Translate.vc / Français → Turc / 192
192 traduction Turc
22,097 traduction parallèle
{ \ pos ( 192,220 ) } Commençons par un truc simple, comme votre nom.
İsmini öğrenmek gibi daha kolay şeylerle neden başlamıyoruz?
{ \ pos ( 192,230 ) } Pourquoi voulez-vous tous connaître mon nom?
Neden herkes ismimi öğrenmek istiyor? Kimin umurunda? Önemli değil ki!
{ \ pos ( 192,230 ) } Appelez-moi Simon. { \ pos ( 192,230 ) } Simon Doyle.
- Peki, Bana Simon Doyle diyebilirsiniz.
{ \ pos ( 192,230 ) } Tu te le demandais, avoue.
- Merak etmediğini söyleme!
{ \ pos ( 192,230 ) } Je me demandais en fait ce que vous faisiez chez Shauna.
Benim asıl merak ettiğim Shauna Taylor'ın evinde ne işi olduğu!
{ \ pos ( 192,230 ) } La même chose que vous.
Sizinle aynı şeyi.
{ \ pos ( 192,230 ) } Sauf que tout vous désigne comme coupable.
Tüm deliller aleyhineyken mi?
{ \ pos ( 192,230 ) } Mon boulot était d'empêcher ce meurtre. { \ pos ( 192,220 ) } Ipso facto, CQFD, je ne suis pas le meurtrier.
Dedektif bakın, benim görevim cinayeti engellemekti.
{ \ pos ( 192,220 ) } Elle n'était pas censée mourir.
Katili ben değilim! Aslında onun ölmemesi gerekiyordu.
{ \ pos ( 192,230 ) } Après la guerre de l'énergie de 2031, on a trouvé de nouvelles énergies.
Bakın 2031 yılındaki enerji savaşlarından sonra nihayet yeni enerji türleri geliştirmeyi başardık.
{ \ pos ( 192,230 ) } Des néo-fascistes ont pris le pouvoir pour contrôler les sources d'énergie.
Evet, yeni dönem faşistler dünyanın enerji tedarikini kontrol altına alacak güce geldiler.
{ \ pos ( 192,195 ) } N'ayez pas peur, on les a battus.
Ama merak etmeyin, onları yendik.
{ \ pos ( 192,220 ) } Un témoin vous a vu quitter l'appartement de Shauna Taylor { \ pos ( 192,220 ) } peu après qu'on l'a tuée.
Shauna Taylor'ın ölümünden hemen sonra onun evinden çıktığını gören bir tanığımız var.
{ \ pos ( 192,220 ) } On remonte le temps pour étudier des périodes clés culturellement.
Biz zamanlar arasında seyahat ederiz. Ve bazı kültürel dönemleri inceleriz.
{ \ pos ( 192,220 ) } L'Égypte ancienne, le Moyen-Âge.
Eski Mısır, Orta Çağ gibi.
{ \ pos ( 192,220 ) } L'effet papillon ne vous inquiète pas?
Kelebek etkisi seni endişelendirmiyor mu?
{ \ pos ( 192,220 ) } Changer accidentellement le passé et altérer le futur?
Geçmişte değiştirdiğin bir şeyin geleceği etkilemesi yani.
{ \ pos ( 192,220 ) } Un petit changement est une vaguelette dans l'océan.
Koca bir nehirdeki küçük bir dalgayı değiştirmek gibi. Saniyeler içinde olur ve biter. Önemli değildir.
{ \ pos ( 192,220 ) } Mais si quelqu'un faisait un truc réellement gigantesque, il changerait le futur.
Ama biri büyük bir değişiklik yaparsa evet, o zaman gelecekte büyük değişiklikler meydana gelir.
{ \ pos ( 192,220 ) } On ignore qui.
Kim olduğunu bilmiyoruz.
{ \ pos ( 192,220 ) } Et quand le tsunami arrivera à la côte?
- Tsunami olursa ne olur ki?
{ \ pos ( 192,220 ) } M. Doyle, supposons que vous venez vraiment du futur...
Peki, diyelim ki sen gerçekten gelecekten geldin.
{ \ pos ( 192,220 ) } Donc on vous a envoyé dans le passé, { \ pos ( 192,220 ) } et vous l'avez accostée... { \ pos ( 192,220 ) } Pour empêcher cela.
Peki, ilk olay durdurmak için neden seni yolladılar ve neden kadının peşindeydin?
