Translate.vc / Espagnol → Turc / Viné
Viné traduction Turc
21,601 traduction parallèle
Cuando me enteré de lo que le pasó al pobre de Nucleus vine directo aquí.
Şimdi, zavallı Nucleus'a olanları duyar duymaz Hemen buraya geldim.
La registré cuando vine a Quantico.
Quantico'ya ilk geldiğimde yanımdaydı.
¿ Por qué crees que vine esta noche, jugándome el cuello?
Buraya gelerek neden kendimi riske attım?
Solo vine a entregar esto.
Ben kaçar.
Vine a despedirme de mi único amigo verdadero.
Tek gerçek arkadaşıma hoşça kal demek için geldim.
Los nominados a mejor actor de largometraje o Vine son...
Sinema filmi veya Vine videosunda en iyi oyuncu adayları...
Estoy de acuerdo con lo que digas, porque vine a apoyarte, pero ¿ tal vez no sea la mejor idea?
Sen öyle düşünüyorsan iyidir çünkü ne olursa olsun senin için buradayım ama bu çok iyi bir fikir olmayabilir mi acaba?
Vine a vos porque todo el mundo en este castillo quiere que siga adelante con este matrimonio, excepto vos.
Size geldim çünkü bu kaledeki herkes sizin dışınızda evliliğe doğru gitmemi istiyor.
Sabía que nadie vendría, aun así vine solo.
Allaha şükür silahla ilgili hiç bir davam olmadı olmayacakta.
- Vine a que sean firmados.
Efendin avukatın dava ile ilişkisi kalmadı.
Vine por Francis.
Buraya Francis için geldim.
Sé adónde ibas, por eso vine.
Evet, oraya gittiğini biliyorum. O yüzden buradayım ya.
Sólo vine aquí porque me preocupo por ti, Emma.
Yanına geldim çünkü seni seviyorum, Emma.
Eso vine a decirte.
Şunu söylemek için geldim.
No vine sólo a ayudar a mis amigos, vine a ayudar a todos.
Sadece arkadaşlarıma yardım etmek için dönmedim.
Después me vine a Buenos Aires y...
Sonra Buenos Aires'e geldim ve...
No vine a una lectura.
Buraya fal baktırmaya gelmedim.
No vine a beber.
Buraya içmek için gelmedim.
Vine para escapar de los dramas de mi relación, no para ver su drama en primera fila.
İlişki mevzumdan kaçmak için sizinle geldim sizinkini yakından izlemek için değil.
Vine aquí como una cortesía, ¿ y me va a acusar de conducta inapropiada?
Buraya kibarlıktan geldim, ve sen beni delil karartma ile suçluyorsun?
Vine a verlo antes de la reunión como una cuestión de cortesía, no a buscar su consejo.
Sizinle bu konuşmayı nezâket gereği yaptım. Nasihâtınızı dinlemek için değil.
Vine a preguntar si desearías visitarnos esta noche.
Bu gece gelmek ister misin diye sormaya geldim de.
Vine desarmada, como me pediste.
İstediğin gibi silahsız geldim.
Así que aquí van unos videos del perro Mishka diciendo "Te amo".
O yüzden şimdi "Seni seviyorum." diyen köpek Mishka'nın birkaç Vine'ı geliyor.
Vine yo misma.
Kendim geldim.
Por eso vine a hablar contigo.
O yüzden seninle konuşmaya geldim.
Así que no me voy sin lo que vine a buscar.
- Yani geldiğim şeyi almadan gitmiyorum.
No, vine preparado.
- Hayır. Fazladan getirdim.
Vine aquí para relajarme.
Buraya kafamı dağıtmaya geldim.
Vine aquí a hablar sobre lo que pasó con Lobos, nada más.
Buraya Lobos'la olanları konuşmaya geldim. Daha fazlası için değil.
Señor, la primera vez que vine aquí, conté 24 especímenes.
Efendim, buraya ilk geldiğimde, 24 numune saymıştım.
Parece que vine a dar con un demonio maestro.
Sanki sığırlara bakan bir batakhane ustası oldum.
- Vine a ver a la chica.
Kızı görmeye geldim.
Vine a hablar contigo.
Ben seninle konuşmaya geldim.
- Vine tan pronto como pude.
- Olabildiğince erken geldim.
Vine para ver a A.J. Hensdale.
Buraya A.J. Hensdale'i görmeye geldim.
No, vine para que te traicionara, pero es demasiado estúpido para hacerlo.
Hayır, seni ele vermesi için buradaydım, ama bunu yapmayacak kadar aptal.
Vine a decirte que te veas al espejo y aléjate de él.
Buraya sana aynaya bakmanı ve bu çocuktan kurtulmanı söylemeye geldim.
Vine a decirte que despidas a Rachel, porque ella no renunciará.
Buraya Rachel'ı kovmanı söylemek için geldim, çünkü o istifa etmiyor.
Scottie, no vine a discutir contigo.
Scottie, burada seninle tartışmak için değilim.
Pero si lo hacen, vine a decirte todo lo que pasará afuera.
Ama eğer girersen... olacak her şeyi sana söylemek için buradayım.
Vine para decirte que lo siento.
Üzgün olduğumu söylemek için buradayım.
Y vine aquí a decirte la verdad. Se acabó.
- Ben de buraya gerçeği söylemek için geldim.
No solo vine a disculparme por lo que pasó entre nosotros.
... ama buraya sadece aramızda geçenler için özür dilemeye gelmedim.
Vine a pedir tu ayuda.
- Yardımını istemeye geldim.
No lo hice, pero tuve la misma conversación con Louis, lo resolvimos y vine a decirte que destruiré la mía si destruyes la tuya.
Etmedim. Ama aynı konuşmayı Louis'le de yaşadık ve çözdük size teklifim şu, siz yok ederseniz ben de yok ederim.
Vine por esto.
Bunun için buradayım.
No, Donna, vine porque me importas y porque...
Hayır hayır Donna, buraya seni düşündüğüm için geldim ve...
Lo soy, pero no arriesgo a la gente que amo y por eso vine a decirte que cuando Donna te ofrezca sus ahorros de retiro, le dirás que ya no lo necesitas.
Öyleyim ama eğer sevdiğim insanları tehlikeye sokuyorsa risk almam bu yüzden buraya eğer Donna sana 401 bin dolarını teklif ederse ona artık ihtiyacın olmadığını söylemen için geldim.
Pienso cumplirlo. Solo vine a entregarte estos documentos.
Hayır daha da iyisini yapacağım, size bunları bırakmak için uğradım.
No, verás, vine a investigar por qué cuando la mujer que te ha protegido durante tanto tiempo te pide un simple gesto de confianza, pareces pensar que solo se protege a sí misma.
Hayır, bak, kadın seni uzun zamandır böyle korurken, şimdi de senden küçük bir güven jesti isterken neden tek yaptığının yalnızca kendisini korumak olduğunu düşünüyorsun onu sormaya geldim.