Translate.vc / Français → Turc / Alibis
Alibis traduction Turc
261 traduction parallèle
Vous n'avez pas d'alibis.
Başka yerde olduğunuzu kanıtlayamazsınız.
Leurs alibis collent.
Hepsinin tanığı var.
Avec la permission de la cour, des avocats de la défense, et de ceux venus exprès en renfort depuis New York, j'examinerai tout d'abord, non pas le fait criminel lui-même, mais les alibis invoqués par les accusés.
Mahkeme üyelerinin ve savunma makamındaki dostlarım ile onların New York'tan getirdikleri deneyimli danışmanlarının izniyle alışılagelmiş usulleri tersten ele alarak işlenen suçu ortaya koymak yerine ilk olarak suçlanan kişilerin suçun işlendiği sırada nerede bulunduklarını ortaya koyacağım.
Deux fois il a fourni des alibis.
Kanıtlarımız yetersizdi.
Il fut un temps où tes alibis étaient des perles.
Eskiden hikayelerin harikaydı.
- Il a des alibis.
- Kendini temize çıkartacak bir sürü şey var.
Je pensais que ce serait facile. Qu'il suffirait de vérifier les alibis de ses proches.
- Önce işin aslını arkadaş, akraba yani herkesi öğrenmenin kolay olacağını düşündüm ve yaptım.
Je vous laisse 30 secondes pour concocter vos alibis.
Pekala. Bahanelerinizi uydururken 30 saniye bekleyelim.
Tous auriez eu le temps. Aucun de vos alibis n'est vérifiable.
Olayın geldiği nokta şu, hepinizin zamanı vardı lakin hiçbirinizin hikayesi kanıtlarla desteklenmiş değil.
Janoth aura un tas d'alibis.
Janoth kendini kolaylıkla temize çıkartır.
Rien n'était laissé au hasard. : les empreintes, les noms, les adresses, les alibis.
Parmak izleri, adresler, isimler her şey kontrol edilmişti.
À part quelques récidivistes et personnages douteux dont les alibis étaient plus durs à vérifier.
Şartlı tahliye ihlâli yapanlar ve anlatacak bir şeyleri olanlar hariç.
Ils n'auront pas d'alibis pour 3 meurtres.
Üç cinayet sırasında da başka yerde olduklarını kanıtlayamazlar.
Des douzaines nouveaux alibis, ou témoignages
Bazen son dakika girişimleri olur, hatta bazen itiraflar!
Préparez vos alibis.
Mazeretlerinizi hazırlayın.
- Nos alibis sont faibles. J'étais dans ma chambre.
Söylediklerimiz hiç inandırıcı değil ama, ben de odamdaydım.
Tous les membres du personnel Ballon ont de parfaits alibis.
Onun dışındaki herkesin mükemmel tanıkları var.
C'est joli de jouer les alibis, mais je ne vis pas que d'amour et d'eau fraîche!
Güzel görüntü çocuklar ama aşk karnımı doyurmuyor, acıktım.
Et maintenant, les alibis.
Şimdi sıra tanıklarda.
Parmi tous les généraux à Varsovie, trois n'avaient pas d'alibis ce soir-là.
Varşova'daki onca generalden sadece üçünün mazereti yoktu.
Les trois doivent avoir des alibis inattaquables.
Sıkıştırın bakalım, eminim üçünün de başka yerde olduklarına dair kanıtı vardır.
Comme pour les alibis.
Suç işlenirken neredeydin gibi...
Face à une telle preuve, scientifique et irréfutable, les alibis fournis aux accusés fondent comme neige au soleil.
Böyle bir kanıtla bilimsel ve kesin olarak sanıkların savunmaları kağıt bir ev gibi çürümüş ve yıkılmıştır...
Alors qu'il ne fait, en général, que maintenir des situations hiérarchiques qui se cachent sous des alibis langagiers, des alibis fournis par le langage qui lui servent d'excuse.
