Translate.vc / Français → Turc / Cocktaïl
Cocktaïl traduction Turc
1,756 traduction parallèle
en moins de 90 secondes, et n'a même pas pris un cocktail citron.
Hem de hiç zorlanmadan.
Elles finissent avec les Carters du monde et, les gens comme vous... retournent à leurs petites anecdotes de cocktail des folies de leur jeunesse.
Carter gibileriyle olurlar. Senin gibiler de onların saçma gençliklerinde kokteyl partisi ara notları olurlar.
- Boisson ou cocktail?
Meşrubat veya kokteyl?
Vous savez, ça fait un moment que je ne suis pas venue à New York, je pensais que peut-être vous pourriez me diriger vers un cocktail géant.
Biliyor musun New York'a geleli çok olmadı. Düşünüyordum da belki de bana kokteyl içebileceğim bir yer önerirsin?
Réveille-moi en rentrant, on ira boire un cocktail.
Geldiğinde beni kaldır. Birer içki içeriz, olur mu?
Il faut baiser qui pour avoir un cocktail?
Pekâlâ, buralarda bir kadeh içki devirmek için kime salça olmam gerek?
- pour un cocktail de célébration?
- buluşmaya ne dersin?
Je peux supporter un cocktail de temps en temps.
Arada bir, bir kokteyl içebilirim heralde.
C'est un petit cocktail qu'ils fabriquent ici dans le labo.
Buradaki laboratuvarda hazirladiklari ufak bir ilaç karisimi.
Fred a reçu un cocktail de phéromones linoléiques.
Fred'e listedeki klonlanmış linolein feromon bileşiminin hepsinden verdim. Hiç yanaşmadı bile.
Maintenant... j'organise ce soir un cocktail pour récolter des fonds et je dois me préparer, donc, sauf s'il y a autre chose...
Şimdi... Bu akşam fon toplama kokteyli veriyorum. Bunun için hazırlanmam gerek.
C'est ce que j'ai pensé au début, mais c'est un produit pur. Pas ce que vous penseriez trouver dans un cocktail maison.
Bende ilk önce öyle düşündüm fakat bu madde, ev yapımı bir bileşikten beklenemeyecek kadar saf.
La dernière seringue contient du chlorure de potassium, le troisième ingrédient du cocktail de l'injection létale.
Son şırınga potasyum klorür öldürücü dozdaki kokteyli bitiricidir.
Il s'agit d'un petit cocktail de glycol, d'éther et de polyéthylène.
Glikol, eter ve polietilen karışımı. Fren hidroliği.
Notre homme tue ses victimes avec un cocktail de suxaméthonium et d'aconit.
Herif kurbanlarını bir ilaç kokteyli ile öldürüyor. Süksinilkolin ve itboğan.
Le cocktail est spécifique.
- Kokteyl özel.
Un gars des Ressources Humaines a dit à l'ami d'un ami qu'Abby était à un cocktail hier soir au Ritz-Carlton avec un chasseur de têtes *.
İnsan kaynakları'ndaki biri bir arkadaşın arkadaşına, Abby'nin dün gece Ritz-Carlton'da şirketlere eleman bulan biriyle içki içtiğini söylemiş.
C'est une robe de cocktail.
- O... - Kokteyl elbise.
Et voilà votre cocktail.
Elmalı martini.
Avant la fête, y a eu un cocktail - chez Hartmann, vous y étiez?
Afiş partisinden önce Hartmann'ın ofisinde bir parti verilmişti.
Tu veux un autre cocktail ou juste une tasse de thé?
Kokteyl mi istersin, yoksa bir fincan çay mı, Ben?
Le chaton adore le cocktail Molotov.
Kedi molotof kokteylini çok sevdi.
Finallement, Les volcans on crée La surface De Notre jeune planete Par La chaleur, L'eau, et un cocktail Puissant de produits chimiques,
Sonuç olarak volkanlar, genç gezegenimizin yüzeyini ısı, su ve etkili bir kimyasallar kokteyliyle donattı.
J'ai lu ton dossier préopératoire, j'ai donc fait ce joli petit cocktail.
Ameliyat öncesi değerlendirme notunu okudum ve hoş bir kokteyl hazırladım.
