English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Visible

Visible traduction Turc

1,104 traduction parallèle
La alianza es un signo externo y visible de una gracia interior y espiritual... la unión de este hombre y esta mujer en santo matrimonio.
Görünen ve görünmeyen manevi ve ruhani bir lütfu sembolize eden alyans bu adamla bu kadının kutsal birlikteliğinin tamamıyla birleşimini simgeliyor.
La superficie que vemos en la luz ordinaria visible, está a 6 000 ° C.
1 Aralık'tan itibaren yeşil bitkiler, çok bol miktarda oksijeni ve azotu atmosfere vermeye başladılar.
Con rayos X vemos una parte del Sol que normalmente es invisible un halo de gas a millones de grados la corona solar. Con luz visible normal, las regiones más frías y oscuras son las manchas solares.
Kainattaki sayısız dünya benzeri gezegenlerdeki gibi, dünyamızda yaşamın kaynağı fosillerden bildiğimiz kadarıyla, dünyanın oluşumundan kısa bir süre sonra meydana geldi.
Los antiguos astrónomos de todo el mundo estudiaban el cielo nocturno memorizando y registrando la posición de cada estrella visible.
Bir hücrenin çekirdeğine yolculuk. İlk önce bize bir hücre lâzım. Birazını bağışlayabilirim bende trilyonlarca var.
Era fácilmente visible a plena luz del día. Y con su luz, se podía leer de noche.
DNA, 100 milyon küçük ve hareketli atom boyutundaki parçalardan oluşur.
Pacifico visible y sin demoras.
Yavaşça gel, göz alıcı şekilde ve gecikme olmadan.
Tira la ropa del linyera y el despertador encima de la basura, de modo que quede bien visible.
Serserinin kıyafetlerini ve çalar saati çöpün üstüne koy ki açıkça görülebilsin.
"Creo en Dios Padre Todopoderoso..." "creador del cielo y de la tierra, de todo lo visible e invisible."
Tek bir Tanrı'ya inanıyoruz görünen ve görünmeyen herşeyin ve Dünya ve Cennetin yaratıcısı.
La cultura empezará a estar visible en nuestras vidas.
Bunun anlamı, kültür artık hayatımızın büyük bir bölümünde yer alacak.
Que tendría probablemente un hombre.. .. si tuviera una contusión visible en la parte superior de su arco cigomático?
Eğer birisinin elmacık kemiğinin üst kısmında görünür bir kontüzyonu varsa bu kişinin nesi vardır?
Visible solo para aquellos que buscan y confían, suelen confundirlo con una yegua blanca.
Sadece arayan ve inananlara görünen, - Ve genellikle beyaz bir kısrakla karıştırılan
¿ Admitirías que la vida incluye más de lo visible?
Gözle gördüğümüzden başka bir dünya olduğunu kabul ediyorsun, değil mi?
Todo lo que es visible debe crecer más allá de sí mismo, y extenderse hacia el reino de lo invisible.
Bütün bu görünenler kendi kendine yetişmek zorundadır ve görünmezliğin krallığına uzanırlar.
Dios visible, ¿ qué no nos harás hacer?
Yeryüzü Tanrısı, bize ne yaptırmazsın ki?
Es sumamente visible en estas partes.
- Göze çarpan biri.
Es más visible desde el patio.
Avludan girdiği açıkça ortada.
- Pero solo es visible cuando lo miras de frente.
- Sadece ileri doğru bakarsan görünür.
Este sitio es menos visible.
Bu yer dikkat çekmez.
No quiero apoyo visible del bufete, a menos que lo pida.
Ben sormadan hukuk şirketinden görünür bir destek istemiyorum.
¿ Que parte era claramente visible para usted?
En belirgin gördüğünüz bölüm neresiydi?
El cometa Hailey está ahora dominando el cielo del norte... se extiende más de 100 millones de kilómetros a través de los cielos... que ocupa una sexta parte del horizonte visible.
Halley Kuyruklu yıldızı kuzey semalarında belirdi 100 milyon mil öteden geçecek olan yıldız birle-altıncı ufuk çizgileri arasını tamamen işgal edecek.
Una vez que el cráneo se hace visible... con una sierra... se corta el perímetro.