# Ama bireyin genellikle tek yaptığı şey... #... hiyerarşik mevkileri korumaktan ibarettir. # Lisan tarafından allanıp pullanan... #... sözel bahanelerin ardına saklanarak.
Plus d'alibis, mon petit.
Artık tek gecelik kalmalar yok bebeğim.
Et ils trouveront 27 alibis dans la minute.
Üstelik, isteseler bir dakikada lehlerine şahitlik edecek 27 çocuk bulabilirler.
Enfin, il y a la déposition signée par M. et Mme Ballon comme par le personnel au complet, tous avec d'excellents alibis.
Ve nihayet Madam ve Monsieur Ballon ve diğer çalışanların... hepsinin başka yerde olduklarına dair kanıt var.
Il parlait de motifs et d'alibis.
Bir takım sebep ve mazeretleri mırıldanıyordu.
De motifs et d'alibis?
Hangi sebep ve mazeretler?
D'abord, j'ai soupçonné son agent et son modèle, mais ils avaient de bons alibis.
Öncelikle iş arkadaşlarından şüphelendim, fakat hepsinin sağlam mazeretleri vardı.
Entre-temps, vous préparez votre affaire pour détruire mes alibis.
Bu arada kanıtlarımı çürütmeye çalışıyor olmalısın.
Je n'essaie pas plus de détruire vos alibis, que de les prouver.
Onları kanıtlamaya çalıştığımdan daha fazla değil.
- Il avait de super alibis. - Oui, cette femme, son assistante.
- Onunla çalışan kadın mı?
Tu m'as dit que l'Armée organisait des alibis qu'ils ont de faux visas
Ordunun bunları ayarladığını bana kendin söylemiştin. Bazılarının sahte vizeleri olduğunuı söylemiştin.
Vous avez assez d'alibis plausibles pour le reste de vos multiples vies.
Geri kalan dokuz canınızı bir anda harcamak için yeterince uğraşıyorsunuz zaten.
Alibis, rancunes.
Mazeretler, kinler...
Soyez sûrs de vos alibis
Mazeretinizin güvenli olduğundan emin olun.
Tu t'es servie de nous comme alibis.
Diğerimizin yanında olduğunu söyledin. Bizi kandırdın.
- Commence à glaner des alibis.
- Sorgulamalarına başlamalısın. - Tamam, önce senden başlayayım.
Une défense solide, des alibis...
İyi savunma, mazeretler.
- Vous trouvez pas qu'on a des bons alibis?
Güzel mazeretlerimiz olduğunu düşünmüyor musun? Mükemmel mazeretleriniz var.
Je vais vous dire un truc. On met au point nos alibis, je tiens pas à me faire épingler.
Oturup hikayelerimizi yazmalıyız çünkü bu iş benim üzerime kalmayacak!
Et la plage? On décompresse et on décide de nos alibis.
O zaman North Beach'e gidelim, soluklanıp, hikayelerimizi konuşuruz.
Des alibis peu solides ne prouvent pas un meurtre.
İnandırıcı olmayan tanıklarla cinayeti ispatlayamayız.
Nos bonnes notes étaient nos alibis, nos passeports pour la liberté.
Tek "A" y bundan almıştık. Özgürlük için spor. Bir çalışma grubu kuracağız.
J'ai deux suspects avec des alibis en béton.
Ama suçlu gibi görünen iki kişinin geçerli kanıtları var.
On a des alibis et tout...
- Kahvaltı mı? - Yumurtadan başka ne olursa.
On vous fournit toujours des alibis.
Bizimle çalıştığın zamanları mı kontrol ediliyor? Onlar sağlam.
Il faut garder des alibis.
Biz bahanelerle tutmak zorunda.
J'ai vérifié tous les alibis, à part un type que je ne trouve pas.
Şimdiye kadar bütün mazeretler kontrol edildi, bu adam dışında, bulamıyoruz.
- Ça ne se résume pas aux alibis.
- Görgü tanıkları her şey demek değildir.