Translate.vc / Espagnol → Turc / Ye
Ye traduction Turc
66,439 traduction parallèle
No consigo determinar el qué.
Ye işte.
Howard no lo dejará ir a Mesa Verde con esa cinta.
Bence Howard, Chuck'ın o ses kaydıyla Mesa Verde'ye yaklaşmasına izin vermez.
Simultáneamente, la Karakum del ERCM, enviada por Korshunov para recoger su tecnología de la protomolécula, fue destruida.
Eş zamanlı olarak Krshunov tarafından görevlendirilen ve Ganymede'ye protomolekül teknolojinizi götüren MKCD gemisi Karakum yok edildi.
¿ Qué tal si nos sujetamos fuerte y ponemos la Roci a girar fuerte?
Sıkıca bağlansak ve Roci'ye sert bir dönüş yaptırsam nasıl olur?
Sigo pensando que se lo contaré a Mei cuando vuelva a casa.
Eve gittiğimde bunu Mei'ye anlatacağım diye düşünüp duruyorum.
Trabajar para Eddie es lo que yo hago, ¿ de acuerdo?
Eddie'ye çalışmak benim işim.
Pregúntale a Lizzie si ella te quiere a ti.
Sor bakalım Lizzie'ye istiyor muymuş.
Si le dices a JP que no pague, o si le dices algo que no debes te haré tragar esto.
JP'ye parayı ödememesini ya da ters bir şey söylersen hepsini içiririm sana.
Espera a ver lo que Dylan eligió para Dolly.
Dylan'ın Dolly'ye aldığı hediyeyi görmelisin!
No cuando Justin Bobby viene a tu casa llorando porque es el único que no estuvo en la nota de Teen Vogue.
Teen Vogue'da fotoğrafı basılmadı diye gecenin köründe evine kadar gelip kapında ağlayan Justin Bobby'ye dayanılmıyor.
Con efecto inmediato, el Instituto queda cerrado.
Şu andan itibaren Enstitü'ye giriş çıkışlar yasaklanmıştır.
¿ O quizás por decirle a Clary lo que sientes?
Yoksa Clary'ye hislerini açıklamak mı?
¿ Estás diciendo que no crees en Jace y Clary? Pensé que estarías impresionada.
Jace ile Clary'ye inanmıyor musun?
¿ Y se lo dirás a Clary?
- Clary'ye söyleyecek misin?
La Inquisidora Herondale acaba de llegar al Instituto.
Müfettiş Herondale, Enstitü'ye geldi.
Diecinueve cazadores de sombras murieron en tu asalto a este Instituto, junto con cientos de subterráneos que masacraste con la Espada Mortal.
Enstitü'ye yaptığın saldırıda 19 tane Gölge Avcısı can verdi. Ruh Kılıcı ile katlettiğin yüzlerce Aşağı Dünyalı da cabası.
Valentine atacó el Instituto.
Valentine, Enstitü'ye saldırdı.
Deberíamos llevarlos al Instituto.
- Onları Enstitü'ye götürmeliyiz.
Ya sé que estás enfadado porque ataqué a Clary, pero carbonizarte para evitarme parece un poco exagerado.
Clary'ye saldırdığım için bana kızdığını biliyorum ama sırf benden kaçmak için yanmana da gerek yok.
- Pero si han venido a 1967 buscando a Rip, eso significa...
- Ama eğer 1967'ye Rip'i bulmak için geldilerse... - Onları buraya madalyon getirmiş olmalı.
Sara nos ha pedido que encontremos descripciones físicas de la lanza que puedan ayudarnos a encontrarla. Cree que Rip la tenía cuando viajó a 1967.
Rip 1967'ye giderken yanında olduğunu düşünyüor.
Gideon, establece un curso a Central City, 2017.
Gideon, Central City, 2017'ye rota çiz.
Sé que no me trajiste a 2017 para comprar lattes y frappuccinos.
Beni 2017'ye sırf latte ve frappucino içmeye getirmediğini biliyorum dostum.
Lo siento, Jefferson. Deberías regresar al Waverider.
Kusura bakma Jefferson, senin Dalgagüdücü'ye dönmen gerek.
Dime, Phil, ¿ alguna vez has ido a Suiza?
