Translate.vc / Espagnol → Turc / Vietnam
Vietnam traduction Turc
3,332 traduction parallèle
Hsta... que pisó una mina en "Que Son" ( Ciudad de Vietnam )
Ta ki... Que Son'da bir mayına basana kadar.
Van a abrir una oficina en Vietnam.
Vietnam'da bir ofis açıyorlar.
- ¿ En Vietnam?
- Vietnam mı?
- Vietnam?
- Vietnam mı?
No, sé sobre la guerra, pero... Vietnam es...
Tabi, savaşı biliyorum, ama Vietnam...
¿ En Vietnam?
Vietnam da?
¿ Vietnam?
Vietnam mı?
Yo... qué ha pasado con Vietnam?
Ben... Vietnam'a ne oldu?
No... no puedo tan solo recoger e irme a Vietnam o... o ir a otro sitio por esa razón.
Öylece toparlanıp Vietnam'a gidemem ya da... her hangi bir yere..
De este modo, no tengo que ir a Vietnam.
Böylece, Vietnam'a gitmek zorunda kalmayacağım.
Serví en Vietnam.
Vietnam'da görev yaptım.
La gente como vosotros sois la razón de que nos llevara tanto tiempo meternos en Vietnam.
Sizin gibiler yüzünden Vietnam'a girmemiz o kadar uzun sürdü.
- Ahora bien, Kristina, ¿ alguna vez te he hablado de RR en Bangkok?
- Kristina sana hiç Vietnam'dan bahsettim mi?
Fue un mensaje político sobre Vietnam
Bu vietnamın politik bir mesajı.
- Va a pensar que volvió a Vietnam.
- Vietnam'a geri döndüğünü sanacak.
Un dia estás espolvoreando las tripas de algún oriental en Vietnam... y al dia siguiente estás jugando a los detectives con un chaval y su profesor
Bir gün Vietnam'da çamurun içindeki bağırsaklara bakarken öbür gün bir bakmışsın Dr. Phil'le oynayan bir çocuk ve öğretmeniyle uğraşıyorsun.
Sabes, yo estuve en la Guardia Nacional en Connecticut durante la guerra de Vietnam.
Baksana, Vietnam Savaşı sırasında Connecticut'ta ulusal muhafızdım ben.
Debió de ser más o menos... cuando te fuiste a Vietnam.
Senin Vietnam'a gitmenle aynı zamanlarda olmuş olmalı.
Así que huiste... a Vietnam.
Bu yüzden sen de Vietnam'a kaçtın.
Ugh, es como una pelicula de Vietnam.
Vietnam filmlerine dönmüş orası.
No me pasó en Vietnam, y no me va a pasar aquí
Vietnam'da olmadı ve burada da olmayacak!
Significa mucho para mí. Me lo dieron en Vietnam...
Bana çok mantıklı bir anlaşma gibi geldi.
Acaba de regresar de Vietnam.
Vietnam'dan geri geldi.
Dice que quiere arrepentirse de sus pecados en Vietnam.
Vietnam'daki günahlarının bedelini ödemek istediğini söylüyor.
Sí, bueno, mamá dijo que sabes un montón de la guerra de Vietnam, y de eso se trata y es para mañana.
Evet, annem Vietnam savaşını iyi bildiğini söyledi. Konu da bu ve teslim tarihi yarın.
Un experto en la guerra de Vietnam.
Vietnam Savası uzmanı.
- ¿ Vietnam?
- Vietnam.
- Vietnam, cierto.
Vietnam, tamam.
Perdió una pierna en Khe Sahn durante la ofensiva del Tet.
Vietnam gazisi. Tet Taarruzu sırasında Khe Sanh'da sol ayağını kaybetti.
Acabada de volver de Vietnam, donde, debes suponer ví e hice casi de todo.
Her şeyi görüp yaptığımı sandığım Vietnam'dan yeni dönmüştüm.
