Translate.vc / Français → Turc / Billion
Billion traduction Turc
113 traduction parallèle
Si chaque système a... dix planètes, comme le nôtre, cela fait 10 fois 100 milliards... soit un billion de planètes.
Şimdi, her sistem desek ki,... bizimki gibi on gezegenli olsa, bu 100 milyar çarpı on,... yani galaksideki bir trilyon gezegen yapar.
Près du centre d'un amas de galaxies... on trouve parfois une galaxie elliptique... composée d'un billion de soleils... qui dévore ses voisines.
Bu bir aradaki galaksiler öbeğinin ortasında, bulunan eliptik bir galaksi, trilyonlarca güneş'e sahip olup, komşu galaksilerdeki materyali de bünyesine katacak şekilde, bir yönde ilerleyebilir.
Le monde s'appauvrit en dépensant... un billion de dollars par an en préparatifs de guerre... et emploie environ... la moitié des scientifiques de la planète... à l'effort de guerre.
Dünya savaş hazırlığı için yılda bir trilyon dolar harcıyarak... ve dünyadaki bilim ve yüksek teknoloji insanlarını.. askeri çalışmalarla ilgili çalıştırarak.. ... kendini fakirleştiriyor.
J'ai passé quelque temps au Parc des Milliards.
Zamanımın büyük bir kısmını Billion Park'da harcadım.
Nous sommes à plus d'un billion d'années-lumière de notre galaxie.
Gezegenin yüzeyinden geliyor. İnanılmaz bir güç. Efsane, Tkon İmparatorluğunun sonu hakkında ne diyor?
Les polluants ont baissé à moins d'une part par billion.
Atmosfer kirliliği trilyonda bire düştü.
J'pourrai te demander un million de dollars. Même un billion de dollars.
Senden bir milyon dolar isteyebilirim hatta bir milyar dolar.
♪ Then nearly 14 billion years ago expansion started...
Ardından, 14 milyar yıl önce Genişleme başladı.
40 milliards, trillions, billions de repas vendus.
40 gilyon 80 milyon, zilyon, billion, katrilyon, katrilyar...
Pour tenir ses promesses d'ivrogne, Truman autorisa l'impression du plus gros billet jamais vu, un billet d'un billion de dollars.
Ağzından kaçırdığı bu sözü gerçekleştirmek için Truman bir defalığına mahsus en büyük para biriminin basılmasına yetki vermiştir.
Un billet d'un billion de dollars.
Bir trilyon dolarlık banknot.
Je lance la recherche du billet d'un billion.
Trilyon dolarlık banknotu arama başlıyorum.
Bravant les politiciens dépensiers. Il commémore ma libération d'un billion voué à de vaines dépenses.
Amerika'nın müsrif politikacılarına karşı gelirken saçma sapan bir şekilde harcanacak..... trilyon dolarlık banknotun özgürlüğünü anıtlaştırıyorum.
C'est le billet d'un billion que vous tenez?
Elinizde tuttuğunuz trilyon dolarlık banknot mu?
Que ferait votre père d'un billion de dollars?
Trilyon dolar ile babanız nereye giderdi düşünün bakalım.
Mon père a un billion de dollars?
Babamın trilyon doları mı var?
Ils ont un billet d'un billion de dollars.
- Trilyon dolar banknotu olduklarını söylediler.
Si c'est un crime de voler un billion à État et de le donner à Cuba, alors, là encore, je suis coupable.
Ve devletin trilyon dolarını çalıp komünist Küba'ya vermekse o zaman da suçluyum.
Pourquoi gagner des trillions alors que nous pourrions gagner des... billions? Un trillion est supérieur à un billion, débile.
Neden trilyonlar kazanalım ki... Milyarlar kazanabilecekken? Trilyon milyardan büyüktür, gerizekalı.
Une chance sur un billion?
Trilyonda bir mi?
Sauf, bien sûr, si vous payez un billion de gagillions de fifillions
Tabi kurtulmanın bir yolu var... Bir milyar! ..
6 billion de sorte de paix, 6 billion de sorte de liberte
6 milyar farklı yönlerde... 6 milyar çeşiy barış, 6 milyar çeşit özgürlük.
6 billion de sorte de guerre et de demons
6 milyar çeşit savaş
Le taux de dioxine était de 5,600 par billion.
Dioksin seviyeleri trilyon parçada 5,600 kadardı.
Un billion!
Trilyon! Şşş!
En gros, il y a encore un billion de barils de pétrole sous nos pieds. Et quand on sait que le prix moyen de ce pétrole sera de 100 $ le baril, ça veut dire qu'elles peuvent encore gagner un billion de fois 100 $.
yeryüzünün altında halen trilyonlarca varil petrol var, ve bunu ortalama bir fiyatla varil başı 100 dolar kabul edersek 100 trilyon dolarlık bir iş hacmi olduğunu görürüz.
