Translate.vc / Français → Turc / Alena
Alena traduction Turc
74 traduction parallèle
Alena BOUZILEVA Doumitrou MOKANOU
Alyona BUZYLYOVA Dumitru MOCANU
Nikolaï GEMTCHOUJNI, Genia SAVELIEVA Alena BOUZILEVA, Tahkir BOBROV
Nikolai Zhemchuzhny, Zhenya Savelyeva Alyona Buzylyova, Tahir Bobrov
- Alena.
- Alena.
Les amis d'Alena sont mes amis.
Alena'nın dostu benim de dostumdur.
ALENA, libre échange, ils ne sont pas libres.
NAFTA açılımı serbest girişim.
Au début, le libre échange et l'ALENA eurent un impact très négatif sur la Jamaïque.
Serbest ticaret anlaşması ve NAFTA başlangıçta Jamaica'yı çok kötü etkiledi.
Le show de "Stiva Alena" le dimanche à 20h00.
Ve Pazar'ları saat sekizde, "Steve Allen Show".
Cela vous amusera de savoir que Stiva Alena... a commencé sa grande carrière comme guide ici, à la NBC...
Belki Steve Allen'ın eğlence hayatına NBC garsonu olarak başladığını bilmiyorsunuzdur.
Dans un monde où l'ALENA peut casser une décision de la Cour suprême, mon cousin Mashkov dit : "C'est ça notre seule sécurité."
NAFTA'nın Anayasa Mahkemesi'ne hükmettiği bir dünyada, kuzenim Mashkov'un da söylediği gibi, "Tek sığınağımız bu."
Cet accord est l'ALENA et il est entré en vigueur le 1er janvier 1994.
Bu anlaşma'NAFTA'olarak adlandırıldı, ve 1 Ocak 1914'te yasalaştı.
Quelques heures après l'entrée en vigueur de l'ALENA, une armée paysanne se soulève au Chiapas. ils dénoncent la mondialisation néo - libérale comme étant la condamnation à mort des peuples indigènes.
NAFTA'nın yasalaşmasında birkaç saat sonra, bir köylü ordusu Chiapas, Meksika'da ayaklandı,... şirket küreselleşmesini yerli halk için "ölüm cezası" olarak adlandırıyorlardı.
La ZLEA étendrait les règles de l'ALENA à l'ensemble du continent
FTAA, NAFTA'nın kurallarını,... tüm Batı Yarıküre'ye genişletecek.
On s'est pis l'ALENA en pleine gueule.
Bizler, NAFTA'nın getirdiği saçmalığı tecrübeyle öğrendik.
J'ai voté contre l'ALENA et pour les baisses d'impôts pour les industries nationales.
Hatırlayın, NAFTA aleyhinde oy verdim ve yerli imâlat için vergi artışlarını onayladım.
Il nous a fait un cadeau, avec l'ALENA.
O bize, NAFTA ticaret anlaşmasıyla çok büyük bir fırsat verdi.
Tu t'en prends à l'ALENA.
- Ve de Serbest Ticaret Anlaşmasını.
- "Désolé." Elena? - Alena.
- "Bunun için üzgünüm." Elena?
Est-ce que je ressemble à un parfait imbécile, qui pense qu'un père est merveilleux?
- Alena. Babanın mükemmel bir şey olduğunu düşünecek kadar aptal birine benziyor muyum?
Alena, voici Maja.
Alena, bu Maja.
Maja, Alena et Kristina.
Maja, Alena ve Kristina.
Ça me fait plutôt penser à une réunion de l'ALENA.
Hayır, daha çok NAFTA zirvesine benziyor.
En français, Alena.
BİZİM DİLİMİZDE KONUŞ, ALENA.
Peu importe ce qu'il vous a dit, ce ne sont que des mensonges.
ONUN HER KİM OLDUĞUNU SANIYORSAN, YANILIYORSUN ALENA, BU BİR YALAN.
Alena.
ALENA.
- Bon sang Alena, je te le redemande. Comment m'as tu trouvé?
