English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Base

Base traduction Turc

17,491 traduction parallèle
Base, c'est réglé.
Üs, görev tamam.
Base, on a un tas de SA-7 russes.
Üs, burada çok sayıda Rus yapımı SA-7 var.
Voici Alan, chef de base.
Nöbetçi subayımız Alan.
On me dit que Ia C.I.A. a une base pleine d'Américains à 1,5 km.
1,5 kilometre ötede Amerikalılarla dolu gizli bir CIA üssünün varlığını şimdi öğreniyorum.
FORCES spéciales DES É.U. repositionnement À LA BASE AVANCÉE
ABD JSOC TİMİ - İLERİ ÜSSE KONUŞLANIYOR
On transporte un cadavre et de l'artillerie lourde, et on va se cacher dans notre base secrète.
Tepeden tırnağa silahlı ajanlar arkada bir cesetle gizli CIA üssüne gidiyor.
Dites à AFRlCOM que vous appelez de la base dont ils ignoraient l'existence.
AFRICOM'a, bir saat öncesine kadar varlığını bilmedikleri gizli üsten aradığını söyle.
Base d'intervention rapide.
Orası acil müdahale üssü.
Sur la base d'un prototype de chez Hammer.
Hammer'ın yaptığı bir prototipe dayanıyor.
Le base-ball se transmet de père en fils.
Beyzbol, babadan oğula geçen bir spordur.
Utilise SQL pour corrompre leur base de données.
Veri tabanlarını bozmak için SQL kullanın.
Son code de base est intact, ils peuvent pas blesser les Invités.
Çekirdek kodu bozulmadığı için konuklardan birine zarar veremeyecek demektir.
C'est la base.
- Bu basit olan.
Ne pensez-vous pas que cela affectera son code de base?
Sence böyle bir şey çekirdek kodunu etkilemez mi?
Il les a croisés avec leur base de données des dealers potentiels.
Şüpheli satıcılar veritabanlarında arattılar.
Il va envoyer la signature du code au FBI pour qu'ils puissent le comparer à leur base de données.
Kod imzasını FBI'a gönderdim... böylece onlar da kendi hacker listelerinden kontrol edebilirler.
On a passé ses empreintes dans la base de données, mais rien.
Parmak izini araştırdık ama bir eşleşme bulamadık.
il y a une substance à base de pétrole... éventuellement, hydraulique ou de fluide de frein.
Petrol bazlı bir madde var. Muhtemelen hidrolik ya da fren hidroliği.
Sur la base de ce profil, la fixation d'Alice pour toi, dont les semences ont été plantés à l'académie de police, a augmenté quand elle était en prison.
Bu profile dayanarak, Alice'in senin için tespiti, polis akademisinde tohumları ekilmiş, hapisteyken de tohumlar büyümüş.
Très bien, alors, sur la base des photos J'ai pris des empreintes digitales, votre victime est John Franklin.
Tamam, fotoğraflara dayanarak, parmak izlerini çıkardım, kurbanımız John Franklin.
Barry Scheck fonda le "Projet innocence", qui se base sur les preuves ADN pour réviser de fausses accusations. 20 hommes ont été libér?
Barry Scheck, Masumiyet Projesi'ni buldu. Yanlış hükümleri bozmak için DNA kanıtlarını kullandı. 20 adamı idam cezasından kurtardı.
Cet espoir absurde a ébranlé la base fragile sur laquelle reposait ma nouvelle vie.
Bu saçma umut yeni hayatımı üzerine kurmuş olduğum kırılgan temeli tuzla buz etti.
Principe de base, Philip, si tu commences à rayer des voitures, alors c'est le moment de se garer.
Bu kuralı her zaman uygula Philip. Arabalara yandan çarpmaya başladığında durup park edeceksin.
Il se rappelle que sa mission de base était de tuer Bruce.
Asıl görevini hatırlattı ona, o da Bruce Wayne'i öldürmekti.
Psychologie de base.
- Basit psikoloji.
C'est juste la base qui tient tous nos nerfs.
Sadece tüm vücudun sinirlerini otoyoldaymış gibi tutuyordu.
