Translate.vc / Français → Turc / Bizarre
Bizarre traduction Turc
28,290 traduction parallèle
Oui, elle est bizarre.
Evet, O biraz gariptir.
Hé, tu es bizarre.
Tuhaf davranıyorsun.
Désolée, si ça vous a semblé bizarre.
Senin için tuhaf olduysa kusura bakma.
Et vu qu'on va souvent se croiser, je voulais être sûre que ça ne soit pas bizarre.
Çünkü daha uzun süre birbirimizle görüşmeye devam edeceksek... bunun garip olmamasını istiyorum.
Non, ça ne sera pas bizarre, je te promets que si on se croise à l'avenir, je traiterai Kenny avec hospitalité.
Hayır bu garip olmayacak... İlerde sizinle bir araya geldiğim zaman... Kenny'e "otelcilikle" yaklaşacağım.
T'as vu quelqu'un d'autre? Quelqu'un de bizarre?
Garip birini gördün mü?
Tu es tellement bizarre.
Çok garipsin.
Ce serait bizarre d'harceler Tucker sexuellement.
Tucker'ı taciz etmek garip olacak.
Tu es sûr que ça ne va pas être bizarre?
Bunun tuhaf olmayacağından emin misin?
Non, pas bizarre du tout.
Hayır, hiç tuhaf olmayacak.
Mais ce serait bizarre de ne pas avoir de doutes après avoir franchi un cap si important sans y avoir vraiment réfléchi.
Yeterince düşünmeden bu kadar büyük bir şeye kalkışıp endişe etmemek garip olurdu.
Mais c'était un peu bizarre d'entendre Batman dire : "Ne sonnez pas ou mes caniches vont devenir fous."
Fakat Batman'in şöyle dediğini duymak tuhaf oldu "Zile basmayın yoksa kanişlerim çılgına döner."
Ce sera le plus bizarre des Comic-Con.
Gelmiş geçmiş en tuhaf Comic-Con olur.
Tout le monde va penser que je suis bizarre.
Herkes tuhaf olduğumu düşünecek.
Tu es bizarre, mon chou.
Canım, tuhafsın zaten.
Tout le monde sait que tu es bizarre, et pourtant ils sont toujours là parce qu'ils tiennent tous à toi.
Herkes tuhaf olduğunu biliyor ama hepsi burada çünkü seni çok önemsiyorlar.
Oh my God, c'est trop bizarre. - Quoi?
Aman tanrım bu çok garip.
Ce ne sera pas bizarre si on rentrait dans Han?
Han'la çarpışırsak çok garip olmaz mı?
Je sais, je sais, c'est bizarre.
- Tuhaf olduğunun farkındayım.
Ça faisait bizarre de ne plus être en contact avec eux et j'ai eu un peu peur, même si je - - je veux dire quoi?
Onlarla iletişime geçmemek tuhaftı. Korkmaya başladım, hiçbir şey - Ne yani? Bir şey olmadı ki.
Tu savais qu'il deviendrait bizarre sous mon toit.
Luke yanıma taşındığında sonunda tuhaflaşacağını biliyordun.
Elle est difficile et bizarre.
Zor ve biraz tuhaf.
Bizarre, ça me plaît.
Tuhaflığı severim.
Bizarre.
Tuhaf.
- Un film bizarre.
- Garip bir film.
Le premier jour, il a été le seul à me signaler une tâche bizarre sur mon t-shirt, et qu'il fallait éviter les t-shirts Thompson Twins pour tenir la réception.
İlk gün Thompson Twins tişörtümde garip bir leke olduğunu ve resepsiyonda Thompson Twins tişörtü giyemeyeceğimi bir tek o söylemişti.
Bien, c'est sympa de revenir ici, mais bizarre.
Gayet güzel. Burada olmak hem eğlenceli hem de garip.
- C'est bizarre, en ce moment.
- Bilmiyorum. Son günler garip geçti.
Tu es bizarre, ça ne va pas?
Garip görünüyorsun. Ne oldu?
Et c'est bizarre d'avoir trois numéros de téléphone.
Ayrıca üç farklı telefon numaran olması da garip bir şey.
- Vraiment bizarre.
- Çok garip hem de.
Il a dit que j'étais vulgaire et bizarre, et qu'on disait que je n'étais pas une vraie Gilmore.
Bana gürültücü ve garip olduğumu ve Gilmore olmadığıma dair bir söylenti dolaştığını söyledi.
Oui, c'était bizarre.
Doğru, garip bir şey.
- Je me sens bizarre. - Je sais.
- Garip geliyor.
C'est bizarre d'être de retour?
Geri dönmek tuhaf mı?
- C'est bizarre.
- Burası çok tuhaf.
En fait, je me sens bizarre.
Bilmiyorum, aslında tuhaf bir hâldeyim.
Un hôtel, c'est bizarre.
Biraz tuhaf.
- Bizarre.
- Çok tuhaf.
C'est bizarre de le voir ici.
Sadece onu burada görmek tuhaf.
C'est bizarre.
Bu çok garip.
Je veux dire, littéralement, j'ai... Cette sensation bizarre quand je regarde mes mains, mais...
Yani tam olarak ellerime bakınca tuhaf bir şey hissediyorum ama..
Plus bizarre que la viande rouge?
- Kırmızı etten daha tuhaf mı?
Et bizarre.
- Uzun ve tuhaf.
Tu m'as manqué. Est-ce bizarre?
- Seni özledim.
Tu crois que c'est sympa qu'il soit un agent du FBI? Ou bizarre?
Sence babanın FBI ajanı olması iyi bir şey mi yoksa garip mi?
Pour moi, il n'en a jamais vraiment parlé, alors c'était bizarre.
Benim için, hiç bahsetmediği için garipti.
J'allais le faire, mais... Elle ne l'a pas abordé, et ça paraissait bizarre alors qu'on vient de savoir pour le pasteur Tim.
- İsteyecektim ama o konuyu açmadı, Rahip Tim'i daha yeni öğrenmişken istemek de garip geldi.
Elle est passée, elle voulait vous parler, mais c'était bizarre.
Çünkü bugün seninle konuşmaya geldi, ama tavrı biraz garip gibiydi.
Bizarre pour elle.
Ona göre bile tuhaftı.
C'est un peu bizarre.
Garip.