Translate.vc / Français → Turc / Bes
Bes traduction Turc
45,591 traduction parallèle
J'ai besoin de votre avion plein d'essences et pilote prêt dans cinq minutes
Beş dakika içinde uçağını ve pilotunu hazır istiyorum.
Mon frère a été tué il y a cinq mois.
Beş ay önce kardeşim öldü.
Ce n'est que pour 5 semaines.
Altı üstü beş haftalığına.
Vu le délai de 5 semaines, n'est-ce pas l'opportunité parfaite de considérer que c'est une expérience et de collecter des données sur notre compatibilité?
Beş haftalık süre düşünülürse bu bir deney olarak görüp uyumluluğumuz hakkında veri toplamak için mükemmel bir fırsat değil mi?
La Série Originale. L'Enterprise était en mission d'une durée de cinq ans pour explorer des nouveaux mondes.
Orijinal Star Trek dizisinde Atılgan beş yıl yeni gezegenleri keşfetme görevindeydi.
Vois ça comme ta mission personnelle pour en faire de même.
Bunu aynısının kendi beş haftalık görevin olarak düşün.
J'accepte cette mission de 5 semaines de partager une espace de vie avec ma copine.
Beş hafta sevgilimle yaşama görevini kabul ediyorum.
- mais cinq chaises longues.
- tam beş tane şezlong kapacağım.
- Cinq?
- Beş mi?
Je vais nous dénicher cinq chaises longues.
Beş tane şezlong kapacağım.
Cinq tirs, complètement chargé.
Beş atışın var, dolu şu an.
C'est peut-être facile pour toi de faire tes valises et partir, car tu viens d'arriver, il y a 5 jours.
Lewis, senin için toplanıp gitmek kolay olabilir çünkü sadece beş gün önce geldin.
Cinq billets qu'il va pleurer.
Ağlayacağına beş dolara iddiaya girerim.
Pas de flèches enflammées, mais j'ai passé cinq heures à faire des bulles géantes.
Yanan ok yoktu, ama beş saatimi plazada dev baloncuklar yapmaya harcadım.
- Cinq heures?
- Beş mi?
Juste cinq minutes de votre temps.
Hayır, profesör, sadece beş dakikanızı istiyoruz.
Cinq minutes.
Sadece beş dakika.
Vous êtes occupée, nous avons déjà dépassé nos cinq minutes, mais... pouvez-vous simplement lire ceci?
Bakın, çok meşgul olduğunuzu biliyorum ve çoktan vaktinizin beş dakikasını aldık ama lütfen sadece şunu okur musunuz?
Cinq de bâton.
Beş sihir değneği.
Je ne vois pas le rapport.
# Beş Hoda Kotbs... # Bağlantıyı anlayamıyorum!
Ok, amenez la bête à l'arrière, ce serait prêt dans moins de cinq minutes.
Tamam, siz bu canavarı arkaya koyun, ben beş dakikaya kalmaz hazır ederim.
Tu t'inquiète pour ta réunion alors qu'il y a cinq millions de vies en jeu?
Burada beş milyon insanın hayatı söz konusuyken sen kalkmış dandik toplantılarından biri için mi endişeleniyorsun?
T moins cinq, quatre...
Beş, dört...
En parlant de nous tenir au courant, ça m'amène au problème numéro 5, la communication.
- Haberdar etmek demişken bu da beni beş numaralı soruna getiriyor : iletişim.
Cinq, quatre, trois, deux, un.
Beş, dört, üç iki, bir.
Je me suis reposé pendant cinq jours.
- Beş gündür dinleniyorum.
Et il y avait cet homme appelé Mattathias qui avait cinq fils et sûrement aussi des filles, mais on ne saura jamais, bienvenue dans l'Histoire... et un de ses fils appelé
Mattathias adında bir adam vardı. beş erkek çocuğa ve muhtemelen kızlara sahip, - - ama biz asla bilemeyiz çünkü hikayemize burada başlıyor- - ve bir çocuğunun ismi
Pas Plus De Cinq Fichues Personnes Ne Peuvent Vivre Dans Cet Appart En Même Temps. Anciennement la loi... Pas Plus De Quatre Fichues Personnes Ne Peuvent Vivre Dans Cet Appart En Même Temps.
Bu dairede dört lanet insandan fazla kimse kalamaz ismini bu dairede beş lanet insandan fazla kimse kalamaz diye çeviriyoruz.
Oui, mais on garde déjà cinq secrets.
Evet ama zaten ondan beş sır saklıyoruz. - Sır kasası dolu.
C'est très futé, et c'est pourquoi nous sommes les Gardiens des Cinq Secrets.
İşte bu yüzden biz Beş Sırrın Koruyucularıyız.
Gardiens des Cinq Secrets.
Beş Sırrın Koruyucuları.
Montre à cinq chiffres au poignet, gros 4x4 de luxe garé dehors.
Bilekinizdeki beş rakamlı saat, lüks SUV dışarıda park etti.
On devra attendre 5 minutes pour que ça ouvre le coffre.
Kasayı açması için tam beş dakika bekleyeceğiz.
On peut prendre cinq minutes pour manger.
Beş dakika içinde yiyelim.
Je tourne le même écrou depuis 5 minutes.
Aynı vidayı beş dakikadır çeviriyorum.
Les témoins disent que après qu'il se soit écrasé contre le mur, il est resté dedans pendant environ 5 minutes avant de se garer dans le rue de nouveau.
Tanıkların ifadesine göre duvarı kırıp içeri daldıktan sonra, tekrar sokağa çıkmadan önce beş dakika kadar içeride kalmış.in.
Je dois parler au Président.
Başkan'la beş dakika görüşmeliyim.
Il faut que je parle au Président.
Başkan'la beş dakika görüşmem lazım cidden.
D'accord, vous allez pouvoir lui parler.
Peki, beş dakikan senin olsun.
Une peine de cinq ans.
Cezası beş yıl.
Qui ne veut pas cinq minutes avec le Président?
Başkan'la kim beş dakika geçirmek istemez ki?
- Cinq minutes avec le Président.
- Beş dakika geçirmek istemez ki?
Cinq minutes avec le Président.
Başkan'la beş dakika.
Il n'y a plus de corps. La victime datant d'il y a 5 ans doit être sa première.
Beş yıllık ceset muhtemelen ilk kurbanı.
Tu as cinq secondes.
Beş saniye.
Dites-moi, que pensez-vous de vos performances depuis cinq ans?
Söylesene, son beş yılki performansını nasıl değerlendirirsin?
Il avait cinq ans de plus que moi... quand nos parents sont morts...
Benden beş yaş büyüktü ve annemle babam ölünce...
La plupart des gens pensent à un cinq ou à un sept.
Pek çok insan beş veya yedi tutuyor.
Vous avez choisi le cinq.
Sen beş seçecek biri gibi görünüyorsun.
Environ cinq minutes.
Beş dakika kadar.
Candidats, il vous reste cinq minutes.
Adaylar, beş dakikanız kaldı.