English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espagnol → Turc / Íntegra

Íntegra traduction Turc

69 traduction parallèle
Me comprometo solemnemente, delante de Dios, y en presencia de esta asamblea, a llevar una vida íntegra y a cumplir fielmente los deberes de mi profesión.
Hayatımı saflık içinde yaşayıp mesleğimi dürüstçe yapacağıma Tanrı'nın önünde ve bu meclisin huzurunda ciddiyetle söz veriyorum.
Pensándolo bien, seguro que es una chica estupenda íntegra, honrada y de buen corazón.
Bir kez daha düşündüm de, iyi bir kız olduğuna eminim... namuslu, dürüst ve temiz ruhlu.
No podemos pagar la suma íntegra. Pero debemos pagar al menos la mitad.
En azından yarısını temizleyebiliriz.
Claro. Íntegra.
Tabii ki, her bir kelimesini.
- Sí. ¿ Y pagarían la suma íntegra inmediatamente?
Tüm tutarı hemen mi ödeyeceksiniz?
Os la ha copiado íntegra.
Tamamını çalmış.
Es una mujer íntegra.
Dürüst bir kız.
Ninguna agencia íntegra lo haría.
Elbette hayır, bunu hangi saygı değer ajans destekler.
La versión íntegra del Webster's International Dictionary dice que proviene de la raíz latina habilis.
Webster'ın Uluslararası Sözlüğü'ne göre Latince "habilis" kökünden geliyor.
Ober, una idealista, íntegra, estaba desconcertada por esos actos.
Böyle şeyler basit ve idealist biri olan Ober'i şaşırtıyordu.
Una vida ofrecida a los dioses debe ser íntegra.
Tanrılara sunulacak kişi sapasağlam olmalı.
Cansada el alma está De su íntegra envoltura
Kulakları ve gözleri kocaman Bulutlar çizer.
Para lo bueno o para lo malo, una periodista íntegra.
Hem de iyi veya kötü, dürüst bir muhabir.
Me gustaste porque eras íntegra y no estabas loca.
Çılgın değil, iyi biri olduğun için senden hoşlanmıştım.
¿ Cómo pudo la segunda estructura mantenerse íntegra?
İkinci motif nasıl bütünlüğünü koruyabilmiş?
Su ordenador la diseñó para ser una persona muy íntegra.
Bilgisayarınız onu kusursuz dürüstlükte biri olarak tasarladı.
Ahora creo nos beneficiaría la ceremonia íntegra.
Bence hepimize faydası dokunacak.
La versión íntegra y con anotaciones, con los 47 comentarios, los 900 casos prácticos y las 10.000 opiniones.
Oh. 47 yorumu ile tam ve eksiksiz açıklamalara, 900 küçük ve büyük karara, ve bunun hakkındaki 10.000 düşünceye.
Vio a una persona íntegra donde yo veía a una inadaptada hostil. Y al depositar su fe en mí, yo empecé a tener fe en mí misma. Lo primero que pensé cuando murió fue que no podía hacerlo sin ella, que la necesitaba demasiado.
Harcanan emeğe değer biri görmüştü ama ben kendimi o kadar değerli görmüyordum ve o bana güvendi, bu sayede ben de kendime güvenmeye başladım, ve o öldüğünde ilk düşündüğüm şey o olmadan bütün bunları asla yapamayacağımdı, bu yüzden ona çok ihtiyaç duyuyorum- -
Hiciste de mí una persona íntegra.
Beni noksansız bir insan yaptın. Sana her şeyi borçluyum.
De íntegra felinidad
Mistik Tanrısallığı
Necesito averiguar si soy capaz de ser una persona íntegra sin ti.
Sensiz tam bir insan olup olmayacağımı öğrenmem lazım.
Necesito averiguar si puedo ser una persona íntegra yo sola.
Tek başıma tam bir insan olabilecek miyim görmem lazım.
Siempre fuimos muy unidos necesito averiguar si soy capaz de ser una persona íntegra sin ti.
- Hayatlarımız o kadar birbirine geçmiş ki... Sensiz tam bir insan olup olamayacağımı öğrenmem lazım.
