Translate.vc / Français → Turc / Celà
Celà traduction Turc
373 traduction parallèle
"Au contraire celà discrédite..." "... terriblement notre nom. "
Bilakis, bizi rezil edecek ve yörede, dedikodu malzemesi yapacaktır!
Nous sommes bien payés pour celà
Bunun için iyi para alıyorsun.
Avais-tu pensé à celà, Merlyn?
Artıklar... Bunu düşündün mü, Merlyn?
Vous serez mieux comme celà un vent froid souffle dehors.
Şunu giymelisiniz. Dışarıda hava çok soğuk.
Celà fait deux ans?
İki yılmı oldu?
Porte celà à ton village et dit aux gens que le jour de leur délivrance est proche.
Bunu köyüne götür ve halkına de ki kurtuluş günleri yakın.
Et celà dépendra de toi, Francesca.
Bu nedenle kararı sana bırakacağım Francesca.
Vous m'avez promis du divertissement mais je n'aurai jamais espéré celà.
Bana eğlence sözü vermiştin, ama bu kadarını beklemiyordum.
- Oui, si celà vous va.
- Size de uyarsa.
Dr Vernier, nous voulons contacter Diabolik pour un travail celà pourrait être intéressant pour nous tous.
Dr. Vernier, Diabolik'le bir iş için temâsa geçmek istiyoruz. Onun için de bizim için de ilginç olabilir.
Celà fait partie de nos arrangements avec la sécurité.
Leydi Clark, rica etsem gerdanlığınızı bütün gece bu masada bırakır mısınız?
Celà vous confère un état d'animation suspendue pour 12 heures.
12 saat boyunca canlılığı askıya alır.
Mais est celà l'essentiel?
- Ama, ne önemi var ki?
Je ne fais que celà depuis 19 ans, ma chère.
Ben onu 19 yıldır yapıyorum, sevgilim.
Maintenant j'ai parlé du sens de tout celà, et accompagnez d'oeufs pochés si vous le désirez.
Habire aynı şeyleri konuşup duruyorum.. İsteğe göre haşlanmış yumurtayla servis edin.
Celà pourrait être une erreur, M. Braddock.
Bu bir hata olmalı Bay Braddock.
C'est pour celà que ce film ne doit en aucun cas être montré à d'autres personnes. Hideshi Hibino créa cette vidéo comme une reconstitution documentaire basée sur le film 8mm, les photos et la lettre.
Hideshi Hibino 8 mm'lik filmi, resimleri ve mektubu temel alarak yeniden düzenlediği bu yarı belgesel filmi tekrar oluşturdu.
Il faut arrêter celà.
Durdurulması gerek.
et quand personne d'autre ne se soucie, et quand celà continue année aprés année, Doc, quand personne ne se soucie...
Eğer bu umursamazlık durumu bir başlarsa yıllar yılı sürer doktor. Kimse seni umursamaz.
Comment celà est il arrivé, Collie?
Nasıl oldu bu, Collie?
Rien de tout celà n'aurait pu arriver si je n'étais pas passé par là.
Ben çıkagelmeseydim bunların hiçbiri olmazdı.
Mais celà ne l'aida pas.
Ama bunun faydası olmadı.
Celà fait trois mois depuis les noces.
Düğünden buyana 3 ay geçti.
Celà a été si bon de vous voir.
Seni gördüğüme o kadar sevindim ki.
De la première ou de la deuxième guerre mondiale. Celà n'importait pas.
Birinci ya da İkinci Dünya Savaşı olmasının önemi yoktu.
Celà signifie seulement que nous sommes qu'à moitié sûrs que vous n'êtes pas une espionne nazi.
Sadece Nazi casusu olmadığından yarı eminiz demek.
Naturellement, celà donnait à penser à un esprit féminin.
Doğal olarak insanın merakını celbediyordu.
Pourquoi dites-vous celà?
Böyle bir şeyi nereden çıkardın?
- Celà a pris des années à Eckert pour gagner leur confiance.
Eckert'ın güvenlerini kazanması yıllar sürdü.
Oui, celà fut parfait.
- Evet, gerçekten mükemmeldi.
Celà me donne une faim de loup.
Kendimi bir kurt gibi hissettim.
Il a dit que celà faisait des années qu'elle travaillait pour lui.
Yıllardır onun yanında çalışıyormuş.
Je n'ai pas besoin d'écouter celà!
Bunu dinlemek zorunda değilim!
Nous savons celà.
Biliyoruz.
Je pense que tu as des questions plus importantes que celà.
Bence, çok daha önemli bir sorun var.
Quand je dis non, celà signifie non.
Şayet hayır diyorsam, hayırdır.
Comment celà est-il arrivé?
Nasıl olmuş?
Celà vient de cet homme.
Gönderen şuradaki bey.
Celà ne pouvait plus durer ainsi.
Daha fazla bekleyemezdim.
On ne peut pas effacer celà.
Bu bir tesadüf değil.
Celà fait 7 ans.
Üzerinden 7 yıl geçti.
J'avais déjà réalisé celà.
Bunu fark etmiştim.
- Vous voulez une explication pour celà?
- Buna bir açıklamama mı istiyorsun?
Je pensais que celà pouvait être Otto.
Gelen kişinin Otto olması beni şaşırtmazdı.
Je dis celà parce que je veux que vous sachiez de ma bouche ce que je suis, comment je suis.
Bunu deme ihtiyacı hissettim... çünkü herkesin benden duymasını istedim...
Votre père n'aime pas que vous fassiez celà!
Baban bu yaptığından hoşlanmayacak!
- ¿ Tu sais comment écrire celà?
- Nasıl yazıldığını biliyor musun?
Que fais tu avec celà?
Ne arıyor o sende?
on va faire celà.
Şöyle yapalım.
Mais aujourd'hui, celà n'a rien à voir avec le sourire.
Hamile olma ihtimali...
"je" ceci, "je" celà... comme si vous aviez plus besoin de moi.
Sanki bana daha ihtiyacın yokmuş gibi.