Translate.vc / Français → Turc / Bléssé
Bléssé traduction Turc
14,636 traduction parallèle
Vous finirez par être blessé, et je ne veux pas que ça se produise.
En sonunda incineceksin ve bunun başına geldiğini görmek istemiyorum.
Je me suis blessé.
Acıttı bu.
Sharon, je me suis blessé avec le funk.
Sharon, kendime zarar verdim.
Ne culpabilisez pas de ne pas avoir été blessé.
Daha kötü yaralanmadığın için kendini suçlu hissetme.
- Vous êtes celle qui m'a blessé!
- Bana çarpan sensin!
Haynes est blessé!
Haynes yaralandı!
Nous sommes en route avec un homme blessé par balle d'environ 60 ans.
60 yaşlarında silahla yaralanmış erkek bir hasta getiriyoruz.
À chaque fois que je me suis ouvert, j'ai été blessé.
Kendime ne zaman açsam yaralandım.
Elle t'a blessé.
Amy seni incitti sonuçta.
Tu as été blessé.
Duygularınız incindi.
Oh, non, avons-nous dit quelque chose. qui blesse la communauté des chasseurs?
Avcıların da mı alınacağı bir şeyler söyledik yoksa?
Ceci nous blesse tous les deux.
- Bu ikimize de zarar verir.
Nous n'avons jamais blessé personne.
- Kimseye zarar vermedik.
Un blessé au gilet.
Birisi yeleğime isabet etti.
Personne n'a été blessé.
Kimsenin canı yanmadı.
Un animal blessé se dirige toujours vers son nid, et je veux voir ou celui ci va.
Yaralı bir hayvan her zaman inine geri döner. Ve ben de bunun nereye gideceğini görmek istiyorum.
Et je n'était pas prêt à être blessé comme ça.
Bu şekilde incinmeye hazır değildim.
Alors quand les balles siffleront, aucun innocent ne sera blessé.
Yani kurşunlar uçuşmaya başladığında masum kimse yaralanmayacak.
Au moins 9 m. Il est gravement blessé.
En az 10 metre. Kötü yaralandı.
Nous déposerons contre chacun d'entre eux et leur ferons admettre une expérience médicale secrète pratiquée sur un jeune homme effrayé qui n'a blessé personne pour l'instant.
Her birini görevden uzaklaştırtıp kimseye zarar vermemiş, korkmuş bir çocuğun üzerinde gizli, tıbbi bir deney yaptıklarını itiraf ettiririz.
Si mon fils est blessé... ou, Dieu m'en garde, s'il est tué... Je vous tiens pour responsable.
Eğer oğlumun başına bir şey gelirse veya Allah korusun, ölürse sizi sorumlu tutarım.
Personne n'a jamais été tué ou blessé dans un accident causé par mon système.
Benim T-portumun neden olduğu hiçbir kazada ölen ya da yaralanan olmadı.
J'espère que je ne t'ai pas blessé?
Umarım kırılmamışsındır.
Peut-être que ces marque ont été faites par le même alliage qui a blessé le cubitus de Klarissa.
Belki de Klarissa'nın dirsek kemiğindeki yaraları yapan alaşımlı objeyle aynı şey yüzünden oluşmuştur.
Faites ce que je dis et personne ne sera blessé. Voilà pourquoi je me suis entrainée.
- Dediklerimi yaparsanız kimse zarar görmez.
Tout ce truc d'oiseau blessé?
Tüm bu yaralı kuş şeyi?
j'ai blessé des gens, des personnes que j'aime vraiment.
.. çok sevdiğim insanları incitmek.. .. gerçekten çok zordu.
- Aucun blessé dans le camping-car?
Bacağı sıkışmış. - Karavanda yaralı var mı?
Vous êtes blessé?
Ne oldu orada?
Ça me blesse l'oreille.
Ama boş verelim bu konuyu.
- Non parce que le mal est nécessaire pour que le racisme... blesse.
- Çünkü ırkçılık için zararın zararlı olması gerekir.
Le conducteur est blessé au poignet mais refuse d'être soigné.
Sürücü bileğinden yaralanmış ama müdahaleyi reddediyor.
Un gars avec un genou fragile s'est blessé à nouveau et a décidé de les poursuivre.
Dizinden tekrar yaralanmış bir adam onları mahkemeye vermeye karar verdi.
Enfin... Très triste. Et mon coeur est blessé.
Demek istediğim gerçekten üzgünüm ve kalbim acıyor.
Tu avais l'un de ces trucs et c'est là qu'il a été blessé et qu'il a disparu.
Bu şeylerden biri vardı sende ve yaralanınca birden ortadan yok oldu.
Je comptais sur toi, et c'est pour ça que ça me blesse beaucoup.
Sana güvenmiştim, bu yüzden çok acı oldu.
T'es blessé, je conduis.
Vuruldun. Ben sürmeliyim.
Et personne ne sera blessé.
Bu yolla kimse zarar görmez.
Mais personne n'a été blessé.
İyi ki birileri zarar görmedi.
Avant de vous en plaindre comme un chien blessé.
Sonra da yaralı bir köpek gibi sızlanıp durdun.
Tu es blessé?
- Ne oldu, yaralandın mı?
" C'est bien sans le vouloir que j'ai blessé votre sœur.
" Kardeşinizi kasti şekilde üzmedim.
"Si j'ai blessé les sentiments de miss Bennet, " c'était sans le savoir.
" Bayan Bennet'ın duygularını, incittiysem, bilerek yapmadım.
Je te jure que si elle blesse mon enfant, je la tue.
Yemin ederim, çocuğuma zarar verecek bir şey yaparsa onu öldürürüm.
Et puis, personne n'a été blessé.
Hem... kimsenin canı yanmadı.
Je veux juste pas être blessé.
Tamam mı? Ben sadece yaralanmamak istiyorum!
- Est ce que quelqu'un est blessé?
Yaralanan var mı?
- Et j'ai peur. J'ai peur que quelqu'un ne soit blessé.
Korkmaya başladım.
Dieu merci, aucun proche a été blessé.
Ailemden kimse yaralanmadığı için kendimi oldukça şanslı hissediyorum.
J'ai pas les mots pour exprimer comment ça me blesse.
Bu nasıl içimi yaktı anlatamam.
Si tu bouges pas, tu seras blessé.
Hareket etmezsen canın yanacak. Canın yanacak!