Translate.vc / Français → Turc / Charly
Charly traduction Turc
264 traduction parallèle
Charly Wilson.
Charlie Wilson.
Il faudra que tu reste en faction, Charly.
Tüm gece uyanık kalmak için plan yapsan iyi olur, Charlie.
voyez Sultan n'est pas tellement fort Dis, Charly!
Sultan'ın formu iyi değil.
Quel est ce cheval à vingt-six contre un, aujourd'hui?
Charly, 1'e 26 veren at hangisi?
Monsieur Charly!
- Bay Charly.
Charly, tu nous as manqué.
Charly, seni özledik.
Charly, des chaussures et des gants.
Charly, ayakkabı ve eldiven.
- C'est bien, Charly.
- Çok güzel, Charly.
Charly, ne t'inquiète pas de réussir ou non.
Charly, başarı konusunda kaygılanmana gerek yok.
C'est une drôle de grimace.
Çok komik bir yüz, Charly.
Je vais te montrer des images.
Charly, sana bazı resimler göstereceğim.
Charly!
Charly!
Il est 17 h. Tu as oublié ce que tu dois faire?
Saat 5 : 00, Charly. Ne yapman gerektiğini unuttun mu?
Voyons, réfléchis.
Haydi, Charly, düşün.
T'as failli m'inquiéter.
Bir dakika orada dur, Charly, beni kaygılandırdın.
À quoi servent les amis?
Dostlar ne içindir, Charly?
Allez.
Haydi, Charly.
Oui, c'est encore Charly.
Evet, Charly yine geliyor.
Venez, Charly. Je vais vous montrer quelque chose.
Şimdi gel, Charly, sana bir şey göstereceğim.
- Charly, à quoi est-ce que ça ressemble?
- Charly, bu neye benziyor?
Ne t'inquiète pas.
Endişelenme, Charly.
Charly, voici un schéma.
Şimdi, Charly. Bu bir diyagram.
Tu comprends?
Anladın mı, Charly?
Ne sois pas triste.
Haydi, Charly, neşelen.
Tu ne m'invites pas chez toi?
Charly, beni evine davet etmeyecek misin?
Charly Gordon avec une fille.
Charly Gordon bir kızla birlikte.
Je peux avoir un verre d'eau?
Charly, bir bardak su alabilir miyim, lütfen?
- Charly?
- Charly?
Je n'en ai jamais vu qui soit aussi motivé que Charly.
Charly'deki motivasyonu bugüne kadar başka kimsede görmedim.
L'environnement de travail de Charly. Il est en butte à de nombreuses plaisanteries, parfois cruelles, mais il reste toujours joyeux et gentil.
Charly'nin çalışma ortamında kendisine her türlü şaka yapılıyor ve bazıları zalimce.
Mais il y a un point qui joue en la faveur de Charly.
Yine de Charly'nin lehine olan bir nokta var.
- Salut, Charly.
- Keyfine bak, Charly.
- À dimanche prochain.
- Gelecek Pazar görüşürüz, Charly.
- Allez, juste une bière.
- Haydi, Charly. Sadece bir bira.
Comment ça, tu peux pas en parler?
Bu konuda konuşamam, ne demek, Charly?
- Tu me déçois.
- Charly, beni hayal kırıklığına uğrattın.
- On met un peu de musique?
- Charly, biraz müzik çalmaya ne dersin?
- Charly a plein de fric.
- Charly'nin çokça hamuru var.
Pour quoi t'économises?
Onu ne için saklıyorsun, Charly?
- Tu peux bien gaspiller 25 cents?
- O zaman bir parçasını harca, Charly.
Qu'est-ce que t'as fait?
Charly, ne yaptın?
Parle au juke-box, comme d'habitude.
Müzik kutusuyla konuş, Charly, hep yaptığın gibi.
Juke n'aime pas se faire gronder.
Charly, Müzik Kutusu azar işitmekten hoşlanmaz.
- Tu sais qu'il risque de neiger?
- Charly, bu gece kar yağabileceğini duydun mu?
- Je vais te le dire.
- Anlatacağım, Charly.
- D'accord?
- Tamam mı, Charly?
- Vas-y.
- Başlasak iyi olur, Charly.
Aidez moi Charly!
Şunu kaldırmama yardım et, Charlie.
C'est C-O-U-R-S, Charly, pas C-O-U-R.
O - K - U
Viens.
Haydi, Charly.
Hein?
Değil mi, Charly?