y con quien quiero
- Sue. - Senin maceracı, korkusuz kendine güvenen seksi biri olduğunu düşünmüştüm. Ama bunun yerine karşımda aşırı namuslu geçinen bir kadın buldum.
Si uso pintalabios, me emperifollo. Si no, me dejo.
Ruj sürersem süslü, sürmezsem paspal diyorlar.
Bien, estoy aquí para hacer uso de mi favor.
Yardım etme sırası sende.
Dadles un buen uso. ¡ Aguanta! Lo que yo os diga, chicas.
Dediklerime kulak verin kızlar.
Sí, todos los dispositivos que ahora son de uso común.
Evet, sürekli kullandığımız hemen hemen bütün elektronik aletlerde var.
Mortíferos, de uso militar como... Radares, anti-radares... o aplicaciones de misiles.
Radar, anti radar ya da füze uygulamaları gibi ölümcül, askeri silahlar.
Hace años tuve una bronca con la compañía telefónica, y ya no uso móviles, ¿ vale?
Yıllar önce telefon şirketiyle papaz oldum cep telefonu da kullanmam.
No uso armas.
Silah taşımam.
Porque Jeremy está siempre llevando a sus colegas de fiesta y de comida con la tarjeta de la empresa ¡ mientras me esclavizo en la oficina y uso mi tarjeta para cosas de trabajo!
Çünkü Jeremy hep şirket kartıyla arkadaşlarını kulüplere götürüp pahalı yemekler ısmarlarken ben büroda köle gibi çalışıp kartımı gerçek işler için kullanıyorum!
Por el uso diario y el desgaste y el... liquido, y la grasa cocinándose ahí dentro.
Günlük olarak hırpalanma ve yıpranma ve pişen yağlar.
que no es ni diversión ni fittening, y de uso privado de bicicletas.
Ne eğlenceli ne de düzgün bir şeye benzemeyen ve kişiye özel bisikletlerle.
¡ No uso joyas!
Değerli taş kullanmadım!
Nunca renunció a mentir sobre su uso de esteroides.
Stereoit kullanmadığı yalanını söylemeyi bırakmadı.
Me atrevería a decir que no son muy escrupulosos con el uso que se les da.
Bana göre sonra nasıl kullanıldığı konusunda vicdani sorunları yok.
Por desgracia, Pinocho, Ya no tenemos ningún uso para ti.
Maalesef Pinokyo bundan böyle işimize pek yaramayacaksın.
El uso de la heroína se vuelve incontrolable.
Eroin kullanımı hızla kontrolden çıktı.
Pero ese sillón sería mucho mejor que el método que uso para levantarme ahora.
Ama o koltuk ayağa kalkmam için şimdikinden daha iyi bir iş yapabilir.
Solo la uso para pagar mi propio teléfono.
Sadece ikinci telefonumu ödediğim hesap.
Uso un puto cuchillo grande. ¿ Qué clase de gilipollas llamaría a la puerta
Ne tür bir mal bu saatte kapıyı çalar ki?
Son para uso de fuera de las horas de trabajo...
Akşam girişleri için kullanılanları.
Y nunca uso el autobús si llevo dinero.
Tahsilatım varsa da asla otobüsü kullanmam.
Fue a visitar a su novia en Lund. El vehículo no es para uso privado, por eso no lo anotó en el registro.
Lund'daki kız arkadaşını görmesi gerekiyormuş ama aracı özel sebeplerden dolayı kullanmaya izni yokmuş.
Esta almohada, siempre la uso entre mis piernas como si fuera otra persona.
Bu yeşil yastığı hep bacağımın arasında ikinci bir kişiymiş gibi kullanırım.
Ahora mi idea de caballerosidad es prender un fósforo cuando uso el retrete.
Artık nezaket anlayışım tuvaleti kullandıktan sonra kendimi tebrik etmeme döndü.
No te importa mi uso de drogas y todavía estás aquí.
Uyuşturucu kullanmamı dert etmeyen ve şu anda tam karşında duran.
Woodie, ¿ qué número de calzado uso?
- Woodie ben kaç numara ayakkabı giyiyorum?
