English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Bleu

Bleu traduction Turc

8,299 traduction parallèle
Peut-être que votre étincelante amie habillée en bleu est plus proche que vous ne le pensez.
Belki de senin parlak mavi elbiseli arkadaşın düşündüğünden de yakındadır.
Pouvez-vous me passer ce dossier bleu?
Mavi dosyayı uzatır mısın?
Un sale bleu sur mon épaule.
Omzumda kötü görünüşlü bir morarma var.
du bleu au marron. Et c'est juste que normalement ça aurait pris, comme, un an ou deux.
Ve buna normalde bir veya iki yılda geçilebiliyor.
C'était bleu.
Ortalık maviydi.
On en trouve dans le verre texturé d'écorce bleu japonais, qui est utilisé pour faire des tuiles, des statues et des objets d'art.
Bulunan yer, Japon mavi desenli camı, fayans, heykel, ve üç boyutlu sanat yapımında kullanılır.
Mais l'endroit était connu pour ses carreaux muraux et ses plafonds de verre bleu.
Ama mekanın bilinen özelliği, mavi cam tavan ve fayans duvarlar.
C'est votre badge bleu.
- Bu mavi rozetin.
Badge bleu, compris.
Mavi rozet, anladım.
J'allais mettre du bleu, mais j'ai entendu dire que les Elliot portaient de bleu, donc je me suis décidée pour du rouge.
Mavi giyecektim ama Elliotlar'ın mavi giydiğini duydum Bu yüzden bende kırmızıya karar verdim.
Tu sais cette robe bleu, celle de ton anniversaire?
Doğum gününde giydiğin o mavi elbise var ya?
Jusqu'alors, nos comprimés pour enfants avaient été un ovale bleu qui avait un gout de terre.
O zamana kadar, çocuk çiğneme tabletleri... yuvarlak, mavi iğrenç tabletlerdi.
Je suppose que j'ai toujours imaginé Maureen avec quelqu'un style col bleu qui plus tard se serait avéré être le pince de Zamunda.
Sanırım Maureen'i Zamunda prensine dönüşecek mavi yaka tipli biriyle hayal ediyordum.
C'est comme ça que j'ai compris que le colorant bleu du coupe-vent me rinçait tellement.
Bu şekilde, o uçuk mavi rüzgârlığın bana o kadar da yakışmadığını görmüştüm.
C'est un sale bleu que t'as.
Suratın fena morarmış.
L'un était bleu et l'autre était vert.
Biri mavi diğeri yeşil.
Son oeil gauche était bleu.
Sol gözü maviydi.
un oeil vert, l'autre bleu.
Bir gözü yeşil, diğeri mavi olan.
Orange, violet, marron, rose, bleu, bleu, vert. - 870!
- Turuncu, mor, taba, pembe, mavi, mavi, yeşil. - 870!
Encore une fois, les hommes en bleu nous ont montré leur vrai visage.
mavililer bir kez daha bize gerçek yüzlerini gösterdiler.
- Tu viens ou pas, le bleu?
- Geliyor musun, gelmiyor musun, çaylak?
Autrefois, on avait l'habitude, quand un bleu excellait à son premier feu, de lui donner le privilège de rentrer le camion à la fin de la garde.
Eskiden de olduğu gibi, bir çaylak, ilk yangınında iyi iş çıkarırsa, vardiya bitiminde ona kamyonu yerine koyma hakkı verilir.
Si on mélange du bleu et du jaune çà fait...?
Maviyle sarı karışırsa hangi renk ortaya çıkar?
Zima, grunge, chaque bleu ayant sa carte voulant devenir Alex Rodriguez et un bippeur.
Zima, Alex Rodriguez beyzbol kartları ve bir çağrı cihazı. Ciddi olamazsın.
Où est le sac bleu, Frankie?
Mavi çanta nerede Frankie?
Tu sais qui va passer un Noël bleu cette année?
Bu yıl kimin noeli mosmor geçecek biliyor musun?
Et le barman a dit que Mercer portait un sac à dos bleu.
Ve kahveci Mercer'in sırtında mavi bir sırt çantası olduğunu söyledi.
Le sac à dos bleu.
- Mavi sırt çantası.
Le sac bleu de la victime.
Kurbanın mavi sırt çantası.
Code bleu!
- Mavi kod!
Pas de bleu ou de blessure visible.
Gözle görünür çürük ya da yara yok.
Tu es le bleu qui connait tout ceux qui sont quelqu'un.
Mühim herkesi tanıyan çaylaktın sen.
Son visage est vraiment bleu.
Suratı çok maviymiş.
- Bleu.
Mavi.
Bleu bleuet.
Peygamber çiçeği mavisi.
On pourrait être tenté de penser que le Cubby Bears ne s'adresse qu'aux fans de sports de Chicago mais de temps en temps cet endroit joue au caméléon et passe du bleu des Cubs au violet agressif des punks.
Cubby Bears'in sadece spor severlere hizmet verdiğini düşünüyor olabilirsiniz. Bu mekan arada sırada bukalemun gibi rengini Cubbs'ın mavisinden punk moruna çevirir.
Elle a un bleu sur la hanche depuis Juillet.
" Kalçasında Temmuz'dan beri bir çürük var.
Alice l'éponge, et Clifton, le petit chien bleu.
Sünger İnek. Ve de Clifton Küçük Mavi Köpek.
Je demande juste car cette nuance de bleu est la couleur d'un mur dans une ruelle non loin de là, et une poupée y a été tuée hier soir.
Bunu soruyorum çünkü o çeşit bir maviyle boyalı bir duvar var. Buradan çok uzakta değil, ve bebeklerden bir tanesi dün gece orada öldürüldü.
Comment avez-vous ce bleu au bras, Mme Tate?
Kolunuzdaki morluk nasıl oldu Bayan Tate?
Et ses yeux étaient vraiment, vraiment bleu et beau. mais... non.
Gözleri masmavi ve gerçekten çok hoş ama hayır.
Je vais te la jouer, mais d'abord, tu dois savoir qu'elle est inspirée de tes yeux, un bleu léger comme celui de l'océan.
Çalmak istiyorum fakat ilk önce şunu bil ki bu şarkıyı senin okyanusun saf mavisi renginden ilham alarak yazdım. Dur.
Sûrement caché par un bleu.
- Bir morartının altında kalmıştır.
- Il est bleu et blanc.
Ekoseleri hep rengârenk oluyor.
Juste bleu et blanc.
Bence soruyu tam anlayamamışsın.
Un poisson chat bleu.
Asil mavi melül balığı.
Surtout le bleu.
Özellikle de mavi olan çok iyi.
À part le bleu, qui joue à cache-cache.
Mavi olan hariç. O biraz değişik bir saklambaç oynamakta ısrar ediyor.
C'est la... loi du merle bleu.
Bu bir mavikuş kuralıdır.
C'est un mauvais présage quand un merle bleu franchit votre seuil!
İçeriye bir mavikuşun girmesi kötüye alamettir.
Bleu.
Mavi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]