English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Yon

Yon traduction Turc

2,745 traduction parallèle
El temblor fue leve, sacudiendo algunas ventanas... pero como pueden ver aquí... una de las casas en Yon Hee Dong se derrumbó... y ni siquiera se puede reconocer qué es qué.
Sadece pencereleri titretecek bir depremdi ama Yeonhee-dong civarındaki bir ev, gördüğünüz üzere yıkıldı. Babam hala içeride!
¡ Tan encantador!
Yon-sama.
Saca esa mano de ahí.
Ne yapıyon len. Çek o elini.
Cuando heredaste le diste medio millón de dólares y un pasaje de ida a Los Ángeles.
Mirasını alınca senden yarım milyon dolar ve..... Los Angeles'a tek yön bir bilet almış.
Jen, ¿ qué demonios haces aquí?
Jen, ne arıyon la burda?
La tracción es el factor limitante obvio de nuestra velocidad y cambios de dirección.
Yol tutuşu ; hız ve yön değişimlerimize açıkça etki eden sınırlayıcı faktördür.
¡ Instinto de orientación?
Yön bulma içgüdüsü?
Pero suponiendo que lo logren hablamos de acoplarse a 10 veces la velocidad normal, en reversa.
Ama yetişseler bile normal hızın 10 katı ve ters yön birleşmeden bahsediyoruz.
Cumple 21 la semana que viene y aún no parece adulta.
Haftaya 21 yaşına basıyor, hala yön duygusu yok.
En la necesidad de una dirección ahora, creo.
Sanırım yeni bir yön bulmam gerek.
El hombre adecuado para dirigir nuestra nación en estos momentos duros y el próximo presidente de los Estados Unidos de América.
Bu zor günlerde, bu büyük ulusa yön verecek en doğru adam ve bundan sonraki Amerika Birleşik Devletleri'nin Başkanı :
Ahí decidiré qué rumbo tomar y continuaré sola.
Buralardaki yön bulma becerim iyidir.
Es una sola mano.
Tek yön orası!
Ha sido mi guía toda mi vida.
O laf bütün hayatıma yön verdi.
Manera equivocada!
Yanlış yön!
Tienes que empezar tu vida.
Hayatına bir yön vermelisin.
Debo desviar algo de energía eléctrica.
Gücün birazını yön değiştirmeliyim.
No, van a llevar al programa hacia otro rumbo, pero es un rumbo lejos de ti.
Hayır, programı farklı bir yöne çevirmek istiyorlar ama bu yön senden tamamen farklı bir noktada.
Les estoy diciendo cómo encontrarte a los oficiales que están ahí.
Pekala içerdeki polis memurlarına..... seni bulabilmeleri için yön tarifi yapıyorum.
- Significa encontrar un rango de dirección.
- Menzil ve Yön Tayini Savunması.
Usan radares para llegar a sus objetivos, mientras que nuestras chicos siguen usando las estrellas como brújula.
Onlar hedefi telsiz sinyalleri ile tespit ederken bizim çocuklar hâlâ pusula kullanıp yıldızlarla yön buluyor.
¡ Guíanos, Mía!
Yön bildir, Mia.
Un hombre en mi posición puede hacer un par de llamadas y usar ese pequeño dispositivo que tienen en su pizarra para rastrear su posición exacta.
Benim durumumdaki bir adam, bir kaç görüsme yapıp..... yön göstericinin içindeki küçük cihaz sayesinde tam olarak nerede olduğunuzu takip edebilir.
Los consejos solo sirven para decidir entre varias posibilidades dudosas.
"... birkaç şüpheli yön arasında seçim yaparlar.
¿ Pero un consejo de guerra cuando aquí sólo hay una? ".
"Ama sadece bir yön varsa savaş meclisi ne yapar?"
Una vez para un lado y luego al lado contrario.
Önce tek yön ve sonra beğenmediğim yerler.
Miren. Aquí cambia de dirección.