LANET OLSUN ALENA, BUNU BİR KERE DAHA SORMAYACAĞIM.
Stop, Alena.
DUR ARTIK, ALENA.
Alena, c'est moi.
ALENA, BENİM.
On s'est bien amusé.
Alena'yla ikimiz alem yaptık.
Ça va, Alena?
Bu, sorun olur mu Alena?
C'est Alena, non?
Adın Alena, değil mi?
Alena Maybrook?
Alena Maybrook, değil mi?
Avez-vous tué Richard Grossman?
Richard Grossman'ı sen mi öldürdün, Alena?
Racontez-moi ce qui s'est passé.
Neler olduğunu anlat, Alena.
Alena l'a peut-être pris en s'enfuyant?
Belki de olay yerinden kaçarken Alena yanında götürmüştür.
Ça n'explique toujours pas le rôle d'Alena.
Ama hala Alena'nın olaya nasıl dahil olduğunu açıklamıyor.
Alena?
Ne, Alena mı?
A-t-il expliqué pourquoi Alena avait rompu les fiançailles?
Alena'nın nişanı neden bozduğuna dair herhangi bir fikrin var mı?
Et combinant tout ça avec les marques de défense trouvées sur Alena... je n'ai pas besoin de vous dire à quoi ça ressemble.
Tüm bunları, Alena'da bulduğunuz savunma yaralarıyla da birleştirirseniz, olayın nasıl görünmeye başladığını anlatmama gerek kalmaz.
Ce qui signifie qu'Alena Maybrook n'est coupable que de légitime défense.
Bu da demek oluyor ki Alena Maybrook, nefsi müdafaa dışında bir şey yapmamış.
Vous savez, on m'a toujours appris à respecter les morts, mais les types comme Richard Grossman rendent la tâche difficile.
Sen de bilirsin ki Alena, ben her zaman ölülere saygılı olunması gerektiğini düşünmüşümdür ama sana şunu söylemeliyim ki Richard Grossman gibi adamlar bu durumu zorlaştırır.
Vous avez vécu tant de choses.
Çok şey yaşamışsın, Alena.
D'après le service de comptabilité de Stonefield, sur les six derniers mois, Alena Maybrook est passée de moins 40 heures de travail par semaine à plus de 70.
Stonefield'ın muhasebe bölümüne göre, altı ay öncesinden başlayarak Alena Maybrook, haftada 40 saatten az olan çalışma saatlerini bir anda haftada...
Est-ce qu'Alena a déposé plainte pour harcèlement contre lui?
Alena, adam aleyhine tek bir taciz raporu bile doldurmamış mı?
Ça a probablement énervé Alena aussi.
Şey bu durum muhtemelen Alena'yı da kızdırmıştır.
Si Alena a décidé de tuer Grossman par vengeance, elle en sait certainement plus que ce qu'elle vous a dit avant.
Eğer Alena, intikam almak için Grossman'ı öldürmeye karar verdiyse, sana daha önce anlattığından fazlasını biliyor olabilir.
Jusqu'à ce qu'Alena vienne à vous?
Alena sana gelene kadar mı?
Alena me laissait partir tôt chaque soir pour que je puisse mettre mes enfants au lit.
Alena, çocuklarımı kendim yatırabilmem için her gece erken çıkmama izin verirdi.
J'en suis sûre à 100 %, si Alena a vraiment tué Richard, c'est qu'elle y était absolument obligée.
Kesinlikle eminim ki eğer Richard'ı Alena öldürmüşse, buna mutlaka mecbur kalmıştır.
- Et Alena?
Peki, Alena ne olacak?
Tu sais, depuis l'ALÉNA, la délocalisation est le fléau du travailleur américain.
N.a.f.t.a'nın, dış kaynak sorununun Amerikan işçilerinin başına felaket açması yani.
J'aimerais pouvoir en vouloir à l'ALÉNA pour mon licenciement. Mais la raison, c'est Chloe.
Aslında, işimi kaybettiğim için N.a.f.t.a.'yı, suçlamak isterdim ama sorumlusu daha çok, Chloe.