Söylesene Phil. Hiç İsviçre'ye gittin mi?
Por Lily.
- Lily'ye.
Por eso estabas actuando tan raro cuando visitaste Central City la primera vez.
Bu yüzden Central City'ye ilk gelişinde o kadar garip davranıyordun.
¿ Y si en lugar de crear una persona como lo hizo con Lily, nuestro velocista misterio se borró a sí mismo de la historia?
Ya senin Lily'ye yaptığın gibi birini yaratmak yerine gizemli hızcımız kendini tarihten sildiyse?
Gideon, ¿ podrías llevar la nave de vuelta a Central City?
Gideon, gemiyi Central City'ye döndürebilir misin?
Si tu objetivo es volver a 2017, temo que tu padre me instruyó para impedir que dejes la nave.
Amacınız 2017'ye dönmekse maalesef babanız gemiden ayrılmanıza izin vermememi söyledi.
El Karate no será un deporte olímpico hasta el 2020.
Karate 2020'ye kadar Olimpik bir spor olmayacak.
No puedo creer que esté a punto de decir esto, pero de hecho estoy de acuerdo con Rene.
Bunu söylemek üzere olduğuma inanamıyorum ama doğrusu Rene'ye katılıyorum. Ben de inanamıyorum.
Termínate la mía.
Hadi, son lokmayı ye.
Sí, de 16 pasaremos a 12, eso significa que este episodio será el último de la temporada.
Evet, 16 bölümden 12'ye düşürüyorlar, yani şu anda çektiğimiz bölüm sezon finali olacak.
Podemos ir a Hawái.
Hawaii'ye gidebiliriz.
- ¿ De Mickey?
- Mickey'ye mi?
Estoy fumando más porque estoy en AA y en ASAA, y no puedo dejar de hacer más cosas por el resto de mi vida.
Daha çok içiyorum, çünkü AA'ya ve SAB'ye katıldım ve daha başka bir şeyi bırakacak halim kalmadı.
Estamos intentando traerla a Gravedad.
Onu Gravity'ye almaya çalışıyoruz.
Tengo $ 60 ahora, pero puedo ir a un cajero.
Üzerimde 60 papel var ama hemen ATM'ye koşabilirim.
¿ Qué va a pasar con Callie?
Callie'ye ne oldu?
- Se enteró de lo de Callie.
- Bir şekilde Callie'ye olanları duymuş.
Estás acogiendo a A.J. Ella es una criminal convicto.
A.J.'ye koruyucu bakım yapıyorsun. O mahkum olmuş bir suçlu.
Si podemos lograr que todos los involucrados en el accidente firmen un contrato diciendo que quieren que los cargos de Callie se retiren...
Eğer kazaya karışan herkesi, Callie'ye karşı olan suçlamaların hemen düşürülmesi için bir sözleşme imzalamaya ikna edebilirsek...
Sí, pero le hablaba a Callie de que a veces hay que hacer lo que hay que hacer, no importa lo difícil que sea.
Tamam, ve ben Callie'ye bazen sadece yapman gerekeni... ne kadar zor olursa olsun, yapmak konusunda nasihat verdim.
Le dí mi palabra a Callie de que iba a encargarme de Gray y Molloy.
Gray ve Molloy işini halledeciğime Callie'ye söz verdim.
Y estás acogiendo a A.J. Ella es una criminal convicto.
Ve sen de A.J.'ye koruyucu ailesisin. O hüküm giyinmiş bir suçlu.
Solo descubrí que, mientras estoy acogiendo a A.J. no puedes vivir con nosotros.
Şunu öğrendim ki, ben A.J.'ye koruyucu ailelik yaparken sen bizimle yaşayamazsın.
Mientras este acogiendo a A.J., tú no puedes vivir con nosotros.
A.J.'ye koruyucu aile olurken, sen burada yaşayamazsın.
Bueno, debo ser honesta. Estoy algo enojada con A.J. estos días.
Dürüst olmam gerekirse, bugünlerde A.J.'ye kızgınım.
Ese cuerpo está supervisado por el Ayuntamiento, no por la Policía de Star City.
O birim belediye başkanlığına bağlı, SCPD'ye değil.
Alerta a la policía y a la unidad anticrímenes.
SCPD ve SSB'ye haber verin.