Pathfinder intentó enviar una versión íntegra de mi programa.
Kâşif kısıtlanmamış bir programımı göndermeye çalıştı.
Fue muy grosero, y su conducta muy poco íntegra.
Kabalıktı bayağı bir davranıştı.
Qué íntegra eres.
Ne de erdemlisin!
¡ Tan íntegra!
Pek erdemlisin!
Faith + 1,... presentando lo mejor en buena e íntegra música cristiana.
Faith + 1,... iyilerin en iyisi, ahlaklı Hıristiyan müziği.
Hago lo que puedo para enderezar las cosas, pero me he convertido en el enemigo, y ella, como científica, se considera íntegra.
Ben yanlışları düzeltmeye çabaladığım halde, düşman olup çıktım. Öte yandan, o bilimle uğraşıyor ve namusunu koruyor. Ya da öyle sanıyor.
Me pareció una persona íntegra.
Ona güvenebileceğimi hissetmiştim.
Allá hay gente íntegra y cariñosa.
İnsanların hepsi çok iyi.
Y la mayoría del tiempo, les damos toda nuestra íntegra atención.
Ve çoğu zaman, onlara tüm dikkatimizi veririz.
La esperanza es lo único que la mantiene íntegra.
Umut onu hayatta tutan tek şey.
Es un gran niño. Me mantiene íntegra sólo con su presencia, ¿ sabes?
Beraberken beni etrafımıza karşı koruyor, anlarsın ya.
Creo que es un lugar amistoso hasta la estupefacción lleno de gente íntegra, temerosa de Dios portadora de armas.
Bence içinde Allah korkusu dolu olan, her evde silâhı bulunan bir halkı var.
Esa musa es muy íntegra.
Bu ilham perisi tam bir insan.
Y parece que tuvo una vida muy íntegra antes.
Ve önceki hayatınızı dolu dolu yaşamışa benziyorsunuz.
- Estoy al borde de volverme loco, Annie, y necesito lealtad íntegra.
- Kafayı sıyırmanın eşiğindeyim, Annie. Ve biraz sadakate ihtiyacım var.
Teresa Colvin es demasiado íntegra para incriminar a alguien.
Teresa Colvin'in birisine komplo kurmak için bir sürü dürüst yolu var.
La completa e íntegra consciencia de Nicholas Rush.
Nicholas Rush'ın tüm bilinci.
Íntegra, desde luego. Con sentido familiar, es indudable.
Çok içten ve ailesine düşkün bir kız olduğunu kabul ediyorum.
- Pero, he estado íntegra en ésta historia.
- Ama şu hikaye aşırı dikkatimi çekti.
Y que eres una persona íntegra.
Sen düzgün bir insansın.
Los amigos de Bree Van de Kamp te dirán que es una mujer honesta, íntegra y compasiva.
Bree Van de Kamp'ın arkadaşları size, onun dürüst, doğru ve tutkulu bir kadın olduğunu söyleyecekler.
Espero que algún día, mi familia vuelva a estar íntegra.
Ailemin bir gün tekrardan bir bütün olacağını umut ediyorum.
La cuestión es, ¿ por qué una mujer tan íntegra como usted haría una cosa así?
Asıl soru güvendiğiniz biri bunu nasıl yapar?
No conozco una más íntegra que la de Violette Leduc.
Ben Violette Leduc'dan daha dürüst olanını tanımıyorum.
Ingrid, eres la persona más íntegra y que más sigue las reglas que conozco.
Ingrid, sen tanıdığım en düzgün, en kurallara uyan insansın.
Yo diría que, así como estamos entusiasmados... ante la idea de lograr el más noble de todos los objetivos... el ser una persona íntegra... así también Dinamarca debe ser todo un país... y Schleswig debe reconocer su histórico destino y volver a Dinamarca.
Şöyle söyleyeceğim : Gerçek birer insanoğlu olmak adına amaçların en yücesi için veriyoruz mücadelemizi. Danimarka'nın tamamen bir ülke olması için daha çok yol var.
E hizo que nuestra compañía sea lo íntegra que es.
Ve şirketimizin vazgeçilmez bir parçasıydı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]