Kafatası tamamen görünür olduğunda kemik testeresini alır ve etrafını kesersiniz.
Cringer, tú quédate aquí, eres demasiado visible
Gitmek zorundayım. Titrek, sen burada kal, sen çok dikkat çekesin.
Me estoy volviendo visible.
Görünüyorum.
Esta contingencia es toda visible en la mente de Dios.
Bu ihtimalin sadece Tanrı'nın zihninde olduğu tasvir edilmiştir.
Papá, ¿ estás visible?
Baba? İyi misin?
El núcleo visible explotará sólo si en el momento... en que se supera el límite máximo... es bombardeado por neutrones, o sea, con el iniciador :
Bölünebilir çekirdek sadece kritik durumda nötron bombardımanına tabi tutulursa infilak eder. Bu bombardıman da bir insiyatör tarafından başlatılır.
Debo reconciliarme con él de algún modo " Esto indica la idea de un plano detrás del mundo visible que le sirve de soporte, y con el cual me debo relacionar.
Vücudunun enerjilerinden ilham almış... hayal gücünün uçuşudur.
Que hay un plano invisible haciendo de soporte del plano visible.
Şu şekilde düşünüyorum... Bir hayvan bir çeşit bütünsel bir varlıktır.
Straker llevó a Silver Blaze a la hondonada, donde su luz no sería visible desde la cuadra.
Straker, Silver Blaze'i ışığının arazide görünmesini engelleyecek olan çukura doğru çekti.
- Se hace visible.
- Açığa çıkıyor!
Será visible en cualquier momento.
Tam karşıda görünür olacak.
El reflejo visible es muy breve.
Görünür parlama çok kısa.
Se ha hecho visible, Capitán.
- Şu anda görünür Kaptan.
Volverá a hacerse visible en 40 segundos.
40 saniye sonra görünür olacak.
La estructura debe estar ahí... aunque no es visible.
Yapı burada olmalı, yine de... onu göremiyoruz.
Tuve la única ventana en este momento, y miraba afuera, y maldita si la Luna no era visible en la luz de día... al frente afuera en el tope de la ventana.
O an sadece benim önümde pencere vardı,... dışarıya acaba Ay gün ışığında gözüküyor mu diye baktım. Tam pencerenin üzerinde duruyordu.
Pero cuando acaban la instrucción cada lengua se relaja y cada diente de marfil es visible.
Ama talimden çıktıkları an.. .. çenelerinden durulmaz ve 32 dişlerini sayarsın :
Volví a ser visible justo frente a la casa de Irene.
Tam Irene'in kapısının önüne ışınlandım.
En esta época del año, Virgo acaba de hacerse visible en el Este.
"Yılın bu zamanında.. Başak takım yıldızı gökyüzünün doğusunda görünümez olur..."
Deberíamos poner a Milhous en un lugar menos visible.
Belki onu daha az görüneceği bir yere koymalıyız
Objetivo visible dentro de 10 segundos.
Hedef 10 saniye sonra görünecek.
El polvo se adherira a su cuerpo, haciéndolo visible.
Vücuduna yapışan toz onu görünür yapacak.
Cambio o mutación visible de la naturaleza... o del comportamiento humano.
B - ) İnsan doğasında veya işlerinde görülebilir doğal değişim veya mutasyon.
¿ Por qué hay un fenómeno visible fuera del campo subespacial?
Neden Warp sürücüsünün dışında görünen bir fenomen olmadı ki?
Consumimos bastante energía, la que es visible desde el espacio.
Uzaydan görülebilecek kadar enerji tüketiyoruz.
¿ Mi gorra no es lo suficientemente visible?
Yeterince turuncu değil mi?
Era la cabeza visible de la Liga Anticomunista del Caribe.
Karayipler Anti-Komünist Birliği'nin başkanıydı.
Significa "siempre visible" en griego.
Anlamı "Herzaman görünür" Yunancada.
El pájaro de guerra romulano se hace visible por estribor.
Kaptan, Romulan savaş kuşu sancak tarafında açığa çıkıyor.
Crucero klingon haciéndose visible, señor.
Klingon saldırı kruvazörü ortaya çıkıyor efendim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]