Translate.vc / Français → Turc / Béte
Béte traduction Turc
144 traduction parallèle
Ne soyez pas béte ll ne l'a pas vue depuis deux jours
Aptal olma. Dr. Ranger iki gündür çocuğun yanında değil.
Ne sois pas béte, tu ne trouveras pas d'autre poste
Aptal olma. Asla başka bir işin olmayacak.
Je ne suis pas une béte.
Canavar da değilim.
Ne sois pas béte.
Gülünç olma, Toto.
Regina, tu es bete.
Regina, aptalsın sen.
Helen, c'est tellement bete.
Helen, bu çok aptalca.
- Ça a l'air si bete entre tes mains.
- Ancak karakterine pek uymadı.
C'est bete, n'est-ce pas?
Aptalca, değil mi?
Pas si bete!
Ne dersin?
Que je suis bete!
Yeri gelmişken, Bir mektup aldım burada.
Vous etes une sale bete ivre.
Seni sarhoº, pis hayvan.
Je ne suis pas une bete.
Hayvan degilim ben.
- Mais c'est tellement bete.
- Ama çok saçma.
Comme vous, les Krells ont oublie un danger mortel... leur propre bete subconsciente affamee de destruction.
Ama senin gibi Krell halkı da ölümcül bir tehlikeyi unuttu. Kendi bilinçaltındaki nefreti ve yok etme arzusu.
La bete!
Canavar.
Comment éviter de partager leur sort?
Aynı akıbete uğramamak için ne yapacağız?
Ce serait trop bete d'etre traqué par les Boyd et par les Indiens.
Boyd ve Yerliler tarafından izlenmek çok aptalca olurdu.
Arretez, que je selle ma bete.
- Atımı eyerlemeliyim.
Je te donne ma meilleure bete.
Tod, sana en iyi atımı vereceğim.
- Rien que cette petite bete.
- Hiçbir şey. Sadece küçük bir tavşan.
Suis-je bete!
Elbette.
- Comme une bete sauvage.
Vahşi bir hayvan gibi!
LE SABRE DE LA BÊTE
SWORD OF THE BEAST - CANAVARIN KILICI -
Oh, suis-je bete!
Yine saçmaladım!
Ce qu'elle a l'air bete!
Şu salak ifadeye bakın!
Ils auront le même sort, quand leur heure viendra.
Zamanı geldiğinde aynı akıbete uğrayacaklar.
LA BÊTE AVEUGLE
KÖR CANAVAR
Mais je suis toute seule. C'est trop bete.
Ama hep yalnızım.Bu çok aptalca.
Papa dit que je suis bete et que je suis bonne... qu'à m'occuper de la maison.
Babam aptal olduğumu ve o yüzden yalnızca evde ilgilenilmem gerektiğini söylüyor.
Des potins. Il n'était pas si bete!
Yalnızca dedikodu, o aptal biri değildi.
Il est bete, n'est-ce pas?
Aptal adam, değil mi?
Oh, comme c'est bete!
Bunu başka bir şekilde yapacağız.
- Ne fais pas le malin. - D'accord, je vais etre bete.
- Akıllı olmaya çalışma.
Jake, ca peut paraitre incroyablement bete... mais je t'aime, et je ferais n'importe quoi pour que tu m'aimes.
Aptalca gelebilir ama seni seviyorum, beni sevmen içinde her şeyi yapabilirim
Nous ferions mieux de nous poser sur cette grande bete pour sécuriser notre ancre. Nous sommes grillés.
Yapacağımız en iyi şey, bu devasa canavarın önüne demirlemek olur.
Il est moins bete que moi!
Uzatma sen de, o benim kadar aptal değildir. Ya ne demezsin?
Je ne suis pas bete.
- Beni suçlamayı kes! Senin için fazla zekiyim Lee.
Ne sois pas bete.
- Saçmalama. Gülünç olma.
J'ai vraiment ete bete.
Bir sersem gibi davrandım.
- Je suis pas si bete.
Ben aptal değilim.
- Ce que tu es bete.
Çok aptalsın.
Chien couchant! Bete soumise!
Seni sürüngen, zavallı pislik?
Si Dieu le veut, d'une seule pierre, tu abattras la Bete, David!
Tanrı diyor ki, tek taşla Canavarı öldür, Davud!
Quelle Bete?
Ne Canavarı?
Quand la Bete sera morte, nous reviendrons.
Canavar ölünce, geri döneceğiz.
La Bete s'échappe!
Canavar kaçıyor!
"Prépare-toi à un Zort pire que la Mort" zale Afiateur Rozbif!
"ölümden beter bir akıbete hazırlanın."
Je ne peux pas te laisser partir vers le soleil couchant.
Aynı akıbete gitmeni seyredemem
Que tu es bete par moments!
Bazen çok aptal oluyorsun.
Viens ici, grosse bete baveuse!
Salya makinesi!
- Ne sois pas bete, raccroche.
- Aptal olmayalım. Kapat.