Ça fait longtemps qu'on ne s'est pas vus, ça doit faire quoi... 100 billion d'années?
Birbirimizi görmeyeli çok uzun zaman oldu. Ne kadardı... 100 trilyon yıl mı?
~ The 6 Billion Dollars Team ~
Çeviren : COva İyi Seyirler
Je dois admettre, que mon magnifique ex-petit ami m'a montré un Gulfstream ( la marque du jet ) et un billion de dollar, je devrais me demander si j'aurai dû rester avec lui en y repensant.
Eğer yakışıklı eski sevgilim özel bir jet ve milyonlarca dolarla çıkagelse bir an için, eski günlerime dönüp, acaba onunla kalsa mıydım diye düşünürdüm.
Oh, je possède 1 billion de dollars, avec un "b".
Bir milyar Dolarım var.
Pendant un billion d'années, j'y ai vécu seul, heureux de mon emploi et de ma collection de timbres, mais quand j'ai scruté l'espace et que j'ai vu le Big Bang, je me suis dit : "Ouah! Qui a fait ça?"
Trilyonlarca yıldır kendi halime takılıp pul kolleksiyonu falan yaparken birden sonsuzluğun diğer ucuna baktım ve Big Bang'i gördüm ve dedim ki, kim var orada?
En tant que chef de son service Création, tu vas gérer 5 milliards de dollars.
And you, as the head of his Creative Department are gonna be running a $ 5 billion account.
Un billion de tours penchées.
"Bir Trilyon Eğik Kule".
Il a pour titre "Un billion de tours penchées".
Adı "Bir Trilyon Eğik Kule"
ABLE WITHMAN PRÉSENTE "UN BILLION DE TOURS PENCHÉES"
Able Whitman sunar : "Bir Trilyon Eğik Kule"
Je suis April Carson et on est au cinéma Bytowne pour assister à la projection du film "Un billion de tours penchées".
Ben April Carson. Sinema tarihine tanıklık etmek üzere Bytown sinemasındayız. 'Bir Trilyon Eğik Kule'yi izleyeceğiz.
à ¢  ™ ª Then nearly 14 billion years ago expansion started... Wait!
Ardından, on dört milyar yıl önce genişlemeye başladı...
Then nearly 14 billion years ago expansion started... Wait!
Ardından, 14 milyar yıl önce genişlemeye başladı...
Toi, bon perdant, te voilà Gros-Jean comme devant, pour un bon billion d'années.
Şimdi sana kazanmışsın gibi gelebilir. Peki trilyonlarca yıl bu şarkıyı dinlediğinde de aynını düşünecek misin?
♪ Then nearly 14 billion years ago expansion started... Wait! ♪
Ardından, 14 milyar yıl önce genişlemeye başladı...
♪ Then nearly 14 billion years ago expansion started...
Ardından, 14 milyar yıl önce genişlemeye başladı...
Et le contribuable des E-U a déjà payé votre compagnie plus d'un billion de dollars pour ses services. Je n'ai pas les chiffres exactes... mais on ne gagne pas une guerre sans argent, Mme la députée.
Ve şu güne kadar Amerikalılar, hizmetleri için 1 trilyon dolar ödedi tam rakamı bilmiyorum ama ucuza savaşamazsınız senatör.
Et le contribuable des E-U a déjà payé votre compagnie plus d'un billion de dollars pour ses services. Je n'ai pas les chiffres exactes... mais on ne gagne pas une guerre sans argent, Mme la députée.
Ve şu güne kadar Amerikalılar şirketin hizmetleri için 1 trilyon dolar ödedi tam rakamı bilmiyorum ama ucuza savaşamazsınız senatör.
J'ai l'immense plaisir d'annoncer que nous avons produit plus de billets que prévu pour un montant de 1 billion de dollars.
Tahmin edilenden daha kısa sürede gerekli miktarda parayı basmış olduğumuzu söylemekten mutluluk duyuyorum. Toplamda tam 1 trilyon dolar.
Qu'allez-vous faire avec 1 billion?
Ne yapacağız 1 trilyon dolarla?
Je vais inonder les marchés avec 1 billion de dollars américains.
Ben de 1 trilyon dolar ile piyasaları alt üst edeceğim.
La génie sauveuse de bébé hérite d'un billion de dollar
Bebek kurtarıcısı dâhi milyar dolarlık mirasa kondu.
- Un billion!
- Hayır.
Bien reçu De Billion Dollar One :
Anlaşıldı, merkez.
Une sur un billion?
Yüzde yüz.
Ce monde a 6 billion d'etre humains vivants leur propre vie de 6 billion de manieres differentes,
Bu dünyada 6 milyar insan var. Kendi hayatlarını yaşıyorlar.