Translate.vc / Français → Turc / Béni
Béni traduction Turc
460,600 traduction parallèle
Vous comptiez me menacer en me disant que le parti financerait mon adversaire si je résistais?
Yola gelmezsem DNC'nin en güçlü rakibime yatırım yapacağını söyleyerek beni tehdit edebileceğini mi?
Ou me flatter?
Yoksa beni pohpohlayacak mıydın?
La Chambre ne m'a jamais lâchée.
Kongre beni hiç yüzüstü bırakmadı.
Il refuse de m'écouter.
Beni dinlemiyor da ondan.
- Aide-moi à remonter.
- Beni biraz yukarı iter misin?
Pourquoi? Il va falloir que tu me sauves.
- Beni kurtarman gerekebilir.
- Vous me menacez?
- Beni tehdit mi ediyorsun?
Grayson a dit ne pas connaître son nom, puis il m'a appelé pour me demander si on enquêtait toujours sur elle.
Grayson, adının tanıdık gelmediğini söyledi ama sonra birdenbire beni arayıp onu araştırıp araştırmadığımızı sordu. Ben de araştırdım.
Pas la peine de me protéger.
Beni korumana gerek yok.
J'espère que vous ne m'assimilez pas à la bombe.
Beni atom bombasıyla bir tutmuyorsun umarım.
Des couilles de taureau, un corbeau géant et des milliardaires scandant "Libère-moi".
Koç yumurtası. Dev bir karga. Ve "Beni azat et" diye sayıklayan milyarderler.
Je dois forcer le vieux à me soutenir.
O ihtiyarı beni desteklemeye zorlamanın yolunu bulmalıyım.
Il fait le malin, mais je ne suis pas dupe.
Belli etmemeye çalışıyor ama beni kandıramaz.
Avec moi, vous auriez gagné haut la main.
Beni işe alsaydın büyük farkla kazanırdın.
Elle me connaît.
Beni tanıyor.
Ils n'ont jamais voulu de moi, quoi que je fasse.
Ne yaparsam yapayım beni başından beri istemiyorlardı!
- Le parti m'a abandonné.
Parti beni yüzüstü bıraktı.
Ils me font porter le chapeau.
Bunun için beni suçluyorlar.
Cette démocratie, votre démocratie, m'a élu.
Bu demokrasi, sizin demokrasiniz, beni seçti.
Aidan ne me mettrait pas en danger. Ni personne d'autre.
Aidan'ın beni ya da başkasını tehlikeye atacak bir şey açıklayacağını sanmıyorum.
J'ai combien de temps?
Beni almaya gelmelerinden önce ne kadar vaktim var?
Ne m'appelez plus.
Beni aramayı bırakın, lütfen.
- Oui, mais tu n'as pas l'air de m'entendre.
- Hem de çok iyi. Ama senin anlayamaman beni biraz şaşırtıyor.
Vous continuez à vouloir me cerner, et vous continuez de vous tromper.
Sürekli beni tanıdığını sanıyorsun ama hep de yanılıyorsun.
- On m'a escortée ici.
- Gizli Servis beni buraya yönlendirdi.
- Laissez-moi sortir.
Çıkar beni.
Une ou plusieurs personnes ont essayé de nous faire perdre l'élection en nous gardant sous terre, et je vous demande ce que vous savez.
Biri ya da birileri... bugün eşimle beni yer altında tutarak bize seçimi kaybettirmeye çalıştı. Bu konuda ne bildiğini öğrenmek istiyorum.
Écoutez-moi bien.
Beni iyi dinle.
Faites-moi entrer à la Maison-Blanche.
Beni Beyaz Saray'da işe aldır.
Ça me surprendra toujours, le bordel que foutent les hommes.
Erkeklerin ortalığı karıştırma becerisi beni her seferinde şaşırtıyor.
Posez-moi dans la Troisième Rue.
Beni Üçüncü Cadde'de indir.
- Vous me faites peur.
- Beni korkutuyorsun.
Laissez-moi tranquille.
Lütfen beni rahat bırak.
- Écoutez-moi.
- Beni dikkatle dinle.
Ne dis rien avant demain matin.
Beni gördüğünü sabaha kadar kimseye söyleme.
Ceux qui restaient contre vents et marées, ceux qui ne devaient pas vous trahir, finissent par vous trahir.
En zor günlerinde yanında olan, beni asla yalnız bırakmaz dediğin kişiler seni yüzüstü bırakır.
Depuis quand me connais-tu?
- Beni ne kadardır tanıyorsun?
Tu vas m'étouffer avec une tasse souvenir?
Beyaz Saray kupasıyla boğar mısın beni?
Si vous ne pouvez rien pour moi, je me débrouillerai.
Beni onunla konuşturmazsan başka yolunu bulurum.
Quelles que soient ces infos... ne me recontactez pas.
Elinizdeki bilgi ne olursa olsun... beni bir daha aramayın.
Je...
Beni çağırttın.
Vous me regardez aussi?
Beni de mi izliyordun?
De m'espionner.
Beni izlemek.
Le bonheur ne m'intéresse pas.
Mutluluk beni alakadar etmez.
Ma mère m'a bien élevé.
Annem beni iyi yetiştirdi.
Le sénateur Richardson ne m'a pas rappelé.
Senatör Richardson da beni geri aramadı.
Je viens en intermédiaire.
Beni vekil kabul et.
Si on en parle, il n'appellera plus.
Sızan haberleri duyurursak beni aramayı bırakabilir.
Personne ne pouvait me trouver.
Kimse beni bulamazdı.
Tu ne m'embrasses pas?
- Neden beni öpmüyorsun?
Le...
Beni...