A veces las uso cuando un paciente se sale de control.
Bazen yaramazlık yapan hastaları kontrol ederken kullandım.
Mi agresor uso el agua de este pozo para llegar a mi, aquí mismo en el corazón de nuestro dominio.
Saldırganım bana ulaşmak için tam burada, bölgemizin tâ kalbindeki bu kuyudaki suyu kullandı.
Yo normalmente uso el otro.
Ben genelde diğerini kullanıyorum.
No uso mi GPS. Tú...
GPS'imi kullanmıyorum.
Una práctica inofensiva para un uso posterior en tus flirteos de verdad.
- Daha sonra gerçek flörtün üzerinde kullanmak için pratik yapabilirsin.
¿ Realmente crees que esta pequeña misión de reconocimiento es el mejor uso de nuestro tiempo?
Vaktimizi bu bilgi toplama göreviyle en iyi mi kullanırız sence?
Pero que me cuelguen si no uso todos los recursos a mi disposición para hacer esto bien.
Ama durumu düzeltmek için elimdeki tüm kaynakları kullanmazsam ne olayım!
Más de 30 pandilleros fueron arrestados Fueron sentenciados a más de 200 años por crímenes que incluían narcotráfico, uso ilegal de armas y homicidio
30'dan fazla çete üyesi tutuklandı. Onlar, yasa dışı silah barındırma, cinayet ve narkotik ticareti yapmak gibi suçlardan 200'den fazla yılla cezalandırıldılar.
No hay uso en gastar un buen blanqueamiento.
Ağarmaları israf etmen bir işe yaramaz.
Bueno, lo uso. Lo uso solo cuando no quiero usar el de mi mesa.
Onu sadece masamın üstündekini kullanmak istemediğimde kullanıyorum.
Smith fue suspendido de la policía por uso excesivo de fuerza.
Smith'in açığa alınma sebebi, orantısız güç kullanımıymış.
Mejor dar a sus privilegios un buen uso, ¿ no crees?
En azından ayrıcalıklarını iyi bir amaç uğruna kullansınlar, değil mi?
¿ Fue su marido consciente de que estaban poniendo su pied-à-terre para tal uso?
Kocanız bu ikincil malikanenizi böylesine klasik bir amaç için kullandığınızın farkında mı?
En ambos casos, hubo una correlacción directa entre su uso de Zoos y las actividades que el chantajista fue capaz de utilizar contra ellos.
İki vakada da, kişilerin Zooss kullanımları ile şantajcının onlara karşı kullanabileceği aktiviteleri arasında direkt ilişki var.
Como usuaria, clasifico su uso como mundano.
Müşteri olarak, servisinizi kullanımını olağan olarak sınıflandırırdım.
Nunca estipulamos a su uso, y la defensa nunca nos sirvió con notificación a producir el original.
Bunun kullanılamayacağını belirttik ve savunma makamı kanıtın orjinalini bizimle paylaşmamıştır.
No lo uso...
Onu kullanmıyorum.
¿ Suponemos que cambiarlo tiene que ver con usted cumpliendo 18 meses... por uso de información exclusiva?
Adınızı değiştirme kararınızın 18 ay içeriden bilgi ticareti yapmanızla bir ilgisi olduğunu sanıyoruz.
El uso de grabaciones telefónicas fue una gran innovación en ese momento.
Telefon dinlemek, o zamanlar bir yenilik gibiydi.
Lo dejaré sin nada y veré si le doy algún tipo de uso.
Boş bırakıp, kullanabilir miyim diye bakacağım.
- Ha estado en uso por más de 20 años.
- Neredeyse yirmi senedir kullanılıyor. - Devam edin.
No creo que nadie le de mejor uso de todas formas
- I arabayı geri çalmak olacaktır?
Puedes darles un buen uso, viejo amigo.
Bunu iyi bir amaç uğruna kullanabilirsin evlât.
Claro, si no tengo nada más a mano, solo uso la grasa de cerdo de siempre.
Tabii ki eğer ellerin için başka birşey kullanmamışsan,
Lo uso para el trabajo.
Hesabımı iş için kullanıyorum.