Translate.vc / Espagnol → Turc / Ési
Ési traduction Turc
5,907 traduction parallèle
Es la esposa del objetivo llegando a la casa en el Volvo.
Hedefin eşi bir Volvo ile eve geliyor.
Esposa del objetivo llegando a la casa.
Hedefin eşi eve geliyor.
No hay nada más como esto.
Eşi benzeri yok.
Sí, tiene una tendencia de engañar a su esposa.
Evet, onu her zaman eşi dışındaki kadınlara eğilimi vardır.
- Necesitas amor. - ¿ Me vas a ayudar a encontrar otra alma gemela?
- Aşka ihtiyacın var. - Bana başka bir ruh eşi mi bulacaksın?
Escuche, esposa de Mike, usted puede convencerlo mejor que nosotros.
Dinle Mike'ın eşi, onu etkilemek için daha çok seçeneğin var.
Te costé tu esposa.
Bir eşi kaybetmene neden oldum.
Lo llevo bien para ser un tío que enterró a su mujer hace un mes.
Eşi bir ay önce toprağa gömülmüş bir adam için gayet iyiyim.
En Obit ponen, "Walden Computing está a un día de desvelar el teléfono móvil que presume de tener una cobertura sin precedentes, gracias a una tecnología de última generación."
Ölüm duyurusunda diyor ki, "Walden Programlama gelecek nesil teknoloji sayesinde bir gün eşi benzeri görülmemiş akıllı telefon tanıtımını yapacak."
Es la viuda de Max Rossi.
Bu Max Rossi'nin dul eşi.
Bueno, quizás no eres la esposa de Niko, pero tu padre Lossif es como un padre para mí.
Tamam, belki Niko'nun eşi değilsin ama baban Lossif benim için baba gibi.
- Se ha convertido en una mujer como ninguna otra. - ¿ Oh, de veras?
- Eşi benzeri olmayan bir kadın oldu. Öyle mi oldu?
Antes de las elecciones parlamentarias. .. | Ndia es testigo de un movimiento único en el que la gente está haciendo oídos sordos..
Meclis seçimleri öncesi Hindistan, seçmen kartı olmayanlarla ilgili eşi benzeri görülmemiş bir sağırlığa tanık oluyor.
La esposa dijo que un minuto estaba pagando facturas.
Eşi bir dakika öncesine kadar faturaları ödediğini söyledi.
Señora Primera Dama.
Sayın Başkanın Eşi.
Mis compañeros americanos, hemos soportado un período de desesperanza sin igual en la historia de la humanidad.
Yurttaşlarım, insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir çaresizlik dönemine katlandık.
La Convergencia Armónica creó un cambio de energía como nunca antes había sucedido.
Ahenk Birleşmesi daha önce eşi benzeri görülmemiş bir enerji kayması yaratmıştır.
Si contesta la mujer, cuelga y vuelve a intentarlo en una hora.
Telefonu eşi açarsa, kapatın ve bir saat sonra tekrar deneyin.
Cuando lleve a su esposa a casa podrás también entrenar con ella.
Eşi eve geldiğinde ona egzersiz yapmakta yardımcı olabilirsin.
Es como este.
Diğer eşi bu.
Pero, ¿ su esposa no está en Francia?
- Ama eşi Fransa'da değil mi?
Telemetría sugiere se accede a los datos de un Cameron Oficial, el cónyuge de uno de sus ejecutivos.
Uzakölçüm sistemi gösteriyor ki yöneticilerimizden birinin eşi olan memur Cameron'un bilgilerine ulaşmışlar.
Esta es mi esposa, Lina.
Bu da eşi Lina.
Al parecer, su propia esposa se estuvo reuniendo en secreto para tratar algún tipo de movimiento para la liberación de la mujer.
Görünüşe göre eşi diğer kadınlarla kadınların özgürlüğü hakkında konuşmak için gizlice buluşuyorlarmış.
Privado Brandon Grabe tenía una esposa, Annabel, y dos hijos, Ross y Galeno.