Qu'est ce que la base de donnée du FBI peut nous dire sur Whealon et Figgis?
FBI'ın veri tabanında Whealon ve Figgis'le ilgili ne bilgiler varmış?
Pas étonnant que Whealon ai effacé la base données.
Whealon'ın veri tabanındaki dosyaları neden sildiği belli oldu.
On aurait dit une base de bongos derrière du funk.
Trampetin yanında funk tarzı bir şeylerdi.
Après l'école, j'ai déposé Buckley au base-ball, même sans équipement.
Üniforması yoktu ama Buckley'yi minikler ligine bıraktım.
On base la société à Chypre.
Şirket kaydı Kıbrıs'ta yapıldı.
Je suis dans une fichue base militaire.
Lanet olası bir askerî kamptayım Roper.
Oui, une partie de notre groupe a été attaquée au retour à la base, et on ne les a jamais retrouvés.
Grubumuzun bir kesimi üsse dönerken saldırıya uğradı. Biz de onları almak için çıktık.
Avec tout ce chahut et les incendies, nous allons manquer bientôt de provisions de base.
Bu hengame ve yangınlar yüzünden yakında temel malzemelerimiz tükenmeye başlayacak.
Enfin, non, mais je veux récupérer mes cartes de base-ball.
Yani umurumda ama asıl beyzbol kartlarımı geri istiyorum ben.
Vos cartes de base-ball?
- Beyzbol kartlarını mı?
- Des cartes de base-ball.
Beyzbol kartları için.
Ces cartes de base-ball étaient un moyen de vous faire quelques dollars, et de lui donner une leçon.
O beyzbol kartlarını çalmak, kolay yoldan para kazanmak ve o aptala ders vermek için güzel bir yol biliyorum.
Vous me rendez les cartes de base-ball avec 10 000 $ en liquide, et vous toucherez grosso modo, disons, 60 000 dollars.
Beyzbol kartlarıyla birlikte 10 bin dolar nakit verirsin ve kabaca, bak kabaca diyorum, 60 bin kazanırsın.
Je suis allé à Amarillo pour m'entretenir avec la cliente et m'assurer que nous avions une base solide et de bonne foi.
Amarillo'ya bir müvekkil ile görüşüp oradaki davamızda güçlü bir desteğe sahip olduğumuzu kesinleştirmek için gittim.
D'après mon équipe, votre demande répond bien aux exigences de base pour une approbation.
Sanıyorum memurlarımız, başvurunun onay için gereken temel özellikleri sağladığını tespit etmiş durumda, değil mi?
- C'est la base.
- Aslında versene şunu, bir bakayım.
C'est la mélodie de base. Elle se répète en déclinaisons.
Bu temel melodidir ve kendini varyasyonlarla tekrarlar.
Très bien, toi et moi on fait la base.
Sen ve ben altta olacağız.
Nous allons le faire pour eux. Cette île sera notre base secrète.
Onlar için, açılacağız... avlanacağız, bu adayı gizli üs, olarak kullanacağız.
Notre accord était basé sur le fait que tu réussisses certains obligations.
Anlaşmamız bazı şartları yerine getirmen halinde geçerliydi.
Basé sur l'heure que le sergent Miller vous a donné, J'ai tracé l'appel qu'il a reçu jusqu'à un téléphone jetable.
Çavuş Miller'ın bize verdiği zamana bakarak, bir kullan at telefonun izini sürdüm.
Notre panel a noté les participants sur une échelle de 1 à 10, basé sur la sympathie qu'ils ont senti.
Grubumuz, katılımcıların ne kadar sempati duyduklarına göre 1'den 10'a kadar bir ölçek yaptı.
Je viendrai souvent, mais je suis basé à Harvard.
Dışarı çok çıkarım ama gücüm Harvard'da kaldı.
Donc, vous voulez faire un film basé sur le livre pornographique que vous lisez.
Okuduğun pornografik kitabın filme çekilmesini istiyorsun.
Basé sur notre connaissance d'aujourd'hui et hier, cependant, je dirai que cette estimation est trop optimiste.
Bugün ve dünkü okumalarımıza dayanarak yine de bu tahminin iyimser olmaktan epey uzak olduğunu söylüyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]