Con todo el bambú, pipas para fumar y música de los 60. Como si mis viejos G.I. Joes se congelasen en un extraño flashback de Vietnam.
Tüm odayı bambular, esrarlar ve 60'ların müziği sarınca G.I. Joelarım, garip bir Vietnam hatırasında donup kalmış gibi görünüyor.
Sí, buen chico, paracaidista de elite regresó de Vietnam lleno de medallas.
İyi çocuktu. Vietnamdan hava kuvetlerindeydi. Göğsü madalyalarla kaplıydı.
Tengo un sueño donde... soy un Marine americano en la guerra de Vietnam y estoy de patrulla en plena selva.
Ben sık sık rüyamda kendimi Vietnam savaşı sırasında, Amerikan deniz piyadesi olarak ve ormanın ortasında devriye gezerken görüyorum.
Bla, bla. Vietnam
Vır vır vır, Vietnam.
Yo recuerdo que cuando tu padre estaba en Vietnam. Me ponía tan caliente, que habría llenado la secadora con zapatillas de tenis, Y sentarme en ella.
Babanın Vietnam'da olduğu zamanı hatırlıyorum da öyle azardım ki, kurutucuyu tenis ayakkabılarıyla doldurup üzerine otururdum.
Es como Vietnam para mí,
Bu benim için Vietnam gibi.
Ahora, Charlotte es Vietnam, y soy un veterano.
Şu anda, charlotte benim vietnam'ım, Ben de bir gaziyim. Kötü savaş anıları...
¿ Dónde estaba ese.. Nam?
Nerede oldu, Vietnam da mı?
Wally era mi comandante, y el sábado es la 40 reunión de nuestro servicio en Vietnam.
Wally benim komutanımdı ve cumartesi, Vietnam'a yaptığımız çıkarmanın 40. yıl dönümü.
Sabes, mi antiguo novio y yo hicimos una visita en bicicleta por Vietnam hace dos años.
2 yıl önce ben ve erkek arkadaşım bisikletlerimizi almış ve Vietnam'da tur yapmıştık.
¡ Jugó un papel muy importante en la guerra de Vietnam!
Vietnam savaşının kazanılmasını sağladı!
Sí, sabes que no luchó en Vietnam, ¿ verdad?
Vietnam'da savaşmadığının farkındasın herhâlde.
Estas se usaron por las Fuerzas Especiales durante Vietnam para volar a una gran altitud fuera del rango de misiles y introducirse en territorio enemigo mientras no les detectaba el radar.
Füze menzili dışındaki yüksek irtifada uçabilen ve sonra radar tarafından belirlenemeyen düşman sahasına inebilen özel kuvvetler tarafından Vietnam savaşı boyunca kullanıldı.
"Play Misty for me", "Good Morning Vietnam" "Fisher King", "Talk to Me"
"Ölümün sesi", "Günaydın Vietnam" "Balıkçı Kral", "Konuş Benimle"
Bueno, todos nos alistamos y fuimos a luchar a Vietnam, en los campos de arroz.
Neyse işte hepimiz ordaydık ve beklememiz gerekti
Parece que había problemas con los despegues y los aterrizajes de los aviones en Vietnam.
Onların uçak sorunu vardı ki Vietnam a inmişlerdi
Volé helicópteros en Saigón, Vietnam.
Vietnam, Saigon'da helikopter uçurdum.
Si me quedo aquí Me mandará a Viet Nam. o me encerrarán en la cárcel.
Burada kalırsam beni ya Vietnam'a gönderecekler ya da hapse atacaklar.
- Si puedes ir a Vietnam...
- Pekala, şundan kurtulmalısın, tüm bunlardan sıyrılmalı, ve onunla evlenmelisin. - Ben de Vietnam'a gidersem...
- ¿ Estabas en el ejercito Cliff? - La mayoría en Vietnam.
Asker misiniz?
- Oh vaya eso es muy chévere.
- Vietnam gazisiyim