{ \ pos ( 192,220 ) } C'est pour ça que je fouillais là-bas. { \ pos ( 192,220 ) } Pour savoir pourquoi on l'a suivie puis torturée.
Ben de neden onun hedef alındığını, katilin ona neden işkence ettiğini öğrenmek için oradaydım.
{ \ pos ( 192,220 ) } Je ne sais pas quoi.
Bir çeşit bilgi belki.
{ \ pos ( 192,220 ) } Mais vous devez me laisser partir.
Gitmeme müsaade etmemiz lazım.
{ \ pos ( 192,220 ) } On a retrouvé ses empreintes sur la scène de crime.
Olay yerinden aldığımız parmak iziyle uyuşma var.
{ \ pos ( 192,185 ) } - C'est sûr, c'est lui.
- Aradığımız adam hiç şüphesiz o!
{ \ pos ( 192,200 ) } Au nom de notre avenir, dis-moi que tu le crois pas.
- Geleceğimiz hatırına o adama inandığını lütfen söyleme.
{ \ pos ( 192,200 ) } - Non, mais c'est une sacrée histoire.
- Hayır, ama güzel bir hikâye olduğunu kabul et.
{ \ pos ( 192,220 ) } Genre L'armée des 12 singes rencontre Terminator.
Evet, "12 maymun" ve "Terminatör" karışımı gibi.
{ pos ( 192,235 ) } Écoute, mon pote, j'aurais voulu te parler en privé.
N'aber, kardeşim? Özel konuşmayı umuyordum.
{ pos ( 192,235 ) } Je sais que tu parles pas aux flics.
Polislerle konuşmayacağını biliyorum.
{ pos ( 192,235 ) } Tu as une minute, ambassadrice.
- Uzun kalmayacağım. Bir dakikanız var, Büyükelçi.
{ pos ( 192,225 ) } Le gala de charité pour mon frère a lieu demain et tu n'y vas pas.
Kardeşimin anısına düzenlenen hayır yemeği, yarın akşam ve sizler katılmıyorsunuz.
{ pos ( 192,225 ) } - Je vais attendre dehors...
Belki de siz bitirene kadar dışarıda beklesem iyi olur...
{ pos ( 192,225 ) } Familial.
Politik bir hadise. - Bir aile hadisesi.
{ pos ( 192,235 ) } Cette femme timide et introvertie est Vanessa Moore.
Ve bu utangaç, içine dönük kadın da Vanessa Moore.
{ pos ( 192,205 ) } Morgan, voici Nancy Singleton, des services sociaux.
Morgan, bu Nancy Singleton. Sosyal Servislerde çalışıyor.
{ pos ( 192,225 ) } Il n'a jamais levé la main sur moi.
Asla bana el kaldırmadı. Asla. Ve asla da kaldırmaz.
{ pos ( 192,225 ) } Oui, on s'aime vraiment beaucoup.
Evet. Birbirimizi çok severiz.
{ pos ( 192,225 ) } Je voudrais parler à son frère.
Kardeşiyle konuşmak istiyorum.
{ pos ( 192,225 ) } Merci, Dr Sanders.
Teşekkürler, Dr. Sanders.
{ pos ( 192,225 ) } Excusez-moi pour cette querelle.
Aile atışması için özür dilerim.
{ pos ( 192,225 ) } La mort de mon frère Peter reste un sujet sensible.
Kardeşim Peter, bir kaç yıl önce öldürüldü ve bu bizim için hala çok duygusal bir konu.
{ pos ( 192,225 ) } Ses opinions divergeaient de celles du président { pos ( 192,225 ) } et le dîner de demain soir est plus délicat qu'il n'y paraît.
Peter'in politikaları, Başkan'ınkine uymamıştı yarın ki hayır yemeği hayal edilenden daha hassas bir durum.
{ pos ( 192,225 ) } Certainement. Je n'ai rien entendu, j'étais trop mal à l'aise.
Elbette, gerçek şu ki, çok gergin olduğum için bir şey duymadım.
{ \ pos ( 192,230 ) } Du futur?
- Demek gelecekten geldin?
{ pos ( 192,235 ) } Ma sœur.
Kız kardeşim.
{ pos ( 192,225 ) } Et tes parents?
Peki ya ailen?
{ pos ( 192,225 ) } À bientôt.
Yakında görüşürüz.