- Ce n'est pas un cocktail!
Bu siyah ve bronz kokteyli değil.
et vous voyez certaines fois vous trouvez le cocktail parfait, et là ça fait boom!
Bir de bilirsiniz bazen ufak bir kokteyl alırsınız... ve birden herşey! Bumm!
Un cocktail, alors?
Bir içkiye ne dersin?
Non. T'as juste dormi sur 500 km grâce à ton cocktail Zoloft-Prozac.
Hayır, sen Zoloft ve Prozac karışımın sayesinde 300 mil uyudun.
Tu as deux minutes avant que la bombe détruise Capitol City et qu'elle répande un cocktail d'ADN qui fera de tous les citoyens mes petits toutous dociles.
Capitol City üzerinde bütün vatandaşların sıradan bir köpek gibi bana itaat etmesini sağlayacak DNA karışımını yayacak olan bombanın patlamasına iki dakika var.
Celle ou je bouge tout un mobilier d'une pelouse à une autre, ou celle ou je me suis enfilé deux litres cocktail Blue Suchie en dix minutes?
Bütün bir oturma odasını bahçeye taşıdığım manevra mı yoksa 10 dakikada 2 kilo dondurma yediğim manevra mı?
Essayez le cocktail de clevettes.
Istakoz kokteylini de deneyin.
- J'ai un meilleur cocktail avec glace pilée, du rhum blanc et du chocolat fondu. C'est absolument savoureux.
Tek kelimeyle müthiş.
Et le cow-boy frappé, c'est le cocktail local?
Kovboya bak! Böyle mi eğleniyorlar buralarda?
- Un cocktail?
- Bir kokteyl içer misiniz?
Et le cocktail de Henry et Tina?
Henry'le Tina'nın kokteyl partisi ne olacak?
Le cocktail de Henry et Tina?
Tina'yla Henry'nin kokteyl partisi mi?
Je veux la voir le manger! Le mec demande au barman de lui recommander un cocktail.
İşte, adam çekirgeye der ki : "Hey,... senin adını taşıyan bir içki var?"
"Hé, tu savais qu'il y avait un cocktail portant ton nom?"
Anne, parti berbat!
"Tu veux dire qu'il y a un cocktail qui s'appelle Irving?"
Eşeğe kuyruk takmalar?
Je mange des saucisses cocktail, j'ai une bière.
Evet. Hotdog elimde ve biram da var. Güzel.
À Memphis, ils veulent une petite douceur et un cocktail.
Memphis'te insanlar güzel bir bal ve biraz Ağustos Böceği isterler.
- Un cocktail. Le bar est par là.
- Bir kokteyle hiç fena olmazdı.
Je sors du cocktail de l'OMC, où les petits fours étaient meilleurs, mais la musique pas terrible.
Az önce, DTÖ'nün kokteyl partisindeydim. Ordörv'ler çok daha iyiydi. Ama müzik öyle değildi.
Je balance pas de cocktail Molotov.
Molotof kokteyllerine elimi sürmedim.
Je présume que tout est présent, donc je pulvérise tout de mon petit cocktail personnel d'antiviraux et de désinfectants.
Her şeyin mevcut olduğunu varsayarak, antivirallerden ve dezenfektanlardan oluşan karışımımdan her şeye sıkarım.
Je pourrais avoir un cocktail?
KOkteyil veya içki alabilir miyim?
Dans un cocktail de suppléments.
Multivitamin desteğinin bir parçası olarak.
- Ton cocktail n'est pas bon?
Kokteyl güzel olmuş değil mi?
Ce n'est pas parce que tu as eu ton doctorat, que je ne t'utiliserais pas comme cuillère à cocktail.
Doktoranı almış olman seni maymun edemeyeceğim anlamına gelmez.
Je m'interroge à propos de cette fille dont parle Don. Ouais, moi aussi. Et ça me va, si on rate ce cocktail de réception ce soir, tout ça c'est des mondanités.
bu geceki kokteyli kaçırmamız sorun olmaz, çünkü, sadece laf salatası olacak.
On n'a pas pris son cocktail d'hormones?
Yapacak, kas kokteyl karışımı gibi bir şeyin yok mu senin?