Translate.vc / Français → Turc / Arrèté
Arrèté traduction Turc
95 traduction parallèle
Ses parents ont divorcé, et il a arrèté de m'appeler.
Ailesi boşanınca aramaz oldu. Bu da kötüydü.
Arrète!
Durun!
Arrète avec tes poissons volants!
Uçan balıkların bana ne yararı var?
Arrète de dire "mon oncle"!
Ama asla amcam...
Arrète!
Kapa çeneni!
Arrète avec ce jeu.
Bitir artık şu oyunu.
Ca s'arrète là.
Durmasını bilmeniz gereken nokta ise....
Arrète, surveille ton maintien. Et souviens-toi, laisse-le te guider.
Yeter artık, sadece framine dikkat et, ve unutma onun seni yönlendirmesine izin ver.
Hey, arrète de regarder ma boite.
Hey, kutuma bakmayı kes.
Arrète ça!
Kes şunu!
Arrète ça!
Bırak artık bunları söylemeyi!
Arrète-toi!
Kenara çek!
Arrète de me regarder.
Bana bakmayı bırak.
Arrète de me regarder, putain de chat!
Bana bakmayı bırak, iğrenç kedi!
Arrète-toi là!
Dur bakalım!
David, arrète de stresser.
David, gerginlik yaratma.
Arrète tes conneries! Il est juste bien bâti, fort.
Saçmalama o kadar da değil, abartma, sadece vücut çalışmış biraz.
- On est si occupé! On ne s'arrète jamais.
- Öyle meşgulüz ki, hiç ara vermiyoruz.
Arrète d'être pédé!
Siktir git ibne!
- Arrète.
- Kes şunu.
Il s'arrète que quand je le prends.
Sadece benim kollarımda ağlamaz.
Arrète d'emmerder ma copine. Elle va masteriser. On va voir.
Sörf yarışması bu, boğulma yarışması değil ki.
- On y va. - Arrète de te la jouer.
Ne kadar büyük olursa olsun, sana ayıracağız.
- Oh là là, arrète de la saouler.
- Şununla uğraşmayı bırak.
- Drew, arrète.
- Drew, kes şunu.
- Drew, arrète!
- Drew, yapma!
Arrète. Pourquoi tu fais ça?
Neden böyle davranıyorsun?
Arrète!
Yapma!
Arrète.
Yapma.
- Arrète de me faire la gueule.
- Haydi. Bana kızma.
Arrète de faire ta Barbie.
Beş saniye kadar suyun altında kaldın.
Arrète!
Dur....
Si je m'arrète de parler, je sens que je vais mourrir.
Evet, eğer konuşmayı kesersem öleceğimi düşünüyorum.
J'arrète pas de leur dire Homer, mais cela dit, on aimerait se racheter.
Ben de onlara bunu dedim Homer. Ama bunları sana yaranmak için söylüyoruz.
Arrète la voiture!
Arabayı durdur!
Arrète toi!
Dur bir dakika!
Arrète-ça!
Kes şunu!
Arrète-ça!
Yeter!
"La montre miracle qui arrète le temps"
Mucizevî zamanı durduran saat Sadece 49 sent
ça n'arrète pas d'arriver!
Bu sürekli oluyor.
J'arrète demain, je te le jure.
Yarın ilk iş bırakıyorum, yemin ederim.
Mais arrète de nous éviter!
Kendini özletme.
Arrète, Tobi!
Kes şunu, Tobi
Georg, arrète cette connerie, viens!
Georg, saçmalamayı kes, ve aşağı gel.
- Arrète ça, Young-sae!
- Kes şunu Young-sae!
Un jour... ma mère à appris que je fumais de la marijuana et elle a essayé toutes ces "approches" psychologiques pour que j'arrète d'en fumer alors qu'elle avait de la beuh dans sa boite à bijoux et je me faisais chopper à chaque fois que je lui en piqué!
Bir defasında, annem esrar içtiğimi biliyordu ve bırakmam için psikolojik açıların hepsini denedi. Mücevher kutusunda biraz esrarı vardı, ve ben her defasında küçük bir parça çalardım, kekik otuyla değiştirirdim.
et arrète de prendre des choses sans permission.
Ve sormadan odama girip eşyalarımı alamazsın.
Arrète!
Bunu yapma!
Arrète!
Dalga mı geçiyorsun?
- Arrète d'appeler.
- Beni arayıp durma artık.
Le temps ne s'arrète pour aucun homme Mesdames et Messieurs.
Zaman kimse için sabit değildir, bayanlar ve baylar.