Er Brandon Grabe'in bir eşi vardı, Annabel ve iki çocuğu, Ross ve Galen.
Recuerdas a Pilar, la esposa de Rafe. Así es.
- Rafe'in eşi Pilar'ı hatırladın mı?
Te acuerdas de Pilar, la esposa de Rafe.
- Rafe'in eşi Pilar'ı hatırladın mı?
¿ Cómo el de la mujer de Grady Hale?
- Taşralı Grady Hale'in eşi mi?
Su viuda.
- Dul eşi.
Casi le cuesta el matrimonio con su mujer, Heather Ormankupp.
Resmen evliliğinden, karısından oluyordu. Eşi Heather Ormankupp.
Es la mujer de Juan Badillo... Viuda.
Juan Badillo'nun eşi.
Bueno, su mujer presentó un informe de persona desaparecido por él ayer.
Eşi kayıp olduğunu bildirdi.
Dime lo que ella pensará si su consorte es condenada a muerte por traición.
Eşi ihanet suçundan ölüme mahkum edilirse ne düşünür söyle bakalım.
Bueno, aparte del hecho de que vosotros dos sois obviamente almas gemelas.
Siz ikinizin bariz olarak ruh eşi olmanız yanında,
Las almas gemelas no se hacen en un día.
- Bir günde ruh eşi olunmaz.
LLEGARÉ... TARDE PARA MI ACUERDO, Y MI MADRE ME PEGARÁ
Giyinik... giyinik yatmaya geç kalacağım, annem en uygun eşi kaçırdığım için, beni bir güzel sopalayacak.
Y, con seguridad, lo intentó con la segunda, mi hermana Felicity.
İkinci eşi olan kardeşim Felicity'de aynısını yapacaktı.
Cyrus Lavinius Jeremiah Jones... y a sus tres esposas, nos encanta el amor.
Cyrus Lavinius Jeremiah Jones ve 3 eşi gibi... Aşkı seviyoruz.
Si los partidos de todo el mundo eran así de horrible, Tiene que haber un montón de espectadores solitarios por ahí.
Herkesin eşi bu kadar kötüyse demek ki ortalıkta bir sürü yalnız insan var demektir.
Hola, soy Jennifer, la ex de Charlie.
Selam ben Jennifer, Charlie'nin eski eşi.
Soy Jen, la exesposa de Charlie.
Ben Jen, Charlie'nin eski eşi.
La esposa del Príncipe Saudi, Beyoncé, claro, y...
Sudi bir prensin eşi, tabii ki Beyoncé ve...
Su esposa murió en el tiroteo.
Eşi çatışma esnasında can verdi.
Todos los años el, su esposa y sus gemelas van al primer dia del festival.
Her yıl o, eşi ve ikiz kızları festivalin ilk gününe katılırlar.
Su mujer, Judy, y su hijo, Matt, perdieron sus vidas cuando trataron de ocultárnoslo.
Eşi Judy ve oğlu Matt, bu topluluğu bizden uzak tutmaya çalışırken canlarından oldular.
No hay un lugar como ese en el mundo.
Dünyada bir eşi daha yok.
Es la viuda de Lester Dolloway, el barón del mineral.
O, Mineral baronu Lestar Dolloway'in dul eşi.
Solo que era un húngaro muy rico que se había casado con dos mujeres ricas. Que las dos murieron, haciéndole entristecer, pero aún más rico.
Sadece çok zengin bir macar olduğunu, iki zengin hatunla evlenmiş, iki eşi de ölmüş, bu onu üzmüş ve daha zengin etmiş.
Tú, tu hermano, el médico... y su esposa todo estará bien.
Siz, ağabeyiniz, doktor ve eşi. Herkes iyi olacak.
Señor, tiene esposa e hijo... y están esperando noticias suyas.
Efendim, eşi ve bir çocuğu var... ve ondan haber bekliyorlar.
Tenía una esposa e hijo.
Eşi ve bir oğlu var.