English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Beauté

Beauté traduction Turc

8,901 traduction parallèle
Une beauté gâchée.
Böyle bir güzelliğe yazık etmişler.
J'ai pu voir la beauté.
Güzelliği görebilen bendim.
- Oscar, ça nous ralentit. Hé, beauté.
Hey, seksi şey.
La beauté d'un nez aquilin si je peux me permettre.
Evet, oldukça gaga olduğunu güzellik Öyle diyebilirsiniz eğer.
Regarde cette petite beauté.
Şu sevimli kıza bak.
Il est dans une école de beauté
Güzellik okuluna gitmişti.
Quand j'ai été touchée par les dieux de l'amour et de la beauté. Après qu'ils m'ont transformée en ange.
Aşk ve güzellik Tanrıları tarafından yoğrulmuşum ve bir meleğe dönüştüm.
Passe une bonne journée, beauté.
- Tamam. Sana iyi günler yakışıklı.
- Un concours de beauté. - Hmm.
Bir güzellik yarışması.
Quand je suis arrivé en Norvège la première fois, j'ai été impressionné par sa beauté.
Norveç'e ilk geldiğimde güzelliği beni büyüledi.
La beauté des paysages, des gens... et aussi votre merveilleux système financier.
Muhteşem bir doğa. Muhteşem insanlar. Muhteşem gayrisafi milli hasılanız da cabası.
- Tu es en beauté.
- Güzel görünüyorsun.
Aucun respect de la propriété privée, aucun esprit communautaire, aucune appréciation de la beauté naturelle.
Ne özel mülke saygı var ne toplum bilinci var, ne de doğal güzellikten anlamak var.
Quelque soit son dernier récit, c'est mort avec lui. Qu'a-t-on, beauté?
Yani son haberi neyse kendisiyle birlikte öldü.
Salut, beauté.
Merhaba yakışıklı.
Dana, le portrait de la beauté. - Tu te souviens de...
Dana, tablo gibi güzelsin.
Epeler le mot "couleur" sans le "u" c'est comme un jour sans un portrait en beauté.
"Renk" kelimesini içinde "sen" olmadan telaffuz etmek tablo gibi güzelsin.
Même eux en voyaient la beauté.
Onlar bile müziğin içindeki güzelliği görebildi.
Il y a toujours de la place pour... la beauté.
Güzellik için her zaman, ah, yerimiz var.
- Voilà la beauté de la chose.
- Güzelliği de burada zaten.
Bonjour, beauté!
Günaydın bebeğim.
Il est responsable pour cette beauté et pour un massacre dans une épicerie du Connecticut.
Bu eserden o sorumlu. Bir de Connecticut'ta bir bakkaldaki katliamdan.
Et c'est ce qui fait la beauté du geste.
İşin güzelliği de burada.
L'âge avant la beauté.
Güzellikten önce yaş.
J'ai appris à apprécier son, hum... subtile beauté et composition lyrique.
Gerçekten bu narin saf güzellikteki lirik çalışmayı takdir ediyorum.
Tu sais après qu'il se soit planté en beauté pour cet hélico M. Météo est plutôt un bon taff pour ce mec.
Şu helikopter mevzusundaki sıçışından sonra hava durumu sunmak kendisi için çok daha uygun bir iş olmuş.
Salut, beauté.
Selam güzellik.
Je veux 10 %. - Salut, beauté.
- Merhaba güzelim.
Le tissu est de toute beauté.
Kumaşı çok seçkin.
L'âge avant la beauté, camarade.
Yaş güzellikten önce gelir dostum.
C'est la beauté de Wallflower.
Ve bu da Wallflower'ın güzelliği Emily.
Le basket génère peut être beaucoup plus d'argent, mais il ne remplacera jamais la beauté subtile qu'est le baseball.
Basketbol belki büyük para kaldırıyordur fakat asla beyzbolunun güzelliğinin yerine geçemez.
La beauté attire les ennuis.
Guzellik belayi ceker.
Tu prends l'amour, la beauté et l'enchantement puis les enlaidit!
Aşkı ve güzelliği ve cazibeyi alıp onu çirkin bir şeye çevirdin!
Salut, beauté.
Selam seksi şey.
" J'ai réalisé qu'il y avait chaleur et beauté
" Ama daha sonra daha yüksekte büyük bir sıcaklık ve güzellik...
J'étais dans une situation délicate avec le père de Missy. Ils m'ont attirée avec un contrat d'1 an, la douceur des soirées, la beauté des grands espaces.
Missy'nin öz babasıyla ilgili olan sorundan kurtulmalıydım ve Broken Hill'le bir yıllık sözleşmeyle beni avladılar huzur veren geceler hakkındaki sarhoş edici şarkıyı söyleyerek, açık mekanlarla...
Bonjours, beauté.
Selam güzellik.
- Tous montrant la beauté de la nature.
- Hepsi doğanın güzelliğini gösteriyor.
La bureaucratie dans toute sa beauté.
İşte sana biraz bürokrasi.
Il vaut mieux partir en beauté.
En tepedeyken gitmek en iyisi.
C'est là qu'est la beauté.
Hayır. İşin güzelliği orada zaten.
Vous ne pouviez pas choisir un meilleur jour pour voir l'immense beauté d'Oahu.
Oahu'nun büyüleyici güzelliğini görmek için daha güzel bir gün seçemezdiniz.
Elles sont d'une beauté.
Gerçekten çok güzeller.
Salut beauté!
Selam güzelim.
Archie est bien nourri, ce qui est pas facile à faire avec 11 $ de l'heure au salon de beauté.
Archie'yi doğru besliyorum,... Saatine 11 dolar veren bir pedikürcüde çalışana göre, bunu yapması kolay bir şey değil.
Prenez un instant pour admirer la beauté de cette théorie.
Bu teorinin güzelliğine hayran kalmak için biraz düşün.
Très bien, tout le monde, allumons cette beauté!
Pekâlâ millet, şu bebeğin ışıklarını yakalım artık!
- Merci beauté.
- Sağ ol hayatım.
Il est à l'école de beauté.
Güzellik bölümünde.
C'est une beauté.
Yaşamak isterdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]