Burada yön değiştiriyor.
Tengo un sentido de la orientación terrible.
Yön bulma yetim berbat.
Hemos pensado en ajustar tu vida.
Biz hayatına bir yön vermek istiyoruz.
No quiero que mi vida tome ese camino, ¿ sabes? Pero sí, voy a pedirle matrimonio a Daisy.
Hayatıma yön vermeye çalışmak istemiyorum bilirsin ama Daisy'ye evlenme teklif edeceğim.
Un experto en balística trabaja con la trayectoria y el metal.
Bir balistik uzmanı ise yön ve metal ile çalışır.
La única dirección de la que podría haber sido disparada.
Çıkmış olabileceği tek yön.
- ¿ Tienes el mapa, direcciones?
- Haritan sende mi? Yön tarifleri?
Dice, "Western está particularmente dotado en ingeniería social, creando complicidad con los objetivos y dirigiéndoles hacia una meta."
Diyordu ki "Westen, bilhassa toplum mühendisliğinde çok maharetlidir." "Hedefle uyum içerisindedir ve onlara dümen gibi yön verir."
Puedes conducir en círculos, ir por una calle en sentido contrario, o simplemente pararte en mitad de la calzada.
Daireler çizebilir, tek yön yola ters yönden girer ya da yolun ortasında duruverirsiniz.
La forma curva le hubiera dado a la explosión el componente dirección, conduciéndolo hacia arriba dentro del tanque de combustible.
Kavisli yapısı sayesinde patlamaya yön vermiş yukarı, benzin deposuna doğru yönlendirmiş.
Alzas, bajas... Va en todas direcciones, ¿ verdad?
Bir yukarı bir aşağı, artık bir yön seçse değil mi?
Es de único sentido.
Tek yön.
Norte America o Britania Oriental por 1400 años, todo gracias a un gilipollas conocido como "Revere en reversa."
Kuzey Amerika, ya da şimdiki adıyla Batı Britanya, 1400 yıldır İngilizlerin kontrolündedir. Hepsi de sağ olsun "Ters Yön Revere" sayesinde.
He estado pensando mucho en continuar con mi vida y escuchar las palabras "Nibbler en el Tejado" me ha dado el empujoncito que necesitaba.
Hayatıma yeni bir yön vermeyi bir süredir düşünüyordum. "Damdaki Nibbler" sözü bile ihtiyacım olan kıvılcımı çakmaya yetti.
Si el viento no cambia de dirección, podemos estar ante una posible alerta táctica.
Rüzgarlar yön değiştirmediği takdirde muhtemel bir alarmla karşı karşıyayız.
Niza correr, Heffley, Sólo tiene que trabajar.
İyi koştun, Heffley, Fakat yön konusunda çalışmalısın.
Solo ida.
Tek yön.
Yo os di un lugar que investigar.
Size bakacak yön gösterdim.
Dice : "Nos dirigimos al Festival de Berlín..."
Diyor ki : "Berlin Film Festivali'ne yön verdik".
El campo magnético que no está siendo repelido por depósitos naturales de minerales magnéticos, está siendo atraído por depósitos de metal.
Manyetik alanı Manyetik minareller yaratıyor. Diye bir şey yok aslında onlara yön veren metal parçacıklar
De acuerdo con la fuerza magnética, explica que puede cambiar de dirección y velocidad.
Bu neden arada Yön ve hız değiştirdiğinide açıklar öyle değilmi.
Exacto, cuando alcanza una veta mayor, en vez de frenar, disminuye la velocidad y cambia de dirección.
Evet Güçlü bir alana çarpınca Yavaşlar ve tabi sonrada yön değiştirir.
Es el único destino posible.
Mümkün olan tek yön.
Tengo un ticket sin confirmar..
- Biz de tek yön için bilet var.
Durante el tránsito, es normal la desorientación.
Geçiş aşamasında yön bulma bozukluğu yaşanabilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]